Hesabım
    El hoyo 2
    Ortalama puan
    2,5
    10 Puanlama
    El hoyo 2 hakkında görüşlerin ?

    3 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Fatih Meral
    Fatih Meral

    Takipçi 51 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    6 Ekim 2024 tarihinde eklendi
    Netflix platformunda yayımlanan The Platform 2 ya da orininal ismiyle El Hoyo 2 filmi, ilk filminden sonra şahsi beklentilerimin altında kaldı.Kötü film olmuş diyemem ama eleştiri getirilebilecek, konuyu ve filmi geliştirebilecek bir sürü şey varken biraz sığ kalmış gibi. Öncelikle birçok metafor ve atıf görüyoruz bu filmin güzel yönleriydi.Örneğin 333.kata kadar var olduğunu artık anlayabiliyoruz ve o kata her ay bir çocuğun bilinçli yerleştirildiğini anlıyoruz üstelik bu çocuğun çocuklar arasından hep liderliği yapan çocuğun seçildiğini bize aktarıyorlar.(Sahnede en yukarı çıkan çocuğu alıyorlar.) 333.sayısı İncil'de sanırım Melek sayısı olarak yani içsel rahatlamayı ve huzura ermeyi simgeleyen bir içsel yolculuğu temsil ediyormuş. 2 filmde de başrol oyuncuları sistemden kendi iç dünyalara yolculukla çıktığına şahit oluyoruz.Yalnız son kattan sonraki zemine erişmenin kişiye değil, orada bulduğu çocuğa özgürlük getirdiğine şahit oluyoruz.Çocuk sanırım masum gelecek kuşakları temsil ediyor.Çocuğun en tepeye gönderilmesi de bireysel çabalarla herkes taşın altına elini koyarsa geleceğimizin nesli bozulmadan kurtarılır imajı çizilmiş olabilir.Çocukların 333.katta yani yemeğin ulaşmadı katta başlaması, masumların ve sisteme yeni giren neslin en alttan başladığını gösteriyor.Film ilk filmin öncesine gidiyor.Bunu kolaylıkla bir iki yerden anlayabiliriz.Trimagasi dayının 74'lerdeydim uzun süredir buradayım demişti ilk filmde Goreng'e hatta Goreng bir yerde siz hayatta kalmak için insan eti yediniz herhalde deyince ses çıkarmamıştı.Bu filmde görüyoruz ki Trimagasi'nin fikriyle bir altta kalan kanuncu ve Mesih'e bağlı gruba böyle bir işlem yapılıyor.İkinci olarak ilk filmde oğlunu arayan kadın vardı, burada ona da atıfta bulunuyor.Çocuğunu geri almak için Platforma girdiği ve çocuğun akıbetini bilmediği ortaya çıkıyor.Bu filmde kattakilerin bir kurtarıcı, mesih yani kutsanmış bir karakter ve onun arkadaşlarını görüyoruz.Bu Mesih ve arkadaşları, barbar yani sistemde yemeğin adil dağılmadığı zaman müdahale eden ya da yanlış bir olaya sert müdahale eden bir kitle.İlk başta herkes sahipleniyor gibi bu kişileri.Ama sonra kol kesme, direkt ölüme terk etme gibi yaklaşımlar olunca özgürlük arayan ve kendilerine daha güzel yaşam alanı isteyen diğer kitleyle savaşa giriyorlar.Birisi inanç temelli, kuralların mutlak temelli ve hiç esnetilmemesi gerektiğine inanan bir kitle, hatta iyi bir şey için bile bir şey yapılsa sert cezalandırıyor.Diğer kitle ise kendine özgürlük yaratmaya çalışan, baskı ve kuralların keyfi uygulanmasından rahatsız olan başkaldıran kitle.İkisi de birbirini yok ediyor.İki yönetim ya da inanç şekli de plaforma düzen ya da eşit yemek dağıtımı getiremiyor.Kişi mutluluğu bireyselcilikte en zemine inerek, sistemden kendi isteğiyle çıkaran ferdileşerek buluyor.En son zemine çocukla inenlere yardım ederek süreci devam ettiriyorlar.Sistemin doğru işlemesi için aşağıdakileri kurtarma çabası ve verilenlerin adil dağıtılması ve buna yönelik bir soruna çözüm bulma var.Platformun en tepesine yani yemeği , kaynağı dağıtana yönelik yukarıyı görmeye yönelik henüz bir kurgu yapılmamış, yapılsa filmi daha ileri taşıyabilirdi.Bu platformu deneysel olarak kuranları ele alacak bir en azından sekans koyulsa film ileri taşınırdı.En önemli eleştirilerden birisi buydu, filmin tek bir yönden çıkarılıp dallandırılması iyi olabilirdi.Filmde bu sefer sistemde daha çok vahşet, çatışma, kan var.Gerçek hayatın şu anda böyle olduğu dünya sisteminin bize vurgulanarak anlatılması olmuş.Şu an dünya ve çoğrafyalardaki savaşları düşününce yerli yerinde bir metafor bence.Çünkü savaşta gıda ve suya erişemeyen insanlar var dünyada.İnsanlar neden bu kadar abartılı çekilmiş bu sahneler diyor ama az bile yapılmış.Platform'dan çıkışın, kaçışın olmayacağı vurgulanmış ama en alttaki zemine inip bir çocuk kurtarmak bile umuttur geleceğe diyerek karamsarlığı kırmış, insan doğasının bencilliğiyle baş edene kadar bu mekanizmanın devam edeceği reelliği kullanılmış, kurtuluşa sistemsel çözümlerin yetersiz kaldığı bireysel iç yolculukla bir şeylerin değiştiği, kanıksandığı fikri yerleşmiş.Perempuan'in ölmemek için alt kattaki düzen ve kuralcıların etini yememesinden anlayabiliriz.Görüntü yönetmenliği iyiydi, senaristlik zayıftı, seriyi sürdürmek için belki genişletilmemiş olabilir ya da ısmarlama olan iş ancak bu kadar olabilir diyebiliriz.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.067 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    22 Ekim 2024 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da, David Desola, Pedro Rivero ve Egoitz Moreno ile birlikte kaleme alan Galder Gaztelu-Urrutia'nın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu " El hoyo 2 / The Platform 2"; Los Angeles Sinema Okulu standartları çerçevesinde değerlendirdiğimizde...

