En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.065 değerlendirmeler
Takip Et!
3,0
18 Ağustos 2024 tarihinde eklendi
Alışılmış tarzının dışındaki senaryosunu da, Ömer Gecü ve Tevfik Sütay ile birlikte kaleme alan Alper Mestçi'nin yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Haile: Bir Aile Kâbusu"; Los Angeles Sinema Okulu standartları çerçevesinde değerlendirdiğimizde...
Korkunun, "Büyücülük (Witchcraft)" alt kategorisindeki...
Gizemini uzunca bir süre koruyan, bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Yine filmografisindeki öteki filmler gibi, oldukça düşük bir bütçeyle çektiği her halinden belli olan; yerli yapım korku sinemasının nadir yüz aklarından Mestçi'nin bu filmine de biraz daha yakından bakalım...
***
- Baras 1997 -
Sırılsıklam aşık olduğu Hatice'nin (Seyran Aksoy)...
Ağabeyi Hasan (Rifat Durmuş) ile evlendirilmesini bir türlü kabullenemeyen Kemal (Tolga Demircan)...
Çözümü...
Bir büyücüye (Ayşe Kaya) başvurmakta bulur...
***
Ve...
Hasan aradan çekilirken...
Töreler gereği...
Hatice'nin de kendisine kalacağını ısrarla vurgulayan büyücü...
***
Bunun için de...
Önemli bir adak adanması gerektiğini belirtirken...
Ki bu da aslında...
Hatice'yi takıntı haline getirerek şuurunu tamamen yitiren Kemal'in...
O günlerde düşünmeden "tamam" dediği...
Kendisinden olma ve Hatice'den doğma ilk çocuğunun...
Yedinci yaşını doldurmadan...
Kurban verilmesi biçiminde olacak...
***
Yoksa lanet...
Ailenin son ferdi de ölünceye kadar peşlerinden kovalayacaktır...
***
İşte tam da bu bağlamda...
Günden güne...
Verdiği sözün baskısı altında ezilmekte olan Kemal...
Bir gece yarısı...
Oğlu Salih'i de (Emre Aydın) yanına alıp götürmek suretiyle...
Bunun gereğini yerine getirmek mecburiyetinde kalır...
***
Ve nihayetinde...
Yaptığı yanlışlıkların farkına vardığı için de...
Kendini de bir ağacın dalına asıp intihar ederek...
Hamile durumdaki Hatice'yi...
Geride bir başına koyarak çekip gider...
***
- İstanbul 2022 -
Kemal ile Hatice'nin...
İkinci çocukları olduğunu anlamakta kesinlikle tereddüt göstermediğimiz Damla (İpek Arkan)...
Kocası Cem (İbrahim Şentürk) dahil...
Kimseyi inandıramadığı...
***
O yüzden de...
Hasta muamelesi yapılarak...
Psikolog psikolog dolaştırılarak...
İlaç kullanmak zorunda bırakıldığı...
***
İçinde...
Kendisine seslenen...
Tanımadığı küçük bir erkek çocuğun bulunduğu karabasanlar görmekteyken...
Kategori ve Mestçi hayranlarını, yeterince tatmin edeceğini düşündüğümüz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; bol miktardaki ters köşe sürprizi de bünyesinde barındıran, 72 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Merhaba! Bu benim ilk film yorumum. 23 senelik yaşamımda izlediğim hiçbir film hakkında yorumda bulunmadım ama bu filmden çıktığımda koca bir hayal kırıklığına uğradığım için buraya yazmak istedim. Tek olumlu yanı oyuncuları olmuş. Senaryosu tahmin edilebilir ve sonuç hiçbir yere bağlanmamış. Eğer bu filmin senaryosu çok talep ediliyorsa siz de senarist olabilir ve çok para kazanabilirsiniz. Aniden ekrana beliren figürler ve film sonunda muhtemelen kulaklarınızı ağrıtacak ses efektleri ile korku yakalanmaya çalışmış. Korku türünü inanılmaz seven birisi olarak son bir kez daha Türk korku sektörüne şans vermek istedim ama olmamış ne yazık ki. Ucuz korkudan ve senelerdir izlediğiniz filmi daha pahalıdan izlemek istiyorsanız kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim. Benim gibi "kaliteli bir korku istiyorum, farklı bir korku teması izlemek istiyorum" derseniz ve hele de öğrenciyseniz film sonunda korkunuzdan değil giden paranızın ardından ağlarsınız. Hayal kırıklığınız da tuzu biberi olur.
