Hesabım
    8 Kadın
    Ortalama puan
    3,6
    97 Puanlama
    8 Kadın hakkında görüşlerin ?

    20 Kullanıcı yorumları

    5
    4 Eleştiri
    4
    6 Eleştiri
    3
    5 Eleştiri
    2
    4 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    oskie
    oskie

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    10 Mart 2003 tarihinde eklendi
    sadece,birbirinden cekici ve bi o kadar da yetenekli 8 kadinin o guzel yumusak fransiz aksanlariyla soyledikleri sarkilari duymak icin bile izlenir!
    kruvasan
    kruvasan

    Takipçi 134 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    27 Aralık 2002 tarihinde eklendi
    8 Kadın bi cinayet filmi. Filmde sadece 8 kadın ve arasıra sırtı görünen bir adam var.Filmde komedi ve müzikal var !....Evet bu üç unsurun yanyana bulunması gerçekten ilginç bir polisiye müzikal(!). 8 kadın filmi tipik bir Fransız filmi olmasına karşın aykırı yönetmenlerden biri olan François Ozon tarafından kameraya alınınca güzelleşmiş bir tipik Fransız Filmi oluyor. Fransanın neredeyse bütün -en ünlü kadın- larını toplayan Ozon herbirine şarkı söyletiyor dans ettiriyor ve ağızları açık bırakacak itiraflar ettiriyor. bu kadar renkli karakterler türler ve imgeler bütünlüğünü her bayanı bir çiçekle temsil etmekle ve evi bizlere rengarenk sunmakla destekliyor ve sonuç olarak hayranlıkla izlenecek bir yapıt oluşturuyor.En beğendiğim 3 oyunculuğa gelince Isabelle Huppert -en son piyanist filmiyle vizyonlarımıza uğrayan şu psikopat Erika- iç dünyası karmakarışık hastalık hastası bir kadını mükemmel bir performansla sergiliyor ve sonra onu başarıyla metamorfoza uğratıyor.Emmanuelle Beart her filmdeki tipik femme-fatale hizmetçilerden birinin karmakarışık öyküsünü kendince sunmayı başarıyor.Ve filmi gülü Fanny Ardant (-ki bu filmde en çok beğendiğim oyuncu) Maktül beyefendinin kardeşini jestler mimikler iğnelemelerle dolu bu karakterin hakkını fazlasıyla veriyor.(Diğerleri de fena değil ama ilk üç bunlar).Virginie Ledoyen ise her zaman güzel bulduğum bir oyuncu olmasına rağmen vasatı aşamıyor.Olsun o filmde olsun yeter :)Başarılı bir Fransız filmi görmek istiyorsanız hala vaktiniz varBol sinemalı günleeer
    sulod
    sulod

    Takipçi 305 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    4 Aralık 2002 tarihinde eklendi
    Filmi izlemiş kadar olduk one yorumdur öle..
    snowman72
    snowman72

    Takipçi 210 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    21 Kasım 2002 tarihinde eklendi
    fransız sinemasına ilgim hep vardır.bu yönetmenide bu filmle tanıma fırsatım olacak.güzel bir oyuncu kadrosu ve iyi bir senaryo ortada var diyorum.beklentilerim boşa çıkmayacakn sanırım.
    walkabout-2
    walkabout-2

    Takipçi 107 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    21 Kasım 2002 tarihinde eklendi
    François Ozon, daha önce de belirtmiş olduğum gibi, genç nesil yönetmenler arasında favorilerimden biri. İlk uzun metrajı Sitcom'u, bundan -sanırım- beş yıl önce, festivalde izlediğimde ilk tepkim biraz sert olmuştu. Film açıkça ırkçı, ayrımcı, faşizan bir tavır sergiliyor gibiydi. Fakat kısa süre içerisinde Ozon hakkında yeter bilgiye sahip oldum ve Sitcom'daki mizahın ayırdına vardım. Esas yaptığı, benim ilk anda zannettiğim herşeyin parodisiydi. Hem de öyle zehir zemberek bir parodi ki, filme ilk tepkiler genel olarak benimle benzeşir nitelikteydi. Bugün François Ozon, Fransa'nın yıldızı en parlak  yönetmenlerinden biri. Ve ben, yanılmıyorsam, bir-iki ay içinde bizde de vizyona girecek olan son filmi Sekiz Kadın haricinde, kısa metrajları da dahil yayınlanmış tüm filmlerini izledim Ozon'un. Ozon'un filmlerini çok belirgin bir şekilde iki gruba ayırmak mümkün. Kısa metrajlarını da bu kategorilerin içinde tutabiliriz. İlk grupta, Sitcom, Waterdrops on Burning Rocks, Summer Dress ve belli ki Huit Femmes (Sekiz Kadın) gibi yapıtlarının sayılabileceği, o renkli (François Ozon özellikle renk kullanımındaki olağanüstü başarısıyla da dikkat edilmesi gereken bir yönetmen), şatafatlı, bütün bu aşırılığın dramatik yapıya ve karakterlere de yansıdığı filmleri var. Bu filmlerde cinsel açıdan da marjinal tavrı öne çıkıyor. Fassbinder'in bir oyunundan sinemaya uyarladığı Waterdrops on Burning Rocks bütünüyle bir evin içinde geçen, her şeyiyle teatrallik kokan ve son noktasında bunu son derece sinemasal bir dramatik etki ve anlam yaratmak için kullanan bir filmdi. İkinci olarak ise, Criminal Lovers, See The Sea ve bence başyapıtı olan Sous Le Sable (Under The Sand) gibi filmlerini sayabiliriz. Bunlar hem biçim hem dramatik yapı olarak son derece yalın, sade, minimalist, hatta karanlık filmler. Charlotte Rampling'in olağanüstü bir performansla sinemaya etkileyici bir dönüş de yaptığı Kumun Altında, Ozon için Denizi Gör'de tam olarak başaramadığını başarması anlamına da geliyor bana göre. Bu denli genç bir yönetmenin bu denli yalın, ama bu denli ince hesaplanmış, tam anlamıyla bir yönetmen filmi olduğu halde yönetmeni hiç hissettirmeyen, şaşırtıcı bir anlatım olgunluğuna ulaşmış, tam anlamıyla bir ustalık dönemi eseri verebilmiş olması şaşırtıcı. Son yıllarda sinemada bu ölçüde bir duygusal derinlik ve bu kadar usta işi bir karakter tasviri gördüğümü sanmıyorum. Charlotte Rampling'in olağanüstü oyunculuğuyla da birleşince ortaya gerçek bir klasik çıkmış. Bu ikili şu günlerde, Ozon'un yeni filmi Swimming Pool ile yeniden biraraya geliyorlar. Allah ayırmasın...2001 yılında İstanbul Film Festivali'nin, gösterdikleri son iki filmi dolayısıyla; bu yıl da Ifİstanbul'cuların kısa metrajlarının gösterimi dolayısıyla İstanbul'a konuk etmek istedikleri, ama başaramadıkları François Ozon adlı bu muhteşem adamı en kısa sürede bu topraklarda görebilmeyi umuyoruz. Umuyorum...
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top