Başıboş eleştirileri

Jordan Peele ile Michael Haneke'den beklenebilecek kadar "sert" ve ziyadesiyle de "özgün nitelikteki" senaryosunu da yazan ve ilk uzun metrajlı "debut" sinema filmini de çekmekte olan Nathaniel Martello-White'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "The Strays"; gizemini sonuna kadar koruyan, gerilim dozu bir hayli yüksek bir psikolojik drama olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan ve o koşullarda dahi sinemaya sağlam bir başlangıç yapmayı becerebilen Martello-White'ın; bir sonraki projesini merakla beklememize de yol açan bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Telefonda konuştuğu Rain'e (seslendiren Aliyah Odoffin), "Bıktım artık abla... Burada bunalıyorum..." şeklinde dert yandığında Cheryl Blake (Ashley Madekwe); "Neyin var? Sakin ol..." dese de ablası kendisine, "Olamam! Hayır, bana değersizmişim gibi bakıyorlar... Namussuzun tekiymişim gibi ayağa dikip bekletiyorlar... Ayakkabılarının altındaki bokmuşum gibi..." diye ağlamaklı bir sesle feryadına devam ettiğinde Cheryl...

"Kim bekletiyor? Mantıklı şeyler söylemiyorsun... Yine mi dibe vurdun? diye soran ablasına, kira yardımı için başvurduğu ilgili Londra İlçe Meclisi'nce geri çevrildiğini söylemektedir aynı Cheryl...

Halbuki bir işi mevcut olup, geride kalan 2003 yılında üst üste üç kez Departman Asistanı ödülünü de kazanmış olan Cheryl; diğer giderlerinin yanı sıra kirasını da ödeyebilecek durumdadır...

Ama elindekilerle yetinmek istemeyen ve televizyon dizilerindeki, lüks ile şatafat içinde yaşayan kadınların hayatlarına imrenen Afrika asıllı İngiliz Cheryl; çok daha fazlasını arzulamaktadır...

***

Ablasıyla yaptığı bu telefon görüşmesi sonrasında Cheryl, evdeki eşyalarını bir çantaya doldurup; ısrarla kendisini arayan kocası Michael'ın telefonlarına yanıt vermek yerine, buzdolabının üzerine iliştirdiği "Sadece kuaföre gidiyorum" yazılı bir mesajla evini ve o an için kimliklerini bilmediğimiz aile fertlerini terk eder...

***

- Yıllar Sonra (2022) -

Mutlu ve mesut bir biçimde makyajını yapıp, bir beyaz olan kocası Ian Williams (Justin Salinger) ile lise öğrencisi melez çocukları Sebastian ( Samuel Small) ve Mary (Maria Almeida) ile birlikte yaşadığı evden dışarıya adımını atan Neve Williams (Ashley Madekwe); Cuma günü evde düzenleyeceği yardım galasına 550 Pound bağışlamayı taahhüt eden karşı komşusu Elle'i (Vanessa Bailey) davet eder etmez, son model Range Rover'ına atlayarak uzaklaşır...

İnsani niteliklerini, çevresine kanıtlamasına vesile olacak olan bu gala sayesinde Neve; bir yandan bağış için para toplarken, diğer yandan da yenilediği mutfağını da teşhir ederek, konuklarına havasını da basabilecektir...

***

O gün için ilk işi de Neve'nin...

El yapımı dondurmalar satılan Betty'nin (Joanna Brookes) dükkanına uğrayarak, Betty'e yardımcı olan kızı Mary'i ziyaret etmek olur...

Sıradaki ise...

Üst orta gelir seviyesindeki insanların yaşamakta olduğu Castle Combe köyünde, yerleştiği ilk günden itibaren kendisine her konuda yardımcı olan Amanda (Lucy Liemann) ile beraber yemeğini yiyip çayını yudumlarken; Amanda'nın ağzından, artık kendilerinden biri olduğunu duymasıdır...

Ancak Neve'nin o an için fark edemediği asıl önemli şey; aynen kendisi gibi Afrika kökenli, "Marvin / Carl" (Jorden Myrie) adındaki bir İngiliz gencinin gizlice kendisini izliyor olmasıdır...

Ki işlerini tamamlayıp evine geri dönerken, yolda yürümekte olan bu Marvin'i iç dikiz aynasında fark eder etmez telaşa kapılan Neve, aracının kontrolünü kaybederek; akşama yemekte kocasına anlatırken, alaycı bir tavırla küçümsediği Sonia'nın (Rosie Akerman) otomobiline çarpacaktır...

***

Istakoz yenilip şarap içilen aynı yemekte...

Varlıklı bir sigortacı olan Ian, Sonia'nın otomobilindeki hasarın onarılması hususundaki işlemleri kolaylıkla halledebileceğini belirtirken; "Abigail / Dione" (Bukky Bakray) adındaki Afrika asıllı bir genç İngiliz'i işe başlattıklarını vurgulamayı da unutmayacaktır...

Derken...

On beş yaşındayken Fulham'da, bir süre ek iş yaptığını söyleyen Neve'nin; Ian'ın saç tıraşını da, büyük bir maharetle gerçekleştirmekte olduğuna da tanık oluruz...

***

Neyse...

Kıvırcık saçlarını görünmez kılmak suretiyle Cheryl geçmişinden kaçmak amacıyla düz siyah perukalar takan ve o yüzden de sürekli olarak kafasını kaşıyan Neve, ertesi sabah çocuklarıyla beraber okula giderken; Range Rover'ının dış dikiz aynasına, siyahi olduğunu ima eden iki çöpten adam çizilmiş olduğunun ayırdına varır...

Ama ne yazık ki bunları, muzip oğlu Sebastian çizmemiştir...

***

İngiltere'nin en iyilerinden olan Castle Combe Özel Okulu'na vardıklarında, referans araştırması yapılmaksızın işe alınmış olan Neve'nin; hem müdür yardımcısı hem de başarılı bir teoloji öğretmeni olduğunu öğreniriz...

Görevi gereği, koridorla da dolanmakta olan öğrencileri derslerine yollayan Neve; oğlu Sebastian'ın, birkaç gün önce okul da hademelik yapmaya başlayan Marvin ile konuşmasına fazlasıyla sinirlenerek içerleyecektir...

***

Bir yandan kaşınmalar diğer yandan da artık gerçeği ile hayalisini birbirinden ayıramadığı; geçmişiyle yüzleşmesine neden olan, öcü görmüşçesine irkildiği "Marvin / Carl" ve "Abigail / Dione" benzeri insanlar Neve'nin kabusu halini almıştır...

Bunun en son örneği, akşam yemeği için kendilerine gelen Amanda ve kocası Barry (Tom Andrews) ile sohbet edilirken meydana gelir...

Yani Neve daha da doğrusu Castle Combe'da kendine yeni bir hayat kurmuş olan Cherly açısından, bir şeyler ters gitmeye başlamıştır...

Peki yalnız onun için mi?

Dakika 22...

Cherly'in on sekiz yıl önceki bencillik içeren eyleminin mağdurlarından ikisinin, intikamlarını alma planlarını devreye sokacakları filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Neve'nin Cherly geçmişinden haberdar olmayan masumların da dehşeti iliklerine kadar hissedecekleri, 78 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

Keyifli seyirler,

berbat ötesi zaman kaybı. saçma bir gerginlik var filmde senaryoyu anlamaya çalışmanız bile imkansız ki filmler konusunda midesiz birisi olarak söylüyorum midemi bulandırdı...