Kara Kaplı Defter eleştirileri

Senaryosunu da, Bunmi Ajakaiye ile birlikte kendi hikayesi üzerinden kaleme alan ve ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini de çekmekte olan Editi Effiong'un yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "The Black Book"; gizemini sonuna kadar koruyan, bir suç draması olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, 1 milyon dolar gibi...

Çerez parası niteliğindeki bir bütçeyle, devletin güvenlik kurumlarını acımasızca eleştirmek pahasına; Nijerya'da çekilen bu Netflix filmine, biraz daha yakından bakalım...

***

Güpegündüz ve herkesin gözleri önündeki başkent Lagos'un kent merkezinde...

İçinde Craig ailesinin bulunduğu bir otomobil, aralarında polislerinde yer aldığı silahlı grupların saldırısına uğrar...

Saldırganlar...

Profesör Stella Craig'e (Bimbo Akintola) dokunmazlarken; küçük bebeği ile kocasını da (Norberto Young), oracıkta kaçırıverirler...

***

Ertesi sabah...

TV haberlerini sunan Sandra Ezekwesili (kendisi), bir gün önce yaşanan bu terör eylemini...

"Craig ailesinin kaçırılma olayının şüphelilerinden biri, polis tarafından göz altına alınmışken firar etti... Profesör Stella Craig, NEOC'nin yani Nijerya Enerji ve Petrol Şirketi'nin genel müdürü...

Polisin tarifine göre şüpheli...

Erkek, koyu tenli, uzun boylu ve rasta saçlı..."

Şeklinde, oldukça özet olarak verir...

***

Aynı esnada...

Paul Edima (Richard Mofe-Damijo) ile oğlu Damilola Edima (Olumide Oworu)...

Sıklıkla denedikleri gibi...

Yine okyanus sularının altında nefes tutma yarışması düzenlemişler ve ilk kez yarışmayı, eşgal olarak şüphelinin tanımına uyan genç Damilola kazanmış...

***

Ve...

Olan bitenlerden habersiz olan Damilola...

Eve vardıklarında da, sevincinden havalara uçarken; babası Paul'de, mutfaktaki ocağın başında sabah kahvaltısını hazırlarken...

Bu çağda...

Dinlere ve dinlerin tanrıları ile peygamberlerine inanma gereksinimi duymayan oğlunu da...

Akşama, konuk rahip olarak kilisede vereceği vaaza da davet etmektedir...

***

Bu daveti anında geri çeviren Damilola...

Evden çıkarak...

Gün içinde VBank'e önemli bir sunum yapacaklarını ve o yüzden de akşama gecikebileceğini belirttiği, reklam stratejisi yöneticisi görevini yürüttüğü işyerine doğru yola koyulur...

***

Kahvaltısını tamamlayan Paul'de...

Çok gecikmez kendini, forklift operatörü olarak çalışmakta olduğu limanda bulur...

***

Bu arada...

Tüm radyo ve televizyonlarda, Craig ailesinin kaçırılmasındaki şüpheliye dair görünüm bilgisi...

Kısa aralıklarla tekrarlanmak suretiyle vatandaşlar, polisle işbirliğine çağırılmaktadır...

***

Derken...

Tedirgin bir vaziyette oturmuş beklerken...

Birden Profesör Craig'in telefonu çalıverir...

***

Bilinmeyen bir numaradan arayan şahıs kendisine...

"Profesör Craig, saat tam olarak 15:00 ve söz verdiğim gibi karar verip vermediğinizi öğrenmek için arıyorum..." dediğinde...

Stella Craig, "Lütfen... Ne istiyorsunuz?" biçiminde karşılık verir...

***

Verir vermesine de...

Sözlerine...

"Profesör, son derece eğitimli bir insan, bir profesör olduğuna inanmak istiyorum..." diye devam eden teröristin, yolsuzluklara karşı savaşan Profesörden talep ettiği şeyin...

Öncelikli olarak, para olmadığı ortaya çıkar...

***

Gerçek beklentilerinin, ne olduğuysa?

Profesör, kocası ile bebeği arasında...

Bir seçim yaparak kararını verdiğinde açıklanacaktır...

***

Her ne kadar...

Profesör, tercihini bebeğinden yana kullansa da; kocasıyla birlikte bir tane daha yapabileceklerini düşünen terörist, babasız büyümesini istemediği bebeği vurarak öldürür...

***

Şimdi sıra...

Hiç değilse kocasını sağ görmek arzusundaysa...

Kendisinden, yerine getirmesi istenecek talimatlar sıralanacaktır Profesöre...

***

İki farklı cephede bunlar yaşanırken...

TV kanallarından birinde...

"Craig İstifa Etti" "Son Dakika" Manşetiyle...

"Kızının ve kocasının Lagos, Nijerya'da silahlı adamlar tarafından kaçırılmasından sonra istifa etti..." (Olaitan Adegoke) haberi verilmekte...

Ve...

