Al pacino sen bir harikasın oyunculuk müthiş . Filmde verilen mesaj anlamlı ve çok güzel. Kesin izlenmeli tek kelime ile. İlk başta sıkılabilirmış gibi Bi hava oluyor insanda ama az ilerleyince film müthiş sarıyor. Hatta şimdiye kadar niye izlememişim dedirten film. 10 numara 5 yıldız
Film izlerken hayatımda bir kere olsun böyle deneyimler yaşamalıyım dedim kendi kendime . Oyuncu kadrosu çok iyi anlatılan hikayeler müthiş izleyeceklere keyifli seyirler
Al Pacinonun müthiş oyunculuğu (gerçekten adamın her hareketine dikkat kesiliyorsunuz) ve iki hikayenin bu kadar anlamlı birleşmesi çok keyifliydi. Charlie'nin duygusu da çok geçiyor özellikle o silah bıraktırma anı her sahnesi ayrı dikkat ve özenle izlenebilecek bir film. Yıllar sonra bir kez daha izleyebileceğiniz kıymetli eser. Herkese tavsiye ederim. Keyifli izlemeler. Onluk bir film fakat Esaretin Bedeli veya Babam ve Oğlum gibi benim için başyapıt niteliği taşıyan bu filmlerden ayırmam gerek elbette.
Kör bir yarbayın psikolojik dramından başka bişey yok oynayan Al pacıno olmasaydı kimse bu filme 10 üzerinden 3 bile vermezdi. Çünkü konu yok senaryo yok bir sürü boş diyalog. Final güzeldi seyirlik zevki fena değildi süresi gereksiz uzun. Sevemedim
Eşsiz ve benzerersiz bir filim benim için mükeme di izlerken zefk aldım bir çok şey anlatıyor izlemeyenler içinde kendinizden bir parça bulabilirsiniz alsığı ödülleei sonuna kadar hak ediyor gerçekten çok güzel
scent of a woman filminde Hayatta umduğunu bulamayan Frank, Charlie ve Donna"nın salondaki tanışma, tango sahnelerinden sonra gözlerindeki beliren umut Michael"in kızı elinden tutup sürüklenircesine salondan çıkarmasıyla son bulmuştur. Frank"ın kıza söylediği " Kimileri bir ana ömür sığdırır "sözlü aslında o küçük sahnenin özetiydi. Donna , Frank ve Charlie"nin yanında kendisini mutlu hissetmiştir. Ayrılırken arkasına bakakalan gözleri bunun ıspatıdır. Frank ve Charlie içinde kızın gitmesiyle birlikte tuttukları yas gözlerinden okunur
Al Pacino'nun devleştiği ve bu rolle Oscar'ı aldığı muhteşem film. Her şeyden önce filmi izlemeli miyim değil kesinlikle izlemelisiniz. Bazen roller basit gelebilir diyaloglar sıradan olabilir işte bunları zenginleştiren Pacino() gibi oyuncular. Filme tek eleştirim müzikler daha çarpıcı seçilebilirdi olacak. Keyifli seyirler.
Senaryosu, daha önce "Profumo di donna"nın (1974) senaryosuna da esin kaynağı olmuş olan Giovanni Arpino'nun "Il buio e il miele" (1969) isimli romanından uyarlanarak Bo Goldman tarafından yazılan "Scent of a Woman", yönetmen koltuğunda Martin Brest'in oturduğu bir drama...
Dörder kategoride Golden Globe ve Academy ödülü adaylığı bulunmasına karşın 3 Golden Globe ve 1 Academy ödülü ile yetinmek zorunda kalan filmin hikayesi, 1879 ve 1871'de mezunları bulunan köklü bir geleneğin temsilcisi Baird Okulunun son sınıf öğrencilerinden 17 yaşındaki Charlie Simms'in (Chris O'Donnell) okulun "İş Olanakları" panosunda geçici bir iş arayışına tanık olduğumuz sahne ile başlar...
