Buğday Tanesi eleştirileri

Senaryosunu, AKP İstanbul Milletvekili Serkan Bayram'ın gerçek yaşam öyküsünden, bizzat kendisiyle birlikte uyarlayarak Volkan Kapkın'ın kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da...

Zat-ı muhteremlerini...

Tarihi gerçekleri çarpıtarak kitleleri yanıltmayı ziyadesiyle becerebilen, "Payitaht Abdülhamit" (2019 -2021) gibi son derece pespaye bir TV dizisinden de tanıdığımız Doğan Ümit Karaca'nın, ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çekmek amacıyla oturmakta olduğu "Buğday Tanesi"; biyografik bir drama olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz, yapımcılığını da Serkan Bayram'ın üstlenmiş olduğu; oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği, her halinden belli olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

- 1997 Yılı, Hakimler ve Savcılar Mülakatı -

Mülakat için odaya çağrılan isim, İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu genç avukat Serkan Bayram'dır (Devrim Kabacaoğlu)...

Ancak...

Her iki elinin de, parmaklarının yok olacak bir biçimde yanarak tahrip olmuş olduğunu gören kurul üyeleri kendisini; şahsına tek bir soru dahi yöneltmeye gerek duymaksızın, anında eleyiverirler...

***

Zira...

Bedensel engelli birisinin...

Hakim, savcı, kaymakam, vali veya büyükelçi pozisyonlarında; devleti temsil etmesi, mevcut yasal mevzuata göre çok da uygun görülmemektedir...

***

- 1975 Erzincan, Refahiye -

Aralarında, annesi Emine (Sinem Reyhan Kıroğlu) ile babası Mustafa'nın da (Yusuf Aytekin) bulunduğu tarım işçilerinin; tarladaki anızı yaktıkları bir esnada...

Alevlerin, kendisinin yatırılmış olduğu çadırdaki beşiğe sıçraması sonucunda; henüz bebek yaştaki Serkan'ın (Çınar Doğan), elleri yanar...

***

- 2021 TBMM Genel Kurul Salonu -

İstanbul Milletvekili Serkan Bayram (Kutsi); sayılarının on milyonu bulduğunu söylediği engelliler adına konuşmak üzere meclis kürsüsüne çıkarak, oldukça etkileyici bir konuşma yapar...

***

Milletvekili Bayram konuşma sırasında cep telefonun numarasını da verince ve bu durum, sosyal medyada da yayılınca...

Asistanı Nuray'ın (Sabra Yıldırım), yetişerek not almakta zorlanacağı sayıda geri dönüşler gerçekleşir...

***

- 1975 Erzincan, Refahiye -

1. Gün:

Ellerindeki kas ve sinirlerin çoğunu kaybetmiş olması sebebiyle yoğun bakıma alınmış olan, Dr. Fahrettin'in (Erkan Bektaş) kontrolündeki Serkan bebeğin; hayati tehlikesi halen devam etmektedir...

***

2. Gün:

Hayati tehlikesi sürmekte olan Serkan bebek, henüz yoğun bakımdan çıkartılamamıştır...

***

7. Gün:

Durumda, yine değişen bir şey yoktur...

***


- 2021 İstanbul -

Geçirdiği bir trafik kazası sonrasında, omuriliği kopmuş olduğu için bir daha asla yürüyemeyecek olan 16 yaşındaki Sarp'ın (Taha Yusuf Tan) annesi Sena Dikmen (Yeliz Akkaya); milletvekili Serkan Bayram'ı cep telefonuyla arayarak, oğlunun durumu hakkında bilgi vererek yardımını ister...


***

Derken yeniden 1975 yılında...

Fakat bu kez...

10. Gündeyiz...

***

Değişen tek şey...

Sağlık ekibinden haber beklemekte...

Ve...

İçin için üzülmekten, kahrolmakta olan annesi Emine ile babası Mustafa'ya...

Serkan bebeğin, büyükbabası Ziya (Halil İbrahim Kalaycıoğlu) ve amcası İhsan (Teoman Gelmez) ile yengesinin de (Canan Yalçın) eklenmiş olmasıdır...

