'ilk bebek ilk kez güldüğünde,gülüş binlerce parçaya ayrıldı, hepsi sekmeye başladı...ve perilerin başlangıcı bu şekilde olmuş oldu.' bu periler hiç büyümeyen çocuklara masallar getirdiler açık pencerelerden ve aydınlattılar o ilk bebeğin gülümsemesine inanan çocukların karanlık odalarını. karanlık odalarımızı aydınlatan masallardan biri daha. bir çocuğun rüyası kadar sade, temiz, içten ve büyümek istemeyen bir masal; büyümek istemediği için de sizin hiç istemediğiniz bir yerde bitiveriyor. dur diyorsun, daha sürsün istiyorsun, ellerini uzatacak oluyorsun; ama boğazın düğümlenmiş olduğu için söylemiyorsun söyleyeceklerini, sadece izlediğin rüya kadar sade, temiz ve de gerçekten içten göz yaşların süzülüveriyor yanaklarından. sonra gözlerini kamaştıran bir beyazlık yüzüne yansıdığında bu aydınlığın sizi şimdi alıp 'neverland'e taşıyacağını ve aslında rüyanın bitmediğini zannediyorsunuz, şimdi o göz kamaştırıcı aydınlıklar soluklaştığında hayallerin şehrine süzülecek ve sevineceksiniz. lakin o da olmuyor göz yaşlarından birşey eksiltmeyecek bir 'the end' yazısı ve dudağınızdan süzülen iki kelimeyle kalakalıyorsunuz,kendi dünyanızda... inanmak kelimesinin bir kez daha ve bu kez en güzel $ekilde aktarildigi büyü gibi bir film. ba$tan sona, her$eyiyle tam anlamiyla ba$arili. hepimizin perilerimizi unuttugumuz, neverland’imizi iyice kaybettigimiz bu zamanda ba$liba$ina umut ayni zamanda. içinde bulundugumuz onca soguga, onca yapayliga ragmen eminim herkesin içini yeniden isitabilecek yetide. ne söylesem az bu film için. seyrederken ve sonrasinda gülmek, aglamak, inanmak, sevmek, kisacasi ya$amak uzun zamandir böylesine anlamli olmami$ti. yedinci sanat’a katilmasindan çok mutluluk duydugum ba$yapit... bir sahnede karisi kendi yatak odasina, bariie kendi yatak odasina girmek uzere kapilarini acitiklarinda karisi normal bir oda ile, bariie ise bir hayal dunyasi ile karsilasiyor. sadece saniyeler suren bu sahne filmde beni benden aldi goturmüştü