En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.065 değerlendirmeler
Takip Et!
0,5
28 Temmuz 2024 tarihinde eklendi
Senaryosunu Yılmaz Okumuş'un kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da ne yazık ki...
Sinemanın umutsuz vakalarından biri olduğundan bihaber vaziyetteki Bilal Kalyoncu'nun oturmakta olduğu "Öğretmen"; bağrı açılmamış Karadeniz fıkralarına rahmet okutacak berbatlıktaki, güldürmeyen bir komedi olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, sanki kadrodaki oyuncularının tamamı Julia Roberts ve Tom Cruise kadar herkesçe tanınan dünya starlarıymış yahut da izlemek amacıyla ekran karşısına geçen bilumum seyircinin, televizyonlardaki yerli dizilerin hastasıymışçasına gibi davranılmak suretiyle...
***
Teknik ekipteki arkadaşlar işi bildiklerinden o kadar eminler ki...
O yüzden zahmet edip de...
Fragmandaki yazılarında...
Hangi oyuncunun hangi karakteri canlandırdığının belirtildiği, "casting listesine" yer verilme lüzumunun dahi görülmediği...
Neden çekildiğini de bir türlü anlayamadığımız...
"Çöp niteliğindeki" bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
- Eylül 2021 -
Hasta Fenerbahçe taraftarı olan 17 yıllık ilkokul öğretmeni Sinan Kadıköylü (Önder Açıkbaş)...
Zorunlu doğu hizmetini halen yapmamış olması gerekçesiyle...
Karısı Aysun ve kızı "Rıdvan" ile beraber yaşamakta olduğu İstanbul Moda'dan...
Trabzon - Çaykara Yeşilalan köyü ilköğretim okuluna tayin edilmiştir...
***
Elindeki...
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan gelen talimatla...
Eve gider gitmez...
Konuyu açtığında...
Çaykara'da AVM bulunmadığını öğrenen Aysun...
Anında restini çekip...
Ne kendisinin ne de kızının Trabzon'a gitmeyeceklerini söylediğin de...
***
Sinan da...
Hemencecik teslim olmak yerine...
Gerekli mücadeleyi vereceğini belirtse de...
***
Çaresizce...
Bütün "sarı lacivert" renkteki kıyafet ve eşyalarını İstanbul'da bırakmasına ilaveten...
Son dört numarası "1907" olan telefon hattını da değiştirerek...
Trabzon'a doğru yola koyulmak mecburiyetinde kalırken...
***
Köydeki fındık dikenler ile rakipleri olan mısır ekenler...
Sinan'ı kendi yanlarına çekmek gayesiyle örgütlenerek...
Çoktan harekete geçmişlerdir bile...
***
Ama...
Jandarma komutanı Narin'e (Seymen Aydın) göre...
Şubat ayını göremeyecek olan Sinan...
Ya istifa edecek...
Ya da tayinini isteyecektir en kısa zamanda...
***
Ki...
Bu kan davasına dönüşen husumet yüzünden...
Gizli gizli buluşan mısır ekenlerden Gülsüm ile fındık dikenlerden Orhan...
Bir türlü evlenememektedirler...
***
Neyse...
Çaykara'da bunlar yaşanırken...
Sinan'ın bindiği...
Trabzon'a doğru havalanan uçak...
Ayağa kalkarak bellerine sardıkları dinamitleri patlatacaklarını ifade ederek...
Mozambik özgürlük savaşçıları olduklarını vurgulayan...
İki terörist tarafından kaçırıldığın da...
***
Sinan...
Tam da kurtulduğunu düşündüğü anda...
Mozambik hükümetiyle anlaşarak...
Hapisteki yoldaşlarının serbest bırakılmasını sağlayan teröristler...
Eylemlerinden vazgeçer...
Ve...
Uçak yeniden Trabzon'a yönelir...
***
Ardından da Sinan...
Nokta ana (Asuman Dabak) ile...
Mısır ekenler ve fındık dikenler tarafından karşılanacağı...
