Senaryosunu, Astigmat Yazı Grubu'nun kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çekmekte olan Vedat Uyar'ın oturmakta olduğu "Üçlü Pürüz"; değişik metaforlar aracığıyla...
Bayrakların inmediği, ezanların susmadığı, hamasi nitelikteki gündeme ilişkin olarak; absürtlüğe varacak derecedeki "kara mizah (dark comedy)" unsurlara da...
Sıklıkla başvurulan, ilgi çekici bir komedi olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 21 Nisan 2023 tarihinde; CGV Mars Dağıtım tarafından, sinema salonlarında izleyicisiyle buluşturulan ve sağlam oyuncu kadrosuyla da dikkatleri üzerinde toplamış olan bu ilgi çekici filme biraz daha yakından bakalım...
***
- İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi -
Ellerinde, "Hakkını Savunacağız! Haluk Levent" yazılı pankartlar bulunan; polis bariyerlerinin ardındaki, öfkeli bir hayran kitlesi...
Haftalardır ülkenin gündeminden düşmeyen ve o gün başlayacak olan davanın, ilk duruşmasını beklemektedir...
***
Yazılı basında da, bu cinayet davası...
"Haluk Levent'in failleri kim?"
"Cinayet İki Yıldır Planlanıyor mu?"
Faili Meçhul Cinayetler Planlı mıydı?"
Tarzındaki, çarpıcı manşetler...
İle
"Üç azılı suçlunun, lise yıllarından beri tanıştıkları ve bu büyük operasyonu; iki yıldır planladıkları da söylenenler arasında... Şimdi gözler, yargının bu üçlüye nasıl bir ceza vereceğine yönlenmiş durumda..."
Ve...
"Haluk Levent'in katil zanlıları, İstanbul'dan Adana'ya gittikleri sırada yakalandılar... Üç kişi olarak belirlenen zanlıların, birçok cinayete karıştığı öğrenildi... Bir kişiyi yakarak öldüren zanlıların arkasında kimim olduğu sorusu, gündemi meşgul ederken... Bu cinayetlerin, planlı olup olmadığı da merak ediliyor... Zanlılar, cinayetlerle birlikte fuhuş ve uyuşturucu ticaretinden de yargılanmaya başladılar... Bu da akıllara, bu cinayetlerin yalnızca kişisel sebeplerden olmadığı düşüncesini de getirmektedir..."
Şeklindeki açıklamalar ile de duyurulmaktadır...
***
Üstelik...
Bu dava, sadece Türkiye'nin değil...
Adliye binasının önünde, kameralarla canlı yayın yapmakta olan yabancı basın sayesinde; neredeyse tüm dünyanın ilgisine de mazhar olmuş durumdadır...
***
Derken...
Bir cezaevi nakil aracıyla adliyenin önüne getirilen, Serhat (Okan Çabalar), Haktan (Emrah Kaman) ve Utku (Korhan Herduran) isimli elleri kelepçeli üç zanlı; jandarmaların arasında, duruşma salonuna götürülürler...
***
Duruşma...
Sürekli küfür edip, zanlılara yönelik argo laflar da kullanan savcının (Şinasi Yurtsever)...
5.7.1989 doğumlu, üniversite mezunu, bankacı ve sabıka kaydı bulunmayan Serhat Uzundağ girişinin ardından...
Yargıcın (Hakan Altıner) aynı Serhat'tan...
Sahte nikah mevzusuna, bir açıklama getirmesini istemesiyle başlar...
***
- 3 Ay Önce -
Kendisine ergenlik günlerinden kalma bir "diyet borcu" bulunan yakın arkadaşlarından Fatih (Özgür Can Çoban) ile onun karısı Eda (Ecenaz Üçer); buluşmak üzere Serhat'ı, Üsküdar Salacak kıyısındaki bir kafeye davet etmişlerdir...
Zira...
Bu bankacı dostlarından Fatih ile Eda, nikahlarını kıymasını rica edeceklerdir...
***
Aslında...
Tamı tamına, beş yıldır evli olan ve bu birlikteliklerini, tutucu olmaları nedeniyle ailelerinden yıllardır gizleyen Eda ile Fatih; yapılacak çakma bir nikah töreni sayesinde, onlara da kabul ettirmiş olmayı planlamaktadırlar...
***
Ki Fatih...
Üçlü Pürüz'ün diğer parçaları olan, çocukluk arkadaşları Haktan ile Utku'yu da; nikah şahitleri olarak çoktan ayarlamıştır bile...
***
Derken...
Serhat, Haktan ve Utku...
Atladıkları, Serhat'ın otomobiliyle...
İstanbul'dan nikahın kıyılacağı Adana'ya doğru yola koyuluverirler...
***
Evet...
Sahte nikah kıymak suçtur...
Ve...
Bu suça ilişkin olarak da, anında para cezasına çevrilen bir aylık bir hapis bulunduğu için de...
