Senaryosunu da kaleme almasının yanı sıra ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini de çeken, İran doğumlu Avustralyalı sinemacı Noora Niasari'nin yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Shayda"; İran'da kadın olmanın ve erkek egemen bir kültürle yetişmiş İranlı bir erkek ile evlenmenin ne demek olduğunun gayet güzel anlatıldığı, bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 19 Ocak 2023 tarihindeki dünya prömiyeri, "İzleyici Ödülü"nü kazandığı Sundance Film Festivali'nde yapılan; "En İyi Uluslararası Film" kategorisindeki Academy Ödülü için de Avustralya adına yarışan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
- 1995 Avustralya -
Shayda (Zar Amir Ebrahimi) ve 6 yaşındaki kızı Mona (Selina Zahednia), sosyal hizmetler görevlisi Joyce'un (Leah Purcell) eşliğinde havalimanında...
Bir prova yapmak suretiyle...
Mona'yı babası Hossein'in (Osamah Sami)...
Söz konusu havalimanına...
İran'a kaçırmak amacıyla getirmesi halinde...
Yapması gerekenler...
***
Özellikle de...
Hemen mavi üniformalı görevlilere koşup...
Tam adını söylemesi hususu ezberletilmektedir...
***
Ki...
Böyle olması halinde Mona'nın adını listede bulan görevliler hemen...
Sosyal hizmetleri arayıp...
Gerekli bildirimde bulunacaklardır...
***
Zira...
Geçen gün babası Mona'ya telefonda...
Büyük bir uçağa binmek suretiyle...
Yıldızları yakından görmek isteyip istemediğini...
Ve...
İran'daki babaannesini özleyip özlemediğini sormuştur...
***
Derken...
Shayda ile Mona'yı...
Diğer pek çok kadın ve kızları ile beraber...
Yöneticiliğini Joyce'un yaptığı...
Gizli tutulan bir kadın sığınma evinde yaşarlarken görürüz...
***
Ancak...
Yeri gelmişken İngilizce bilmeyen Mona'nın...
Kalmakta oldukları...
Sevmediği kadın sığınma evi yerine...
Kendi evlerine dönmek istediğini...
Ve bunu sıklıkla annesine söylediğini de belirtmiş olalım...
***
Ki böylelikle de...
Shayda'nın içinde bulunduğu...
Karabasanı andıran ruh hali...
Daha da iyi anlaşılmış olsun...
***
Neyse...
Akşam yalnız kalıp da...
Fotoğraf albümüne baktığın da Shayda'nın...
1984'de liseyi bitirdiğini...
Ertesi yılda evlendiğini...
***
1991'de de...
Kocası Hossein ve kucaklarındaki minik Mona ile beraber üniversitede okumak gayesiyle...
İran devletinin bursuyla Avustralya'ya geldiklerini...
1992'de de Brisbane şehrine yerleştiklerini öğrenirken...
***
Çok geçmez kocası tarafından bursu iptal ettirilen Shayda'nın...
Mona'nın velayet duruşmasında kullanacağı...
"İran'a son gidişimizde annem bana...
'Bu senin kaderin, değiştiremezsin...' dedi...
13 Ocak 1995, Brisbana'de...
Dönüşümüzden iki gün sonraydı, gece geç saatti...
Duştan çıkmıştım...
Kocam beni sert bir şekilde duvara doğru itti...
İterken de...
'Seni bir daha hamile bırakacağım ki, benden ayrılamayasın...' dedi...
Çığlık attım... Kafamı vurdu ve beni zorla yatağa yatırdı... Elleriyle ağzımı kapattı, zar zor nefes alıyordum ve zorla tecavüz ederek sahip oldu...
Ağlıyordum ve yapmamasını söylüyordum ama beni dinlemedi...
Sonunda beni bıraktığında evden kaçtım ve polisi aradım...
Gelen polis memuru da bana...
Şikayetimin mahkemede sonuca bağlanmasının, en az altı ay süreceğini ve eğer kocamı hapse atarlarsa kendi kendime bakamayacağımı söyledi..."
Biçimindeki ifadesine de vakıf oluruz...
***
Ki...
Bu olay yaşanırken...
Mona'da odasında saklanmaktaymış...
Ve eve polis geldiğinde de...
Halen uyanıkmış...
***
Bu arada...
Velayet davasının görüleceği mahkemenin yargıcı Hossein'e...
İki ay sonraki velayet duruşmasına kadar...
Kızı Mona için geçici görüşme izni vermiştir...
***
Yani babası Mona'yı artık...
Cumartesi günleri yarım gün boyunca...
Yanlarında hiç kimse bulunmadan görebilecektir...
***
Ve...
Kaldıkları yeri öğrenemesin diye de Mona'yı...
Mezun olur olmaz İran'a dönmeyi kafasına koymuş olan babasına bizzat...
İran'a dönmesi halinde...
Hossein'den boşanamamasına ilaveten...
Kızının da elinden alınacağını...
Bal gibi de bilen Shayda götürüp getirecektir...
Dakika 40...
***
Shayda ile Hossein arasındaki ilişkinin damgasını vuracağı, filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; özgürlüğünün peşindeki Shayda karakterinde, henüz 22 yaşındayken dünyadan kopartılan Mahsa Amini'nin ruhunun izlerini görecekleri, 77 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,