Senaryosunu...
Kendi yazdıkları hikayeden uyarlayan Gary Dauberman ile Blair Butler'ın kaleme aldıkları...
Yönetmen koltuğunda da David F. Sandberg'in oturmakta olduğu "Until Dawn";Los Angeles Sinema Okulu standartları çerçevesinde değerlendirdiğimizde...
Korkunun, "Slasher", "Gore (Splatter) ve "Psikolojik (Psychological)" alt kategorilerinde harmanlanılmış...
Gizemini de uzunca bir süre koruyan...
Bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza..
***
Gelin isterseniz...
Görsel efekt ve yeşil perde teknolojilerinin yanı sıra makyaj uygulamalarının da başarıyla kullanıldığı bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Clover (Ella Rubin), onun eski erkek arkadaşı Max (Michael Cimino) ile arkadaşları Nina (Odessa A'zion) ve Megan (Ji-young Yoo) ile Nina'nın erkek arkadaşı Abe (Belmont Cameli)...
Aradan geçen bir yılın ardından...
Clover'ın kayıp kız kardeşi Melanie'nin (Maia Mitchell) izlerini takip etmek amacıyla yola koyulur...
***
Ve giderlerken de yolda...
Melanie'nin Clover'a son kez görüntülü olarak mesaj gönderdiği...
Kahve, dondurma ve sair atıştırmalıkların da satıldığı Hartley'in benzinliğinin önünde durup...
Anılarını bir kere daha tazeler...
***
Sonrasında da...
Kendine bir kahve almak gayesiyle söz konusu markete girdiğinde Clover...
Marketin kasiyerinden...
Yani aslında yaşayacakları dehşetin kurgulayıcısı Dr. Hill'den (Peter Stormare)...
***
Biraz yukarıdaki Glore Valley kasabası civarlarında...
Aynen kendisinin...
Telefonundaki fotoğrafını gösterip tanıyıp tanımadığını sorduğu Melanie gibi...
Yüzlercesinin kaybolduğunu öğrenir...
***
Böyle olunca da...
Abe'in otomobiliyle...
Oraya doğru yeniden yola koyulduklarında...
Aniden bastıran sağanak yağışın da etkisiyle...
Önünde durup beklemek mecburiyetinde kaldıkları bir binanın içine hızla daldıklarında...
***
Salondaki takvim...
Ziyadesiyle geçmişte kalan 24 Ekim 1998 Cumartesi gününü gösterirken...
Yine içeride bir kum saati ile tanıtıcı hiçbir ayrıntıya da yer verilmemiş...
Kayıp insanların fotoğraflarının iliştirildiği bir panoya...
***
Hatta...
Melanie'nin de...
Diğer pek çok konuk gibi adını defalarca yazdığı bir kayıt defterine de rastlamış...
***
Üstelik şimdi...
Onlar içeride nelerin olup bittiğini kavramaya çalışırlarken...
Kimliği meçhul birileri de...
Kapının önünde bıraktıkları Abe'in otomobiline el koymuş ve kum saatini de yeniden başlatmış...
***
Ama...
Bununla da yetinmeyip...
İri yarı görünümlü bir psikopatı (Tibor Szauervein)...
Kapana sıkıştırdığı beş gencin her birini....
Oldukça vahşice birer eylemle teker teker öldürmesi için üstlerine göndermiş...
***
Fakat çok geçmemiş...
Bu beş genç tekrardan canlanıp hayata döndüklerinde...
Artık onların fotoğrafları da kayıp panosundaki yerlerini almış...
***
Ancak...
Geleneksel üslubumuz gereği...
"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...
Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...
Burada noktalamışız...
Dakika 28...
***
İşte bu beş gencin...
Sürekli olarak ölüp ölüp dirildikleri bu karabasan döngüsünden kurtuluşlarının anahtarının...
Dr. Hill'in elinde olduğunun anlaşılacağı ve ona göre de tavır takınılacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; nefeslerini tutarak izleyecekleri, 75 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,