Hesabım
    Yaşam Koçu
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Yaşam Koçu

    Koç gibi yaşam!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Bu yaşam koçluğu, yoga, meditasyon, arınma hikayeleri hem spritüal dram hem de komedi anlamında hayli ilgi gören alanlardan. Şahan Gökbakar, Recep İvedik’in bir bölümünü buna ayırmıştı; İbrahim Büyükak da geçen haftalarda vizyona giren Mutluyuz filminde de bu 'koçluk' olayına kıyısından köşesinden el atmıştı. Bu nefes, meditasyon, yoga çalışmaları, Uzakdoğu felsefesiyle orada yaşayan insanların doğal ritüeli haline gelmişken biz de belli bir zümrenin sinir bozucu ve ukalaca görünen, özenti bir aktivitesi olarak algılanıyor ve komedyenler bu alana çomak sokmaktan kaçınmıyor!

    Filmin senaryosu Doğu Demirkol'a ait, yönetmeni ise Burak Kuka… Film kısa yoldan para kazanan yaşam koçlarını eleştirirken, Doğu Demirkol’un hayat verdiği Cafer'in de bir anda yaşam koçu olarak anılmasına neden oluyor. Doğu Demirkol'un en büyük komedi hazinesi konuşma tarzı ve mimikleri. Gerçi öncesinde Nuri Bilge Ceylan onu uzun diyaloglar içeren Ahlat Ağacı’nın başrolüne koydu, sonrasında da Zeki Demirkubuz, Hayat filminde oynattı. Hayat filminde kendi frekansından çok fazla çıkmamış, yani absürt bir karakteri oynarken gördük Demirkol’u. Yani dramatik bir konunun tineri gibiydi, burada da arkadaşı Helin’e olan aşkını itiraf edemeyen, Helin gibi oyuncu olmaya çalışan, bu konuda yaşam koçlarından akıl ve enerji almaya çalışan Helin’in peşinde birazcık helak olan bir karakteri canlandırıyor.

    Sarhoş olup kameralara yaşam koçuyum diye bağırdıktan sonra her şey bir anda gelişiyor, yaşam koçu kıtlığı varmış gibi herkes Cafer’in kapısını aşındırıyor. Ondan sonrası hangi alanlarda yaşam koçluğu talep edildiği, Cafer’in onları yalan yanlış yönlendirdiği şeklinde ilerliyor. Yani konu açılamadan tıkanıyor, derinlik kazanamıyor, komedi dozajı ön plana çıkamıyor.

    Helin filmin bir yerinde tamamen siliniyor, film koçluk alıp verme seansına dönüşüyor. Filmi izlerken senaryoyu daha farklı bir isim mi yazsaydı acaba diyorsunuz. Sonrasında aniden gelen zenginlik, villalar vs… Hepsine eleştirel bir dozda bakmaya çalışsak da filmin çabaları yetersiz kalıyor. Cafer’i yeni bir Recep İvedik ilan etmemiz olasıdır. Onun da Recep İvedik gibi kaba kalıplardan beslenip, toplumsal dengeleri takmadığı ve gözetmediği kesin. Ama Recep İvedik gibi kitlesel bir etki yaratacağını sanmıyorum.

    Biraz yan karakterlerden bahsedersek, Cafer’in anne babası ve dayı oğlundan oluşan çekirdek bir ailesi var. Beykoz civarında oturan ailenin yanında olsa da, Cafer’in aklı hep Levent civarında… Filmde dayı oğlunu canlandıran Bülent Çolak farklı ve yeni bir görünümle karşımızdaydı. Bir de köprüler ve onların intihar malzemesi olma fikri filmi bir tık farklı noktalara taşıyor ama o kadar.

    Aslında filmle ilgili daha çok şey yazmak istiyorsunuz ama filmin malzemesi kıt ve yavan maalesef! O yüzden benim gibi Doğu Demirkol’u sevenler gidip izleyebilir ama filmi severler mi bilinmez…

    https://twitter.com/banubozdemir

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top