"Bu, hepimiz adına... Yolsuzluk ve yozlaşmaya bulaşmış insanlara karşı mücadele eden bir kadındı... Yozlaşma, tabii ki karşı koyuyor... Çok öfkeliyiz... Adalet istiyoruz! Birlik çağrısı yapıyoruz..." diyerek...

Öfkeyle konuşan Bay Akin ile röportaj yapılmaktadır...

***

Çok geçmez...

Profesör Stella Craig'den boşalan Nijerya Enerji ve Petrol Şirketi'nin genel müdürlüğü makamı...

Ona karşı bu kumpası tertipleyen ekibin başındaki General Issa'nın (Alex Usifo Omiagbo) oğlu Jubril Dauda'ya (Coker Abayomi Olusegun) teslim edilir...

***

Öte yandan...

Gönlünü almak amacıyla, babasının vaaz vermekte olduğu kiliseye gitmekte olan Damilola ve onu taşıyan taksi şoförü Bernard'ın yolu...

Profesör Craig'e de operasyon çekmiş olan silahlı SAKS timince kesilir...

***

Damilola'yı insan kaçırmakla suçlayarak araçtan indirip Bernard'ı yoluna devam etmesi için zorlayan bu grup...

Telefonla fotoğrafını çekerek merkezin onayını da alır almaz...

Sırtından vurarak öldürüp...

Cesedini de, okyanusun kıyısında öylece bırakıverirler...

***

Böyle olunca da...

Bir koşu kiliseye gelen Bernard, Paul'ü de yanına alarak...

Damilola'nın cesedinin bulunduğu sahile döner...

***

Ertesi gün ajanslarda...

"Polis bugün, Craig ailesinin kaçırılmasının arkasındaki kişi olduğu iddia edilen yirmi dört yaşındaki Damilola Edima'nın öldürüldüğünü duyurdu...

Yapılan açıklamaya göre Edima, Lekki'de polislerle çıkan çatışmada hayatını kaybetti... Beş gün önce kaçırılmalarından bu yana, Dotun ve Layla Craig halen kayıp..." duyurusu yapılmaktadır...

***

Üstelik...

Soruşturmanın devam etmekte olduğu gerekçesiyle; bir an önce defnetmek istediği oğlunun cansız bedeni, Paul'e teslim edilmemektedir...

***

Oldukça üzgün olan Paul...

Çaresizce adli tıp kurumunu terk ederken karşısına; bu türden dosyalarla ilgilenen, araştırmacı gazeteci Victoria "Vic" Kalu (Ade Laoye) dikiliverir...

***

Zira...

Bu konuyu da biraz deşelemiş olan Vic'de...

Aynen Paul gibi, Damilola'nın masum olduğundan son derece emindir...

Ve...

Şimdi de...

Bu kederli babaya yardımcı olmak da kararlıdır...

***

Ama...

Oğlunun elinden alınmasının, geçmiş karanlık günlerde işlediği suçların...

Tanrı tarafından kendisine verilmiş bir karşılığı olduğuna inanan Paul'ün, kimseyle uğraşmaya niyeti yoktur...

Onun tek derdi, Damilola'nın haksız yere suçlanıyor olmasıdır...

***

Fakat...

Bu vakayı takıntı haline getirmiş olan Vic'in; işin peşini bırakmayacağı da, apaçık ortadadır ve emniyet güçleri içindeki gizli kaynağı Bay Eagle'dan (Solomon Osagie) bilgi almaya uğraşmakta...

***

Yetmez...

Aynı Vic...

Oğlunun dosyasını görmek için, emniyet müdürlüğünü basan ve o yüzden de göz altına alınan Paul'ün...

Kefaletle serbest bırakılmasının peşine de düşmektedir...

***

Ancak...

Buna gerek kalmaz...

Çünkü...

İşkenceye tabi tutulması nedeniyle, pelteye dönen Paul'ün bedeni; polislerce, okyanusun serin sularına atılıverir...

***

İşte bu...

Paul açısından, bardağı taşıran son damladır ve oğlunun intikamını almak gayesiyle; dine sarılarak, geçmişinde bırakmaya çalıştığı...

Suç dünyasıyla içiçe olduğu, "kara defterin" açılacağı eski günlerine bir kez daha dönmek mecburiyetinde kalacağının işaret fişeği niteliğinde de olur...

Dakika 41...

***

Paul ile Vic'in, gerçeklere ulaşmak ereğiyle umarsızca yola düzülecekleri filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Paul Edima ile polis arasında yaşanacak, aksiyon dozu giderek yükselirken...

Bir zamanlar Paul'ün de dahil olduğu, Nijerya polis teşkilatındaki çürümenin geçmişinin de gözler önüne serileceği...

Beklenmedik derecedeki ters köşe bir sürprizi de bünyesinde barındıran, 83 dakikalık...

Ziyadesiyle sert...

Silahlı "(ve siyasi)" bir hesaplaşma daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,