Sanki ileride yaşanacaklar, en başından beri biliniyormuşçasına...
Özenle kayıt altına alınarak saklanan arşiv video görüntüleri, fotoğraflar ve Andrew Ridgeley'in annesinin...
Hem de...
Oğlu ile zaman içinde bir pop müzik efsanesine dönüşecek olan George'un müzik yolculuğu için yola çıktıkları ilk günden itibaren olmak üzere, dört yıl boyunca tuttuğu anı niteliğindeki defterlerden derlenerek kurgulanan “Wham!”; Chris Smith'in yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu, oldukça başarılı bir "Wham" belgeseli olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz...
Filmin yapımcılarından Simon Halfon'un 2019 yılında Andrew Ridgeley ile bir araya geldikleri bir öğlen yemeğinde ortaya çıkan ve Haziran 2022'de "Wham" hayranlarına duyurulan belgesel yapım fikrinin; hayat da olmayan George Michael'ın (1963 - 2016) orijinal seslerinin kullanıldığı, zahmetli olduğunu tahmin ettiğimiz post - prodüksiyon süreci tamamlanır tamamlanmaz da, 5 Temmuz 2023 tarihinde de izleyicisiyle buluşturulan bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Belgesel, "Wham" grubunun kurucuları George Michael ve Andrew Ridgeley'in; henüz 11 - 12 yaşlarındayken, 1975 yılında tanıştıkları Bushey Meads School isimli ilk okulun önündeki görüntüleriyle başlar...
İkilinin o günkü konukları, George ile Andrew'un şöhrete erişeceklerini; onları görür görmez tahmin etmiş olan, okul müdürleri Bay Ted Halliwell'dir...
Peki...
Nasıl olmuştu da, bu ikisi bu kadar ünlü olabilmişlerdi?
***
Yapılan bir mülakat da George...
Kendisi 11, Andrew 12 yaşındayken Kuzey Londra'da tanıştıklarını söylüyor...
***
Adrew o günleri...
"Sınıf öğretmenimiz, yeni bir çocuk ile çıkıp geldi... Kocaman çerçeveli gözlükleri ve kıvırcık saçları vardı... Adı da Georgios Kyriacos Panayiotou'ydu..." diye anlatırken...
George...
Biraz kilolu ve utangaç olduğunu da ilave ederek, Andrew'u teyit etmekteydi...
***
Derken...
Öğretmenleri...
"Yeni çocuk ile kim ilgilenecek?" diye sorduğunda...
Andrew anında elini kaldırır...
***
George...
Gerçekten de bu durumun, kader olduğuna inanıyor...
Zira o gün...
Bir başkasının yanına oturtulmuş olsaydı, her şey tamamen farklı olabilirdi...
***
Andrew açısından George...
Ona taktığı lakap ile kendisi için bir Yog'du...
Ve...
Devamında Andrew...
"Yog ve ben, bir şeylere aynı yerden bakıyorduk... Müzik zevkimiz birebir aynıydı... Saatlerce skeçler, komik radyo programları oluştururduk..." diye ekliyor...
***
George'un ifadesiyle...
Şarkılar yazan kendisi ile Andrew, 16 yaşlarındayken (1979) "The Executive" adında bir grup da kurmuşlar...
Ama...
Bir yıl sonra...
İnsanlar provalara ve konserlere ilgi göstermeyince dağılmışlardı...
***
Andrew'a göre ise...
Dağılmaktan ziyade, Yog ile kendisinden ibaret olarak kalan beş kişilik grup küçülmüştü ve beraberce şarkı yazmaya devam edeceklerdi...
***
- 1981 -
Londra West End'deki Beat Route isimli kulübe takılarak, salon dansları yaparak eğlenen Andrew ile George'tan Andrew pist de; "wham, bam" diyerek bağırmaya başladığında...
George'da...
"Wham! Bam! İşte adam" şeklinde bir rap şarkı mırıldanır...
İkisi de bunun, iyi bir grup ismi olacağını düşünmüşler ve öyle de yapmışlardı...
***
Ardından da...
"Club Tropicana" ve adete bir pop müzik klasiği olan "Careless Whisper"ı bestelemişler...
Ancak...
Hiçbir plak şirketini, bunları yayınlamaya ikna edememişlerdi...
***
Bunun üzerine...
Basbayağı yıkılmışlar ve hevesleri de iyice kırılmıştı...
***
Ama...
Elbette...
Beklenen mucize sonrasında talihleri dönecek...
Ve Wham olarak...
1982 - 1986 tarihleri arasında 30 milyon adetten fazla plakları satılan bir grup haline geleceklerdi...
***
Ki...
Bu rakam, gruptan ayrılarak tek başına çalıştığında; 120 milyonun ötesinde bir plak satışı gerçekleştirecek olan "ikonik pop yıldızı" George Michael'ınkinin altında da kalacaktır...
Dakika 10...
1980'li yılların popüler müziklerinden hoşlananları, yeterince tatmin edeceğini düşündüğümüz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; George Michael ile Andrew Ridgeley'in liderliğini yaptığı Wham'in yanı sıra, müzik dünyasının şöhretli pek çok siması ile de karşılaşacakları, 82 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,