    Korkunun, "Psikolojik (Psychological)" ve "Gore/Splatter" alt kategorilerindeki...

    Gizemini uzunca bir süre koruyan...

    Korku gerilim tarzındaki bir devam filmi olarak geliyor karşımıza...

    ***

    Gelin isterseniz...

    Gözler önüne serilenlerin, genel siyasi arka planına ilişkin kapsamlı bir analizi...

    Yine bu mecradaki...

    Serinin ilk filmine dair yazdığımız 21 Ocak 2021 tarihli yorumumuzda paylaştığımız...

    Gün içinde bir kez...

    Enva çeşit yiyeceğin üzerine itinayla doldurulup indirildiği platformun...

    Bu ikincisine de biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Dikey Öz-Yönetim Merkezi, benzersiz bir yapıya sahip distopik bir hapishanedir...

    Ve...

    Ortasında bir delik bulunan 333 seviyeden oluşmaktadır...

    ***

    Her gün, yiyecekle dolu bir platform...

    En yukarıdan başlayarak bu delikten aşağı iner ve her seviyede sadece iki dakika dururken...

    Kimsenin...

    Bu süreyi aşacak şekilde yemek yemesi ve o yiyeceklerden alıp saklamasına...

    Hatta...

    Kazaen de olsa bulundurulmasına katiyetle izin verilmez...

    Aksi taktirde bunu yapan...

    Canlı canlı pişirilerek yahut da dondurularak cezalandırılacaktır...

    ***

    Böylelikle de aslında...

    Ne yapılırsa yapılsın...

    Yüksek seviyelerdeki mahkumlar yiyeceğe önce erişirlerken, daha düşük seviyelerdekiler ise sıklıkla açlık riskiyle karşı karşıya kalmaktadırlar...

    ***

    Ancak bu refah ve eza hali...

    Kimse için süreklilik arz etmemektedir...

    Zira her ayın sonunda, mahkumlar rastgele yeni seviyelere yerleştirilirlerken...

    Her mahkum ile içeriye girmeden önce karşılıklı görüşülürek, kendisine hangi yemeği tercih ettiği sorulur...

    Ve...

    Bir kişisel eşyayı yanında getirmesine de izin verilir...

    ***

    Ki bunlar hapishanenin kurallarıyken...

    Mahkumların kendi aralarında da...

    Birbirlerinin yemeklerine el uzatmama şartı bulunmakta...

    ***

    Ve mahkumlar...

    Yalnızca seçtikleri yiyecekleri yeme veya gönüllü olarak değiştirmekle ilgili kendi koydukları kurallara uyan "Sadıklar"...

    İle...

    Yakalayabildikleri her şeyi yiyen "Barbarlar"...

    Şeklindeki iki farklı grup insandan oluşmaktadır...

    ***

    İşte bu çerçeve içerisinde...

    Her gün pizza isteyen Zamiatin (Hovik Keuchkerian) ile jambon kroketlerini seçen Perempuán (Milena Smit)...

    24. seviyeye yerleştirilmişler...

    Ve...

    23. seviyedeki...

    Kendini kuralları korumaya adamış Robespierre (Bastien Ughetto)...

    Hapishanenin bu iki yeni konuğuna...

    Daha adil yiyecek dağıtımını sağladığını savunduğu bu sistemi tanıtmaktayken...

    ***

    Ne yazık ki...

    21. seviyedeki kural tanımayan barbarlardan birisi...

    Zamiatin'in pizzasını çoktan midesine indirmiştir bile...

    ***

    Ki durum...

    Daha düşük seviyeler bağlamında...

    Ziyadesiyle vahim bir hal almış olup...

    Binada...

    Ölüm ve ağır yaralanmalar ile neticelenen...

    Çatışmalara da neden olmuşken...

    ***

    Birden bire...

    Mahkumların arasında...

    Yaşayıp yaşamadığı yahut gerçek de var olup olmadığı dahi bilinmeyen...

    Bir Mesih'ten de söz edilmeye başlanılırken...

    ***

    İlk filme...

    1789 ihtilalinin önde gelen kahramanlarından Robespierre ve inanç dünyasından Mesih ile ona inanan kutsanmışlar dışında yeni bir hususu katmadığını fark ettiğimiz bu ikincisine ilişkin yorumu da burada noktalarız...

    Dakika 20...

    ***

    İzlemeseniz de hiçbir şey yitirmeyeceğiniz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; yaşanan aylık seviye değişim döngüsü ve kaosun tüm hızıyla devam etmekte olduğu, 79 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    ***

    Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

    "Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

    Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

    25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

    Keyifli seyirler,
    Subri
    Subri

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    11 Kasım 2024 tarihinde eklendi
    BUKADAR KÖTÜ BİR FİLM GÖRMEDİM İĞRENC BİR FİLM 1 DE KÖTÜ BİTTİ 2 DE İGRENC BİTTİ OKADAR KÖTÜKİ YANİ BÖYLE SON YOK İGRENC İGRENC
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top