Yeşilalan köyüne varır...
Dakika 30...
***
Trabzonspor'un Süper Lig şampiyonu da olduğu 2021-2022 sezonunda, Fenerbahçeliliğini sır gibi saklayan Sinan öğretmenin yaşadıklarının anlatıldığı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; "olmamış" demek zorunda kaldığımız, 103 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Türk seyircisini kaliteli güldürüye layık görmeyen popüler kültürün dayattığı aşırı karikatürize edilmiş karakterleri, kötü fıkralardan alıntı repliklerle izlediğiniz her sahnesi skeç havasında çekilmiş izlenimini veren bir film desek özetlemiş olur muyuz bilemiyorum. Ama bir kaç özel noktaya da değinmek istiyorum. Yıllardır beyaz perdede ya güldürü adına karikatürize edilmiş edilmiş sığ karakterlerle karşılaşıyoruz ya da Dostoyevski romanlarından fırlamış gibi duran donanımlı ve derin karakterlerle. Karakter yaratıcılığındaki tıkanıklık ve tekrar etme hali bu filmde de maalesef kendini göstermiş. Karadeniz insanının işsiz güçsüz, kaba, yobaz, tahammülsüz, saldırgan gösterildiği bu filmin çekimlerinin yapıldığı Çaykara; yazar, akademisyen, sanatçı, siyasetçi olmak üzere birçok alanda ileri gelen insanların yetiştiği bir ilçedir ki filmin yönetmeni de oralıdır ve dolayısıyla kendi memleketinin insanları üzerindeki önyargıları sanatın gücünü kullanarak kırması beklenen yönetmenimizin tüm film boyunca klişelere başvurarak bu durumu pekiştirmesi hayal kırıklığı yaratmıştır. spoiler: Özellikle filme hiçbir katkısı olmayan anlamsız Kuklayı kaçırma ve başına silah dayatıp konuşturmaya çalışma sahnesi Karadeniz insanının zekasıyla dalga geçer niteliğindedir ki keskin mizah anlayışına sahip bir Karadenizlinin bu sahneye gülümseyeceğini bile sanmıyorum.
Sonuç olarak; oyuncuların ve teknik ekibin emeğine saygımız sonsuz ama deniz kokulu memleketimin eşsiz doğa manzarası dışında filmde görülmeye değer güldüren düşündüren en azından tebessüm ettiren bir detay bulamadık. Zavallı babam bütün gece sinirden uyuyamadı olan ona oldu.
Tam anlamıyla zaman kaybı. Sonuna kadar zor sabrederek izledim. Yapımcı yönetmen Trabzonlu olarak, bir klişe olan önyargıyla doğu illerine giden insanların oraya gittikten sonra insanları tanıdıkça insanlarla yakınlaşmasını gelirken ağlayanların giderkende ağlamasını futbol üzerinden Trabzon' a uyarlamak istemiş ama tam anlamıyla eline yüzüne bulaştırmış. insan kendi insanını mağaradan yeni çıkmış insanlar gibi göstermesine anlam veremedim. En basit örnek kuklayı silahla konuşturmaya çalışan iki farklı aileden 6 kişi düşünün. Karadeniz de yaşıyor bunlar ilkel bir kabilede değil. Absürt komedi bile değil. Daha yazacak bir sürü şey var da tamamen kelime israfına gerek yok berbat.
Ömrümüz de hayatımızda izlediğimiz en komik olmayan komedi filmi idi. İlk defa bir filmi yarıda bırakıp çıktık katlanılmaz derecede saçmaydı. MaximMaxMa
Sadece Karadeniz temalı ve mekânlı filmler içinde değil, ömrü hayatımda gördüğüm bütün filmler içinde en berbat, en saçma ve en iğrenç filmlerden biri. Belki de birincisi.
Rezaletleri tek tek sıralamak isterdim ama o bile zaman kaybı. Siz siz olun, hangi platformda karşınıza çıkarsa arkanıza bakmadan kaçın.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.