***


Tekraren...

2021 İstanbul...

Milletvekili Serkan Bayram; annesi Sena'nın ricası üzerine, odasından dışarıya adımını atmayan Sarp'ın ziyaretine gelmiştir...

Ama gel ve gör ki Sarp, bırak dinlemeyi; Serkan Bayram'ın yüzüne dahi bakmaz...


***

Bir ara hikayenin...

Refahiye Devlet Hastanesi'ndeki kısmına...

Mustafa Bayram'ın, dilenci Baran'a (Erdal Ayna) sadaka verip...

Bir sonraki gün de, aynı dilenciye yemek ısmarlayarak karnını doyurduğu sahne eklense de...

Serkan bebeği kurtararak hayata bağışlayacak olan, tıp biliminin geldiği noktadan başkası değildir...

***

Neyse...

21. Günde de...

Her şey aynı kalsa da, Başhemşire Fatma (Zerrin Şebnem Nuray)...

Emine'nin oğlunu, uzaktan da olsa görmesine izin verir...

Dakika 40...

Başta bebek Serkan olmak üzere Serkan Bayram'ın, tüm yaşamı boyunca sergilediği örnek yaşam mücadelesinin damgasını vuracağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı...

Hayat da başa gelenlerin tamamını, "kadere/fıtrata" bağlayarak açıklayan tarzdaki dinsellik sosunun bu kadar abartılı olarak kullanılmaması halinde; uluslararası eleştirmenler mecrasında da...

Daha çok övgü dolu yorum almış olabileceğini tahmin ettiğimiz...

***

Ve...

Ayşe karakterini canlandıran Deniz Arna'nın performansına bayılırken...

Mevzu, doğuştan yahut da sonradan olma engelli insanlara yönelik olarak; diğer insanlarca konulan yaşamsal engeller hususuna gelince...

En azından, bilerek ve isteyerek...

"Hak etmediği tarzda, abartılı bir puan da verdiğimiz kendi yorumumuzla; bir destek de bizden gelsin..." diyerek "pozitif ayrımcılık" yaptığımız, 80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,

Niyet ve tema güzel olsa da senaryoda birçok eksiklik göze çarpıyor. Daha ince düşünülse güzel bir film ortaya çıkabilirdi.

Herkezin gidebilecegi duygusal bir film başarıyı sen istersen yapalirsin engelleri ortadan istersen sen kaldırabilirsin

Her yaştan insanın izleyebileceği harika çalışma. Kutsi ve diğer oyunculara sonsuz teşekkürler. İki kez izlediğimiz halde izlemelere doyamadık.

Konusu cok güzel ancak film acele cevrilmis gibi. Senaryo biraz daha ince düşünülerek hazırlansaydı film daha cekici olabilirdi. Ayrıca işitme engellileri de düşünerek bir türkçe altyazı ilave edilseydi veya isaret dili dublaji yapılmış olsaydı amacina daha cok hitap ederdi.

Film 30 tl diye girdik. Bence çok bile bu fiyat. Kutsinin el makyajını anaokulu öğrencileri yapmış heralde berbattı. Yarısında çıktık zaten.

Filmde siyaset olmamalı. AKP'ye gönül verenler severek izleyebilir. El makyajı kötü. Duygusal olmaya çalışılmış ama olmamış.

filme siyaset karistirmislar bide utanmadan ogrencilere izlettiriyirlar secim kampanyası gibi olmuş

Yaa bir film yapmışsınız . Yaptıktan sonra oturup bir izleyin biz nasıl film yatık diye . Akp gönül verenler bile yarısında uyumustur. Ben bile fazla dayanamadım .

Deniz Arna (Ayşe) seni muhteşem oyunculuğundan dolayı ayakta alkışlıyorum.👏👏👏
Uzun yıllar sonra bi Türk filmi beni bu denli duygulandırdı.

Akparti karşıtı biri olarak yazıyorum ne kadar fena yaa sırf böyle bir mücadeleyi anlattığı için bile filmi duyurmamiz, engelli kardeşlerimizin sesi olmamız gerekiyorken herkes düşük puan vermiş🤦🏼‍♀️