Hesabım
    Kül
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Kül

    Yana yana kül olsam…

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    Bol ödüllü ve övgülü ilk filmi Zerre (2012) ve yerli sinemada türünün az rastlanır bir örneği olan distopik despotizm filmi Gölgeler İçinde (2019)’den sonra 3. uzun metraj filmi Kül (2024) ile, biraz da şaşırtıcı bir tercih yaparak seyirci karşısına çıkıyor yönetmen Erdem Tepegöz. Bir Netflix projesi olarak Kerem Çatay yapımcılığında hayata geçirilen Kül, nev-i şahsına münhasır tarzı ile tanıdığımız Erdem Tepegöz’ün önceki filmlerinden biraz farklı bir noktada duruyor. Orijinal senaryosu, 2022’de festivalleri gezmiş olan L.C.V filminin senaryosuna da imza atmış olan Erdi Işık’ın kaleminden çıkan Kül, ünlü ve popüler isimlerin bir araya getirildiği, biraz gizem, biraz romantizm sosu katılmış, sanki bir “can sıkıntısından bocalama” filmi.

    Gökçe (Funda Eryiğit) oldukça zengin, evli, çocuklu ve toplumda üst düzey bir statüye mensup bir kadındır. Eşi Kenan (Mehmet Günsür), büyük ve önemli bir yayınevinin başındaki isimdir; işi kitaplar gibi görünse de Kenan aslında tam bir iş adamıdır. İkili, dışarıdan mükemmel çift imajı çizseler de hem kendi içlerinde hem de evliliklerinde derin sorunlar vardır.

    Film aslında henüz daha ilk parti sahnesinin devamı niteliğinde gelen, Gökçe’nin bir kenara atılmış “Kül” romanının taslağını bulması ile bazı bariz ipuçlarını önümüze seriyor. Gökçe’nin kaçmaya çalıştığı bu partide anlıyoruz ki, yapay, kurgu hayatların içindeyiz. Üstelik romanlara, hikayelere, bir ihtimal basılacak kitap projelerine “kurgu” derken, film kahramanlarımız kendi hayatlarının birer kurgusal akıştan ibaret olmasının ironisini yaşıyorlar. Tüm bunların bilinçsizce ama bir şekilde farkında olan Gökçe, şans eseri bulduğu Kül romanını okurken, belki de bu yüzden ‘fiction’ın gerçekliğine kendisini bu kadar fütursuzca kaptırıyor.

    Ambalajı sağlam kocası Kenan ile sevişmeleri bile tekdüze ve yapmacıkken, Balat’ta geçen bir romanın baş kahramanının izinde gerçek sokakları, birilerinin anılarını ve zihninin dehlizlerini arşınlamaya başlıyor. Ve romandaki gerçekliğin peşine düşmüşken, yolu yine Balat’ın eski semt sokaklarından birindeki bir marangozhane ile kesişiyor; ve öykünün dramatik çatışmasının kurulduğu nokta da burada başlıyor. Aslında zinhar uzak durması gereken marangoz Metin’in (Alperen Duymaz) çekimine kendisini kaptırıyor Gökçe! Sonrasında gelsin hayata dair sorgulamalar, gitsin hakikatin izini sürdüğünü sanmalar, Kenan’a verdiği birtakım ipuçları, dedektifliğin cazibesi ve daha fazlası…

    Netflix

    “Baş karakter bir gün bir kitap bulur ve okumaya başladıkça dünyası alt üst olur” teması ile dikkatli seyircilere yer yer Joel Schumacher’in “23 Numara” adlı filmini anımsatacak olan Kül, yukarıda belli başlı noktalarına değindiğimiz ana öyküyü bir üst çerçeve ile çevreliyor. Fakat daha fazla spoiler/sürprizbozana girmeden, filmin diğer detaylara değinelim.

    Oyunculuklarda, filmin büyük yüzdesinde seyrettiğimiz Funda Eryiğit süs bebeği misali, kocasının vitrini olmaktan sıkılmış Gökçe’ye yeni heyecanlar yaşatmaktan çekinmeyen tavrıyla, tarzından taviz vermemesi ve bildiğini okuması gibi detaylarla aslında yarı-feminist bir duruşa sahip bile diyebiliriz. Ama bazı noktalarda oyunculuklar öylesine inandırıcılıktan uzak resmediliyor ki filmin bir nebze aşk büyüsüne kapılmışken, Mehmet Günsur’un buz gibi Kenan portresi ortadan ikiye yarıp geçiyor adeta bu sahneleri. Senaryonun “yasak meyvesi” konumundaki M. karakterine hayat veren Alperen Duymaz belki de bu işin en gerçekçi karakteri, ama o da bir yere kadar kurtarmaya yetiyor bu hikayeyi.

    Öte yandan, bir önceki filmi Gölgeler İçinde (2019) ile yarattığı atmosfer ve görüntü yönetimi işleyişini öve öve bitiremediğimiz yönetmen Tepegöz, bu filmde de yine ödüllü isim Hayk Kirakosyan’a emanet ediyor bu koltuğu. Bir dijital platform işi için fazla iyi bir isim açıkçası; yine de en azından sürprizli final sahnesini seyredilir kılmayı başarıyor. Bir detay daha ekleyelim, uçuşan kül sahneleri yer yer sizi alıp Zerre’nin saçılmış zerrelerine götürebilir…

    Uzun lafın kısası Kül, hafta sonu keyifli seyirliğini Netflix’te arayanlar için tatmin edici, yönetmenin tarzını bilenler ve beklenti çıtasını yüksekte tutanlar açısından bir nebze hayal kırıklığı yaratabilecek bir film. Son söz pek tabii seyircinin…

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top