Beyazperde
Hesabım
Ortalama puan
3,9
100 Puanlama
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği hakkında görüşlerin ?
5
3 Eleştiri
4
9 Eleştiri
3
1 Eleştiri
2
1 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
0 Eleştiri
Sırala
Filtrele:
Hepsi
Üç saate yakın süresi ile sıkmayan bir uyarlama...
Milan Kundera'nın 1984 tarihli romanını okuyanlar için, 1968 yılının Prag'ı ve "baharının"(!), Tomas, Tereza ve Sabina isimlerinin, Cenevre'nin, melon şapkanın, Karenin'in, ve daha pek çok şeyin, okumayanlara nazaran daha farklı bir anlamı vardır. Ben de bu muhteşem kitabı okumuş şanslı kesimdenim. Edebiyat eserlerinin perdeye uyarlanmasının makus talihi, her zaman ama her zaman sinemada izlenecek olan filmin roman ile karşılaştırılacak olması ve konunun nasıl işlendiği, oyuncuların karakterlere fiziksel olarak benzeyip benzemediği, hangi kısımların çıkartıldığı gibi pek çok soruya maruz kalmasıdır. Eğer ki sinema uyarlaması saygı duyduğumuz karakterlerde ciddi ve olumsuz değişiklikler yaparak onları küçültmüyor, veya kitapta hayran kaldığımız o doku, perdede yerle bir edilmemiş ise, elden geldiğince bu karşılaştırmaların ve soruların etkisi altında kalmamaya çalışırım. Objektif bir gözle filmi izlerim. Uzun süresinin ilk dakikalarında atmosfere alışmak biraz zaman alsa da, film bir yerden sonra oldukça olumlu ilerlemeye başlıyor. Tabii ki romanın, edebiyatın tadı apayrı. Ben yalnızca film versiyonunu değerlendiriyorum. Bazı önemli bölümlerde kırpmalara da gidilmiş ancak hikayenin temel akışı içerisinde göze batmıyor bunlar. Daniel Day-Lewis, gencecil Juliette Binoche ve hafızalara kazınan Lena Olin, yan karakterlerin de başarılı performanslarının katkısıyla, adeta parıldıyorlar. Day-Lewis'in günümüzde hala örneklerini görebildiğimiz karizmatik bakışları, Binoche'un inanılmaz masumiyeti, Olin'in vamp kadın imajının yanında siyasi görüşleri ve hayata karşı duruşuyla sanat tarihine geçmiş ressam karakteri. Konu açılmışken, Çekler'in Sovyetler ile imtihanı, Prag'da o yıllarda gerçekleşen protestolar, tutuklamalar, suçlamalar, iftiralar, gelecek kaygısı, endişe hali, ülkelerini terk eden, geri dönen insanlar, aydınlar, bir ülkenin siyasal ve toplumsal kimliği, hem kitapta hem de filmde büyük önem taşıyor. Bu bölümlerin de bu süre içerisinde başarıyla yansıtıldığını düşünüyorum. Yirminci yüzyılın en önemli, en okunası kitaplarından biri, ve onun başarılı sinema uyarlaması ile mutlaka tanışmak gerekir.
Tam bir hayal kırıklığı erotik sahneler haricinde film birden Rusyanın ağılığına geçiyor ve iki konu birbirine giriyor, başka film e dönüşemeden konular birbiri içinde ölüyor. 4 puan
bazen sıkıldım biraz daha kısa olsaydı 10 numaraydı
Bu film herkesin harcı değil ama D.Day Lewis ve Juliette Binoche’un güzel performansları için bile izlenmelidir. Biraz erotik biraz da dramatik öğelerle bezenmiş ama anlatmak istediğini tam olarak karşıdakine geçirebiliyor. Bu kadar az kişi tarafından izlenmesi çok yazık!!!
Milan Kundera’nın felsefesini güzel yansıtmış bir film. Görsellik, kurgu harika. Mutlaka izleyin.
gerçekten çok etkileyici bi filmdi,oyuncular da çok iidi,hele juliette binoche bi harikaydı.sonu da bir o kdr üzücüydü.yani gerçekten güzel bi filmdi izlemenizi tavsiye ederim doğrusu ,hayata dair farklı bakış açıları da kazanacaksınız bu filmle.
değerli arkadaşlarım bu filmi sevdiyseniz ki kitabınıda size jean paul sartre nin uyanış ve bekleyişini öneririm
Dramatik filmleri çok severim ve Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği kişisel listemde üst sıralardadır. Yorum yazan arkadaşlara katılıyorum, her sinemaseverin hoşlanacağı bir film değil.
Fİlmde değinilen konularda gerçekte insanı bağlıyor bir yerde... Özgürlük, baskı, şehvet, ezilmişlik ve yücelmişlik gibi etkin temalarla çok güzel uyarlanmış bir çalışma. 10/9
Fİlmde değinilen konularda gerçekte insanı bağlıyor bir yerde... Özgürlük, baskı, şehvet, ezilmişlik ve yücelmişlik gibi etkin temalarla çok güzel uyarlanmış bir çalışma. 10/9
hafiflemek için var olduğunu benimseyenlerin filmi.kitabını da okudum. milan kundera çok iyi vurgulamış anlatmak istediklerini...
bence izleyin :)))
bence izleyin :)))
last tango in paris ve bu film erotik olmasından dolayı cok fazla tartışmaya yol açmışlardır,fakat bu iki filmi ele aldıgımızda erotizmin amaç değil araç oldugunu ve bu aracın başarılı bir şekilde kullanıldığını görüyoruz...
Su ana kadar sadece 6 kisinin yorum yazmis olmasina sasirdim,belki cok izlenme olanagi bulumadi bu film.ozgurluk,ask,sehvet,baglilik,mutluluk.kendi adima cok sey buldum filmde,cok etkiledi beni.
ismine diyecek kelime bulamiyorum zaten
"senin icin hayat hafif thomas benim icinse cok agir.."
ismine diyecek kelime bulamiyorum zaten
"senin icin hayat hafif thomas benim icinse cok agir.."
Milan Kundera'nın ölümsüz eserinden uyarlanan film herkese göre olmayabilir ama kitabı okuyanlar kesinlikle filmi izlemek isteyecektir.
Yaşamanın kıyısından döndüğünüz hayatı yaşasaydınız ne olurdu? Yanına gidip konuşamadığınız o kişiyle konuşabilseydiniz. Kundera; romanda yaşadıklarını değil yaşayabileceklerini yazmış. Filme bu bakış açısıyla bakmanızı öneririm.
- En son Beyazperde eleştirileri
- En İyi Filmler
- Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler