Hesabım
    Sapkın
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Sapkın

    Fikri Sapkın!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Heretic / Sapkın filmine klasik bir korku gibi yaklaşmak hata olur; ilk yarıdaki iyi kurgulanmış halinden dolayı bir korku filmi formatına ne zaman geçiş yaptığını/zı fark edemiyorsunuz.

    Bir aralar (benim de sıkça rast geldiğim), İstanbul'da sıkça dolaşan, Hristiyanlık üzerine, kurtuluşa dair ikna edici konuşmalar yapmaya çalışan genç kadın misyonerlerin karşısına bu kez; onları varoluş, dinler ve yaptıkları satış tekniklerini darmaduman etmeye hazır bir şekilde bekleyen Bay Reed çıkıyor.

    Barns ve Paxton, aynı yola baş koymuş ama birbirinden çok farklı iki kadın. Bay Reed, kiliseden biraz daha fazla bilgi isteyince ellerindeki broşürlerin ve inançlarının gücüne güvenen Mormon misyonerleri Bay Reed’in kapısını çalıyor. Film sonraki evrelerde bir Saw / Testere kesiciliğine (daha çok fikren) dönüşecek ama Bay Reed'e Hugh Grant hayat verince, evden de mis gibi turta kokusu gelince, kazaklı, gözlüklü, konuşkan, esprili bir adamın cazibesi kafası karışık misyonerleri sorgusuzca içeri itiyor. İlk kez orada söylenene inanma gafletine düşüyorlar, çünkü Reed onlara olmayan karısının mutfakta turta pişirdiğini söylüyor. Reed sonradan, kızlarla olan teolojik tartışmasının bir yerlerine bunu da ekler; her söylenene körü körüne inanma!

    Bay Reed olarak Hugh Grant mimikleriyle, ağzını büküp sanki bazı şeyleri yapmak zorundaymış havası yarattıkça filmin havası da bir yumuşayıp bir sertleşiyor, aynı şekilde karakter de ürkütücü ve komik arasında gidip geliyor. Bu romantik, sevimli ve komik adamın son dönemlerde karanlık tarafa geçtiğine tanıklık ediyoruz. Guy Ritchie filmlerinde karanlık karakterleri oynuyor, Paddington 2’de de komik ve kötü adamdı, burada ise tam anlamıyla kötülüğe bulanmış görünüyor. Gerçi ben onu daha çok fikir suçlusu gibi izledim, karşı çıktığı şeyleri kızların önüne dökmesi, onları bir inanç tartışmasının ortasında, ikileminde ve kafa karışıklığında bırakma aşaması gerçekten ilgiyle izleniyor. Tabii bu iki kız yani Rahibe Barnes ve Rahibe Paxton, üniversite öğrencisi, Bay Reed de onların hocası olabilirdi ve bu üçlü inançlar ve din konusunda bir kürsüde de bu tartışmaya girişebilirdi, çünkü ortam bu tür bir sorgulamaya çok müsait akıyor belli bir süre.

    A24

    Scott Beck ve Bryan Woods'un yönettiği Sapkın birçok korku filminden çok daha fazla düşündüren bir yapıda. Dini tabu haline getirenlerin, istediklerini yapmak için şiddete başvurdukları birçok film mevcut ama Sapkın zihin zorlayıcı oyunlara da girişiyor, bize anlatılanları sorguladığı kadar bunları kafamıza kimlerin doldurduğunu da sorguluyor. Martin Scorsese de Silence filminde iki genç rahibi büyük bir inanç hesaplaşmanın ortasında bırakmıştı, burada yaşanan da onun daha minimal ve akılcı boyutu!

    Bay Reed dinler, yaratıcı, mucizeler konusunu sorgularken çok boyutlu bakmanın handikabına da düşmüş birisi, filmin ikinci yarısı daha sorgulayıcı ama sapkın modda ilerliyor. Tabii bu sorgulamaları yaparken Bay Reed’in ağzından Örümcek Adam, Radiohead, Taco Bell ve Hollies konusunda da mantıklı bilgiler dökülüyor. Özellikle ‘yineleme’ lafını kullanıyor Reed. Radiohead’in Hollies’i kopyaladığını ima ediyor, tıpkı her dinin birbirini kopyalaması, var olanı kendi toplulukları için yinelemesi gibi… Burada dinler arasındaki benzerlikten çok farklılıkların daha açıklayıcı olduğu vurgusu ön planda!

    Reed’in din hakkında kendi teorisi de var ve bunu misyonerlerin de öğrenip deneyimlemesini istiyor. Çok da detay vermeden anlatabilirsem; evin bodrumunda uzun bir inanç yolu oluşturmuş, kızlara aşağıya inmeden önce ‘gördükleriniz karşısında ölmek bile isteyebilirsiniz’ diyor ve kızlardan birisi aşağıda gördükleri karşısında ‘bizi kendi isteğimizle ölme noktasına getirdi’ diye isyan ediyor. Aşağıda yaşananlar akıl dışı biraz, yukarıdaki konuşmaların pratiğe dökülmüş hali de diyemiyorum pek. Tüm bu yaşananların bir gün gelme ihtimali olan iki misyoneri ikna için hazırlandığına da inanmıyoruz elbette ama Redd’in birileri için inanç-sızlık turu hazırladığı aşikar!

    -

    Bir süre sonra inanmadığı şeye o kadar inançlı hale gelmiş ki, mantıksızlık tarafına geçmiş gibi duruyor, bodrumda olanlar anlatılmaz yaşanır kıvamında zira! Yani film diyaloğa ara verip gösterme kısmına geçince biraz etkisi dağılıyor, bize mantıklı sunumlar yapan adam bunları yapmaz diyecek noktadayız, o kadar!

    Yine de filmi izlerken kızların giderek tehdit edici hale gelen şeylerden konuşarak kurtulabilme ihtimalini değerlendirmek mümkün! Karşımızda dinin tarihini sorgulayan ve bunu sosyopat bir kimlikle yapan bir adamın birleşimi iyi bir senaryo var. Redd, Barnes ve Paxton’u bir satış elemanı oldukları ve sahte bir din hakkında bilgi yaydıkları konusunda suçluyor ve ikna etmeye çalışıyor. Kızlar filmin başlarında magnum prezervatifler hakkında konuşurlar, bu konuda bir deneyimleri yoktur ve diğerleri ile aynı olduğunu düşünürler, şüpheci yaklaşırlar. Filmin anlatmaya çalıştığı şey de biraz bu, sorgulamak!

    Korku ve din o kadar farklı kavramlar değil baktığımızda, ikisi de bir inancın ürünü. Heretic, bize sırf öyle söylendiği için inandığımız, ona göre hayatlarımızı inşa ettiğimiz her şeye karşı bir tutum içinde. Haksız da değil, bittiğinde bize daha büyük sorular bırakıyor, tabii Redd’in bazı yöntemleri de büyük soru işareti. Bu arada rahibe Paxton tüm masum ve korku dolu bakışının altında Bay Redd’in yöntemini anlıyor ve ipleri eline almaya çabalıyor, rahibe Barnes sırlarının ağırlığı altında eziliyor. Yine de en öngörülemez karakter Bay Redd. Sapkın; dinlediğiniz kadar din karşıtı değil, din konusunda fikrinizi değiştirmez, hatta size bir tutam eğlence bile sunabilir. Size kalmış! Yaban mersinli turta hakkında ne düşünürsünüz bilemem, o da size kalsın!

    banubozdemir@gmail.com

    Sapkın
    Sapkın
    Yönetmen Scott Beck, Bryan Woods
    beraberinde Hugh Grant, Sophie Thatcher, Chloe East
    Vizyon tarihi 8 Kasım 2024

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top