Senaryosunu da kaleme alan Avustralyalı sinemacı "Cameron ve Colin Cairnes biraderlerin", yönetmen koltuğunda da oturmakta olduğu "Late Night with the Devil"; doğa üstü olaylara tanıklık edilen, bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza....
***
Gelin isterseniz, 10 Mart 2023 tarihindeki dünya prömiyeri, South by Southwest Film Festivali'nde (SXSW) yapılan...
Ve kendine...
Korku, gerilim ve doğa üstü temalı filmlerin ana vatanlarından, Shudder platformunda yer bulabilen; Avustralya, Amerika ve Birleşik Arap Emirlikleri ortak yapımı bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
4 Nisan 1971...
Gecenin geç saatindeki..
Jack Delroy (David Dastmalchian) ile "Night Owls/Gece Baykuşları" isimli televizyon şovunun ilk bölümü...
Jack'in...
"İyi akşamlar, gece kuşları... Ben sunucunuz, Jack Delroy...
Ve beni oturma odalarınıza kabul ettiğiniz için teşekkür ederim... Umarım birçok gösterinin ilki olur...
Bu rüyanın gerçekleşmesine yardımcı olan herkese teşekkür etmek istiyorum...
Özellikle de Berwyn, Illinois'deki sevgili annem ve babamın, televizyonlarının karşısına oturmuş; yüzlerindeki kocaman gülümsemeleriyle, (rakip televizyon kanalındaki talk-show programı) "Johnny Carson ile The Tonight Show"u (1962-1992) izlediklerini biliyorken..."
Şeklindeki sunumuyla UBC kanalındaki yayın hayatına ilk adımını atar...
***
Kasım 1972'de Jack'in, UBC'nin sahibi Walker Bedford (John O'May) ile bir anlaşma imzalamasını takiben de...
Emmy adaylığı ve artan izleyici sayısıyla Jack, gözünü gece geç saatlerde taç giymeye dikmiştir...
***
Filmin anlatıcısına (Michael Ironside) göre ise...
"Her şeyde Jack'in yanında olan eşi, sevilen sahne oyuncusu Madeleine Piper (Georgina Haig)... Jack'in bir numara olmak için durmak bilmeyen arayışına rağmen, şov dünyasının en mutlu ve en kalıcı çiftlerden biri olarak kabul edilirler...
Madeleine onun ilham perisi ve sırdaşıdır ama tek destek kaynağı da değildir...
Jack'in Kaliforniya'nın sekoya ormanlarında bulunan ve sadece erkeklerin üye olabildiği bir kulüp olan The Grove ile mevcut ilişkisi, radyodaki günlerinden beri söylentilere konu olmuştur...
1800'lerde kurulan ve üyeleri arasında politikacılar, şovmenler ve sanayi girişimcileri bulunan The Grove; uzun zamandır kendisini, zenginler ve güçlüler için zararsız bir yaz kampı olarak tanıtmaktadır...
Ancak spekülasyonlar, gizli törenlere olan düşkünlüğü ve kariyer yapma ile bozma gücü etrafında dönmektedir...
Bu arada...
Dört sezon geçti ve reytingler halen Johnny Carson'ı yakalayamadı...
Ödül adaylıkları artıyor ama kupa yok...
Böyle olunca da...
Jack'in 'daimi ikincilik' ünü, onu ısırmaya başlar...
Zira...
Tarihin, sadece kralları hatırladığını biliyordu...
Sonra...
Eylül 1976'da, ağzına sigara koymayan Madeleine'e ölümcül akciğer kanseri teşhisi konulunca...
Jack'in dünyası büsbütün altüst olurken...
Ani bir sıçrama yaptıracağı umuduyla...
Ekim ayında Madeleine, programa özel olarak katılır...
Ve bu...
'Gece Baykuşları' tarihinin en yüksek reytingli bölümü olurken, yine de Carson'ın bir puan gersinde kalır...
İki hafta sonra Madeleine ölmüştür...
Yas tutan Jack, medyadan uzak durur ve yeri bilinmemecesine de...
New York'tan kaçar...
Sadece bir ay sonra ve birçok kişiyi şaşırtacak bir biçimde, UBC'ye geri döndüğünü duyurur...
Fakat 39. reyting sıralamasındaki Delroy ile 3. sıradaki Carson arasındaki uçurum, gittikçe genişlemeye devam etmektedir...
Ki bu da...
İzleyici payını artırmak isteyen Jack ile uzunca bir süredir birlikte çalıştığı yapımcısı Leo Fiske (Josh Quong Tart) arasında tatrışmalara yol açmaktadır...
Ancak yine de reytingler serbest düşüştedir ve sponsorlar da son derece kaygılıdır...
Üstelik de Jack'in, UBC ile olan sözleşmesi bitmek üzereyken...
Cadılar Bayramı gecesi, 1977'deki "Sweeps Haftası/reyting dönemi" başladığında her şey ters gitmektedir ve şovunun iptal edilerek...
Sonsuza dek yayından kaldırılması tehlikesiyle yüzleşmek durumundadır...
İyice çaresiz kalan Jack, talihini döndüreceğini umduğu bir bölüm planlar...
İşte birazdan izleyecekleriniz de, o gece yayınlanan görüntülerin; yeni keşfedilen ana kaseti ve daha önce yayınlanmamış kamera arkası görüntüleridir...
Bu, yani 'Late Night with the Devil'; bir ulusu şok eden canlı TV olayıdır..."
***
Ve derken bizlerde...
Söz konusu edilen o...
31 Ekim 1977 tarihindeki, Cadılar Bayramı'na özel; canlı olarak yayınlanan "Jack Delroy ile Gece Baykuşları" şovunda buluruz kendimizi...
***
Gecenin konukları da...
Jack'in şovdaki yardımcısı Gus McConnell'ın (Rhys Auteri) sunumuyla...
Ölüler ile iletişim kurabilen medyum Christou (Fayssal Bazzi), Uluslararası Paranormal Bilimsel Araştırmalar Federasyonu'na verdiği maddi destek ve grup hipnozundaki becerisiyle tanınan Sihirbaz Carmichael Haig (Ian Bliss), parapsikolog yazar June Ross-Mitchell (Laura Gordon) ile June'un son kitabı "Şeytan ile Söyleşi"ye konu olan 13 yaşındaki Lilly D'Abo (Ingrid Torelli) ve büyüleyen sesiyle caz müzisyeni Cleo James'tir (Nicole Chapman)...
Dakika 13...
"Spoiler" vermek suretiyle, filmi henüz izlememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemememiz nedeniyle...
Anlatımımızı burada noktalıyoruz...
***
Los Angeles Sinema Okulu'nun belirlediği temel prensipler çerçevesinde...
Korku kategorisinin, "Demonic Possession/Şeytani Sahiplenme" ve "Paranormal" alt türlerine giren...
Ve bu bağlamda da...
Gerek oyuncu performansları ve gerekse de prodüksiyon tasarımı olarak göz dolduran filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; görsel medyanın gücüne yönelik eleştirinin, beklenmedik derecedeki sürpriz olay ve görüntüler ile de taçlandırıldığı...
80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,