Senaryosunu da, Şükrü Üçpınar ve Alptekin Öztürk ile birlikte kaleme alan Orçun Benli'nin yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Benim Babam Bir Kahraman"; nitelikli oyuncu performansları sayesinde kendini, karşısındakine yormadan izlettiren bir "dramedy (drama comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan...
Bu Prime Video platformu filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Sarıyer Belediyesi'nde çöpçü olarak çalışan Altan (Ufuk Bayraktar)...
İstanbul'un zengin semtlerine komşu bir gecekondu mahallesinde...
Çizgi roman meraklısı ilkokul 3. sınıf öğrencisi oğlu Can (Mehmet Emin Güney) ile beraber...
Kıt kanaat geçinerek yaşamakta olup...
***
Kendisinin evde bulunmadığı saatlerde Can ile bu kez...
Annesinin (Tuğçe Tanış) hayatta olmaması sebebiyle...
Komşuları Hacer abla (Hülya Şen) ilgilenmektedir...
***
Hazır yeri gelmişken...
Hemencecik belirtmiş...
Ve böylelikle yakın çevresindeki herkesi de tanımış olalım ki...
Altan ile aynı ekipteki mesai arkadaşları da...
Çöp kamyonunu kullanan Kemal (Selim Erdoğan) ve kendisi gibi çöpleri toplayıp araca yükleyen Rıza (Mahir İpek) ile en gençleri olan Ferit'tir (İdris Nebi Taşkan)...
***
Bu arada...
Altan okuldaki veli toplantısına gittiğinde...
Sınıf öğretmeninden (Can Yılmaz)...
Matematik yazılısında...
Soruları yanıtladığı sınav kağıdına...
Çizgi roman kahramanlarının resimlerini de çizmesi nedeniyle...
Can'ın sınıfta kaldığını öğrenecek...
Ama kesinlikle bunu kendine dert etmediği gibi...
Oğluna da o şekilde yansıtmayacak...
***
Hatta onu da yanına alıp...
Doğrudan...
Kendisinin kaleci...
Can'ın da kısa bir süre sonra şişip oyunu terk edecek olan Rıza'nın yerine girip oynayacağı...
Halı saha maçına götürecek...
***
Ancak...
Sadece bir kaç pas atıp hafifçe koşan Can'da...
Ne yazık ki...
Bitkin bir vaziyet de kendinden geçip...
Sahanın zeminine öylesine yığılıp kalacak...
***
Ardından da...
İlk tetkikleri yapan doktorun (Metin Coşkun) Altan'a...
Oğlundaki ileri evre kalp yetmezliğini bildireceği...
Hastaneye kaldırılırken...
***
Tedaviye ilaç ile başlanılsa da...
Yeni kalbin naklinin şart olduğu ortaya çıkacak...
***
Ve...
Doktorun ifadesiyle...
Uygun bir donör bulununcaya kadar...
Altan'ın yapabileceği tek şey de...
Can'ın moralini olabildiğince yüksek tutmak olacaktır...
***
Elbette kendisine...
"En kötü ihtimale de hazırlıklı olarak beklemek suretiyle" denildiği anda da...
Dostları ile Ferit'in konfeksiyoncu sevgilisi Serap'ı da (Aslıhan Kapanşahin) kurgulayacağı oyuna dahil eden Altan...
Ameliyat gününe kadar mutlu ve mesut etmeye çalışacağı oğlu için kolları sıvamak da gecikmeyecektir...
Dakika 26...
***
Beklenmedik derecedeki ters köşe finaline karşın...
Çocuklarıyla beraber izleyecek film arayan ebeveynlere önerebileceğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; jenerikteki "Kimdir O" şarkısı ile Barış Akarsu'nun da anıldığı, 70 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,