Serhat açısından korkulacak pek bir şey yokken...
***
Zaten Haktan ile Utku'da, sahte nikahtan haberdar olmadıklarını ve kendilerinin de mağdur olduklarını iddia ederek kıvıracaklardır...
Tabii ki eğer, zamanı geldiğinde...
Kıyılacak nikahın sahte olduğu anlaşılırsa...
***
Yeniden duruşma salonuna dönüldüğünde...
Serhat'ın ablası (Deniz Gündoğdu), yargıca hitaben...
"Serhat arkadaşlarına çok bağlıdır hakim bey... Asla hayır diyemez...
Özellikle de Haktan, Utku ve Fatih'ten oluşan gruba karşı... Daha önce de, başı çok kez belaya girdi bu yüzden..." diye konuşurken...
***
Dinleyicilerin arasındaki Haktan'ın kardeşi de (Eray Kaman)...
"Tabii tabii... Serhat ak kaşık, benim Haktan ağabeyim yaptı her şeyi..." diyerek...
Laf sokuşturmaya kalkışınca...
"Boyları posları devrilsin... Başını yediler oğlumun..." diye söylenen, Utku'nun annesi de (Nilgün Kasapbaşoğlu) durur mu hiç...
***
Neyse...
Bizim "Üçlü Pürüz"...
Tekrardan Adana yollarındadır...
***
Çok geçmez...
Haktan'ın ağrıyan dişine ağrı kesici ve iyice sıkışan Serhat'ın da hacet gidermesi için...
Yoldaki...
Bir camii ile bir market arasında kalan müsait bir bölgede, hem de içindeki Utku'da horuldayarak uyumaktayken...
Aracı park ederek kısa bir mola verirler...
***
Ama işlerini tamamlayıp döndüklerinde de...
Serhat'ın halen, kredi taksitlerini ödemekte olduğu otomobilin yerinde yeller esmektedir...
***
Çok geçmez...
Serhat'ın çalınan otomobilinin arka koltuğunda uyumakta olan...
17.7.1987 doğumlu, lise mezunu, bakaya ve sabıka kaydı bulunmayan Utku Uyar, birdenbire uyanır...
Uyanır uyanmaz da...
Ağzına levye ile vurularak...
Aracı çalan oto hırsızı (Hasan Üner) tarafından, arabadan atılıverir...
***
Böylelikle de...
Kendilerine, Üçlü Pürüz lakabını takmış olan üç kafadar...
Lapa lapa yağmaktaki karın da bastırmış olduğu yola, yayan ve (üstünde para taşıyan tek insan olan Serhat'ın cüzdanı da otomobilde kaldığı için) beş parasız olarak yeniden koyuluverir...
Elbette Serhat...
Polisi arayarak, ihbarda bulunmayı da ihmal etmez...
***
Fakat...
Bu tempoyla karın altında yürüyerek Adana'ya vararak nikaha yetişmek...
Her üçüne de imkansız göründüğü bir anda karşılarına, ışıkları da yanmayan; varlıklı birine ait olduğu da aşikar olan bir ev çıkar...
***
Çıkar çıkmaz da...
7.1.1988 doğumlu, Kadıköy limanında büfe sahibi, lise terk ve hırsızlıktan sabıkası bulunan Haktan Eyigün'ün aklına...
Pencerelerinden biri açık olarak unutulmuş olan eve gizlice dalarak ödünç para almak gelir...
***
Ancak...
Girecekleri evde kendilerini...
Kendilerinden önce girip evi soymakta olduğunu zannedecekleri, Cevher Çelik (Selim Erdoğan) isimli bir polis memuru beklemektedir...
Yahut da gizli bir görevle bulunmaktadır...
***
Bunu nereden mi anlıyoruz...
Zira çalma becerisi üst düzeyde olan Haktan; o dakikalarda ne yapmaya çalıştığını bilmediğimiz bir telaş içindeki polis memuruna çaktırmadan, arka ceplerindeki otomobil anahtarıyla cüzdanını araklayarak kendi cebine indirmiştir...
***
Evden telaşla fırlayan üçlü, baktılar...
Umutlanarak kullanmaya kalkıştıkları araç, bir polise ait...
Önce...
Serhat'ın, Haktan'ın çalıntı iPhone 14 Pro Max marka telefonunu 40 TL'ye satacağı; yaşlıların okey oynamakta oldukları bir köy kahvesine...
Sonra da...
Kendisine telefon açan bir polis memurunun, aracının görüldüğünü belirttiği bir kauçuk fabrikasına giderler...
Dakika 35...
Telekız Dyson Serap (Bahar Süer), mafya babası Aslan ağabey (Müfit Kayacan) ve bizzat kendisinin oynayarak canlandırdığı Haluk Levent karakterlerinin de dahil olacakları filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ardı ardına gelecek ters köşe sürprizi de bünyesinde barındıran, gülme garantili 70 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,