Çünkü burs ile okuyan Charlie, ancak zar zor geçinebilmektedir...
Bu arada müdürleri Bay Trask (James Rebhorn), hafta sonuna denk gelen Şükran Gününü (Thanksgiving) kayakta geçirecek varlıklı ailelerin çocukları Harry Havemeyer (Nicholas Sadler) ve George Willis Jr. (Philip Seymour Hoffman) ile Trent Potter (Todd Louiso) ve Jimmy Jameson (Matt Smith) gibi öğrencilerin bakışları arasında Mütevelli Heyetinden kaptığı gıcır gıcır bir Jaguar otomobil ile okula giriş yapar...
Elbette Charlie, o günlerde kayağa değil biraz para kazanmak için hafta sonunda kendisine refakat edeceği görme engelli emekli asker Yarbay Frank Slade'iye (Al Pacino) gidecektir...
İlk anda anlaşamazlar ve Yarbay Charlie'yi tersleyerek kovar...
Ama Donny Rossi (Michael Santoro) ile evli olan Charlie'nin iki küçük çocuklu (Erika Feldman - Julian ve Max Stein) yeğeni Karen (Sally Murphy) ısrar edince okulun kütüphanesinde de çalışan Charlie, 300 dolar kazanacağı bu işi yapmayı da kabul etmek zorunda kalır...
Yalnız bütün bunlar yaşanırken, okulda başını Harry, Trent ve Jimmy'nin çektiği bir ekip, müdür Bay Trask'a oldukça sulu bir şaka hazırlamaktadır...
Ki, ardından olayın görgü tanıkları oldukları düşünülen Charlie ile George, müdür tarafından sorguya çekilmişler ancak bir sonuç elde edilememiştir...
Üstelik de okul müdürünün Charlie'nin gözünü, kendisince önerildiğini ifade ettiği Harvard bursunu iptal edeceğini ima ederek korkutmasına rağmen...
Bu durumda müdürün elinde geriye, Pazartesi günü disiplin kurulunu toplayarak bütün öğretmen ve öğrencilerin gözleri önünde aynı ikiliyi bir kez saha sorgulamak kalmıştır...
Eğer bundan da bir sonuç çıkmazsa Charlie ile George okuldan atılacaklardır...
Neyse...
Şimdilik bu konuyu bu haliyle burada bırakıp yeniden Yarbay mevzusuna dönelim...
Zaten Pazartesi'ye de Charlie'nin Yarbayın evinde geçireceği ve düşünmeye zaman bulacağı iki günü daha vardır...
Vardır var olmasına da Yarbay'da ona bir başka sürpriz hazırlamıştır...
Nedir mi o?
Birlikte New York'a uçacaklardır...
Varacakları yer de Waldorf - Astoria'daki konforlu bir otel odasıdır...
Yemeğe gidecekleri ise bir hamburgerin dahi 24 dolar olduğu Oak Room'dur...
Unutmadan Yarbayın, sürekli sıkıntılı bir biçimde Boston'a geri dönmek isteyen Charlie'nin başındaki belayı öğrenmiş olduğunu da belirtmiş olalım...
Ertesi sabah uyandıklarında terzi Sofia (Anh Duong), Yarbaya kıyafet provası yapmakta olup aynısını Charlie içinde yapacaktır...
Zira beraberce New York'a akacaklardır...
Dakika 52...
Geride, özellikle de Yarbayın başta Charlie olmak üzere diğer tüm oyuncular ile arasındaki diyalogların biraz fazlaca uzun tutulduğunu söyleyebileceğimiz, Yarbayın Charlie'ye yaşatacağı "şoklar" ile dolu bir 104 dakika daha mevcut...
Tek tesellimiz Al Pacino'nun, kendine "En İyi Erkek Oyuncu" kategorisindeki Academy ve Golden Globe ödüllerini kazandırdığı muhteşem performansı...
Eğer bugüne kadar fırsat bulamadıysanız, sırf bunun için dahi hiç sıkılmadan izleyebilirsiniz...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.