Tutsak Abigail eleştirileri

Kesinlikle "özgün" olduğunu vurgulayabileceğimiz senaryosunu...

Stephen Shields ile Guy Busick'in kaleme aldıkları ve yönetmen koltuğunda da Matt Bettinelli-Olpin ile Tyler Gillett'in oturmakta oldukları "Abigail"; Los Angeles Sinema Okulu standartları çerçevesinde değerlendirdiğimizde...

Korkunun, "Vampir (Vampire)" alt kategorisindeki...

Gizemini uzunca bir süre koruyan, bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, 28 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilerek...

Yeşil perde ve görsel efekt teknolojileri ile başarılı makyaj uygulamalarına ilaveten; koordinatörlüklerini, Brendan Condren, Jessica Grant ve Giedrius Nagys'ın üstlendikleri dublör oyuncuların katkılarının da bulunduğu...

Ve günün sonunda da...

Brüt 42.4 milyon dolarlık bir gişe hasılatı rakamına takılıp kalarak resmen çuvallayan, post-prodüksiyon harikası bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...

***

12 yaşındaki Abigail (Alisha Weir)...

Önceden planlandığı şekilde...

Akşamki, "Kuğu Gölü" bale provasından çıkıp...

Şehrin merkezindeki evine giriş yaptığında...

***

Zengin bir ailenin, heyecan arayan hacker kızı Sammy (Kathryn Newton)...

Kaçış sürücüsü Dean (Angus Cloud) ve keskin nişancılığıyla bilinen eski deniz piyadesi Rickles'ın (William Catlett) teknik destekleriyle...

Önceden içeriye gizlice sızmış...

Ordudan atılmış bir doktor olmasına ilaveten iyileşme sürecindeki bir bağımlı da olan Joey (Melissa Barrera)...

New York Polis Departmanı eski dedektiflerinden Frank (Dan Stevens)...

Ve...

İri kıyım boyutlardaki eski mafya artıklarından Peter (Kevin Durand) tarafından...

İğne yapılarak uyutulmak suretiyle kaçırılır...

***

Ve...

Kapısının önünde kendilerini...

Abigail karşılığında...

Babasından (Matthew Goode) 50 milyon dolar fidye talebinde bulunacak...

Bu işin planlayıcı patronu Lambert'ın (Giancarlo Esposito) beklemekte olduğu...

İçinde kimseciklerin olmadığı...

Ormanlık alem bünyesindeki Wilhelm Malikanesi'ne götürülür...

***

Ama...

Yeri gelmişken hemen belirtmiş olalım ki...

Sadece 24 saatlik bir süreyle sınırlı olan söz konusu kaçırma eylemine katılan altı kişiden hiçbirisi...

Bir diğerini tanımadığı gibi...

Kurallar gereği...

Birbirlerinin gerçek adlarını da bilmemekte...

Üstelik aralarında...

Samimiyet kurmaları da istenilmemekte olup...

***

Zaten...

Joey, Frank, Sammy, Peter, Rickles ve Dean'de...

Lambert'ın kendilerine verdiği takma isimlerdir...

***

Derken kendilerini...

"Fare sürüm" olarak nitelendirdiği...

Altısının birden cep telefonlarını da toplatarak bir torbaya dolduran Lambert...

İçlerinden yalnızca birinin kızla muhatap olacağını...

***

Diğerlerinin de...

Kapısının penceresinin kilitli tutulacağı...

Mutfağı ve barı...

Tıka basa yiyecek ve içecek dolu olan bu mekanda...

Rahatlarına bakacaklarını belirtip...

Ertesi gece aynı saatte yeniden buluşmak üzere vedalaşarak...

Çekip gider...

***

Ardından...

Birbirlerini tanıma çabası içine giren...

Joey, Frank, Sammy, Peter, Rickles ve Dean...

Aralarında...

Kısaca ısınma pasları yaptıktan sonra...

***

Gözlerindeki bandı çıkartıp...

Kollarındaki kelepçelerin kilidini de açacak olan Joey...

Kendisiyle ağlamaklı bir biçimde sohbet de eden küçük Abigail'i...

Kontrol amacıyla ziyaret eder...

***

Ve kendisine...

Aşağıdaki öteki beş kişinin şerrinden koruyacağına dair söz verirken...

Babasının korkulacak biri olduğunu ima eden Abigail'de...

Yakında tekrar geleceğini söyleyerek odadan ayrılan Joey'e...

Her ne kadar Joey...

O an için pek bir anlam veremese de...

"Başına gelecekler için üzgünüm..." der...

***

Abigail ile Joey arasındaki...

Bu konuşmanın ardından...

Abigail'in odasına dalarak...

Kızın babasının Kristof Lazaar olduğunu öğrenen Frank...

Kendi payını da...

"Boku yedik..." der demez...

Gerideki beş ortağına bırakarak ayrılmaya kalkışır...

***

Zira Lazaar'ın...

Gerçekten de çok tehlikeli biri olmasının yanı sıra Abigail...

Frank'in yüzünü görmüş...

Ve böyle olunca da...

Fidye alınıp babasına teslim edildiğinde de...

Abigail'in Frank'i yakalatması...

Neredeyse an meselesi halini almıştır...

***

Fakat...

Neyse ki konu birden...

Alınacak fidyeden...

Her birinin payına 7 milyon dolar düştüğü husuna gelince...

Parasını alıp kayıplara karışacağını düşünen Frank...

Biraz olsun rahatlar...

***

Ve...

Hani şunun şurasında...

Bekleme süresinin bitimine de geride...

Topu topu 22 saat kalmışken...

Bebek bakıcılığına da...

Kaldığı yerden devam edilir...

***

Elbette...

Asıl korkmaları gereken şeyin...

Ne olduğundan haberdar olmadıkları için...

Dakika 35...

***

Dakikalar içerisinde...

Tam bir can pazarına dönecek olan malikanede...

Abigail ile beraber mahsur kalan altı kişinin...

Farkında olmadan, ne tür de bir oyunun içine çekildiklerinin anlaşılacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ardı ardına gelecek ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran, 74 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,

Yılın keyifli ve kanlı filmlerinden biri. Bildiğimiz hikayelerden daha farklı bir senaryo ve oluşum izliyoruz. Yer yer güldüren ve hiç sıkılmadığınız güzel bir film.

Çok güzeldi hem eğlendik hem gerildik hem duygusallaştık müthiş kesinlikle devamı gelmeli bayıldıkkkkkkk