1948'de, küçük bir çocukken Ermenistan'dan ABD'ye kaçtıktan onlarca yıl sonra Charlie, kökleriyle bir bağlantı bulma umuduyla geri döner. Ancak bunun yerine Sovyet yönetimi altında ezilmiş bir ülke bulur. Haksız yere hapsedilen Charlie, hücre penceresinden yakındaki bir daireyi, bir gardiyanın evini görebildiğini keşfedene kadar umutsuzluğa kapılır. Hayatı beklenmedik bir şekilde adamınkiyle iç içe geçerken, vatanının gerçek ruhunun tutkulu insanlarında yaşadığını görmeye başlar.