İyi günler dilerim. Senaristlerimizin daha yaratıcı olması dileğiyle.
Öncelikle bir Alper Mestci fan olarak , Siccin ve Üç harfliler , serilerini Mahlukat filmi de dahil bütün filmlerini izledim. Ancak çok büyük beklentilerle gittiğim Haile hayal kırıklığına uğrattı , şoyle mükemmel böyle muhteşem Türk korku tarihinin en iyi filmi diyenlere bakmayın çünkü kesinlikle değil. Konusu mekanlar kamera açıları oyunculuklar güzel olsa da , konunun işlenişi Korku öğelerinin azlıgı ve özellikle 2. Yarı korku filmi yerini Drama bırakması bir annenin görmediği çocuğuna duyduğu özlem kavusamama sahnelerine yerini bıraktı. Ve malesef bu Dram sahneleri 2. Yarının geneline yayıldı malesef benim için olmadı sınıfta kaldı. Ben siccin 6 daki gibi , 3 Harfliler kara büyü filmindeki gibi korkuyu iliklerime kadar hissetmek istiyordum lakin , olayın tamamen korkudan çıkıp dram hüzün kavusamama evlat hasretine bürünmesi bütün keyfini kacirdi , dram istesem Babam ve oğluma giderdim yani ne gerek vardı buna ? Alper Mestci malesef son 2 filmdir bunu yapıyor , korku dişindaki hissiyatlari da vereyim çabası filmin ana temasından sapmasina yol aciyor. Çünkü biraz pişmanlık, biraz hüzün , biraz dram biraz hayal kırıklığı bundan olsun şundan da olsun dediğin zaman seyirci abondone oluyor yani bir korku filminde neden ağlata dram sahnesi olur ki ne gerek vardı buna, bu sefer insan korkmayı bırakıp huzunlenmeye başlıyor bu duygu geçişleri de ben nereye geldime evriliyor.m bu sefer. malesef bir dahaki film için para vermem böyle olacaksa bekler netten izlerim , sarmassa kapatırım , sinemadan çıkma huyum yoktur film esnasında ama zor tuttum kendimi.Malesef Olmadı bu sefer Alper Mestci..
Bu zamana kadar izlediğim en iyi korku filmiydi ürkütücü sıçratıcı sahneler yoktu ama konusu çok güzeldi konusu korkunçtu bence korku filminde illaki sıçratıcı sahneler olmasına gerek yok bu filmin farkı buydu çoğu kişi beğenmemiş ama ben herkezin izlemesini tavsiye ediyorum beğenmeyenler sıçrama sahneleri izlemek istiyo sanırım beğenmeyenler gitsin sallanan sandalye izlesin bu kadar sıçramak istiyosa herkez izlesin çok güzeldi
Bir Alper Mestçi takipçisi olarak son zamanlarda izlerken en keyif aldığım filmlerden biri oldu. Gerilimi her an hissettiğiniz temposu hiç düşmeyen bir film olmuş. Emeğinize sağlık.
Son zamanlarda izlediğim en iyi korku filmi. Hikayesi olsun çekim teknikleri ve sahneleriyle olsun adeta bir usta işi. Zaten söz konusu Alper Mestçi’yse kaliteli olacağından hiç şüphem yoktu.
Yıllardır aralıksız bir korku filmi izleyen ve seven olarak söylüyorum EN İYİ TÜRK KORKU FİLMİYDİ İZLEDİĞİMMM korku severlerin mutlaka izlemesi gereken bir film konu!!! Gerçeklik!!! Dram gerilim herşeyi yaşadım izlerken ALPER MESTCİ YİNE MÜKEMMELSİNNNNN
Son zamanlarda izlediğim en etkileyici korku filmi. Siccinin yönetmeni Alper hoca yine şaşırtmadı ve nesillerce izlenecek bir film daha kazandırdı hayatımıza, filmde emeği geçen herkesin eline sağlık.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.