En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
narsist78
Takipçi
20 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
7 Eylül 2006 tarihinde eklendi
konusunun "kötü eğitim"le hiçbir alaksı yok oysa. almodovar'ın yaptığı en tutkulu film bu hatta. antonio banderas da onun en tutkulu kahramanı olmuş. herkese göre değil tabii ki, her almodovar filmi gibi. eşcinsel temalı olduğu için söylemiyorum bunu. anlatılan, yaşanan tutkuyu algılamak o kadar kolay değil yalnızca. türkiye'de dvd'sinin yasaklandığını da bilmeyenlere söylemeli. dedim ya herkese göre değil, diye.
Ünlü bir yönetmen ve senarist olan Pablonun iki genç erkeğe olan aşkını arada kalmasını(her zaman iki kadın arasında kalan bir erkek olacak değil ya) ve Antonionun aşkının ölümününe bir tutkuya dönüşmesini harika performanslar(Banderas resmen muhteşem tüm duyguyu hissediyorsunuz) ve muhteşem İspanyol parçalar eşliğinde izliyoruz.Sonuda yürek burkacak kadar güzel ve acıklı 10/8
filmi izlemedim.bulup da izleyebileceğimi de hiç sanmıyorum..konusunu okurken:''ya bu bana bi filmi hatırlatıyo..şey gibi bu film aynı şey....kötü eğitim!!''dedim kendi kendime..hakikaten konusu kötü ağitim gibi.eşcinseller,travestiler fln..ya öyle işte:P
istanbul film festivalinde izleme şansı bulduğum ve almodovar’ın diğer filmlerinden biraz daha farklı olduğunu düşündüğüm bir film. film içerisinde pek çok sürpriz barındırıyor, bu yönüyle çözülmeyi bekleyen bir bilmeceye benziyor. ancak bu bilmeceyi çözerken çok da fazla çaba sarf etmek gerekmiyor maalesef. filmin bütün gizlerini yönetmen elleriyle uzatıyor seyirciye. filmin bu özelliği de onu biraz yüzeysel kılıyor.
film genelin dışında bir konuyu; ama almodovar ın sık sık işlediği bir konuyu işlemekte. Almodovarın geçmişini- tüm filmlerini- görmek isteyenler için değişik bir deneyim olacaktır. Ana tema tutku, saplantı...
toplum ahlakının ikiyüzlülüğünün, gizli yaşayan tutkuların saflığıyla çarpıcı gerilimini folklorik dekorlar eşliğinde son derece başarılı bir şekilde ortaya koyuyor. 910
80 lerin albenisi…Saçlar, makyaj, tavırlar bile… Bir dönem filmi olarak taklit edilmesi imkansız, öyle bir 80’ler… Çok çarpıcı bir sahne idi: Tina, o bol sırlı yaşamını, Pablo’nun hafızasızlığı üzerinden pervasızca anlatıyor ve belik böylece geçmişiyle de yüzleşiyor. Erkeklerden neden nefret ettiğini tam da burada anlıyoruz. Cinsel kimliği ile ilgili yıllar önce almış olduğu kararı neden, ne zaman hangi şartlarda almış olduğunu öğrendiğimizde ise dudağımız uçukluyor. Giderek içine alan bir film olmuş. Her detayı ile de ödülü hak etmiş. "Ne me quitte pas" filme çok yakışmış. Şu andan itibaren bu filmle birlikte hatırlayacağım.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.