En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.054 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
2 Eylül 2024 tarihinde eklendi
Kısık ateş tarzda ağır ağır fokurdayan senaryosunu da kaleme alan Viggo Mortensen'in, Kuzey Avrupalı aksanıyla İngilizce konuşan Holger Olsen karakterini canlandırmasının yanı sıra yönetmen koltuğunda da oturmakta olduğu "The Dead Don't Hurt"; Amerikan iç savaşı döneminden esintiler de taşıyan...
Ama asla bilindik klişelere yaslanmayan, intikam konulu romantik bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 8 Eylül 2023 tarihindeki dünya prömiyeri Toronto Uluslararası Film Festivali'nde yapılan ve kronolojik olmayan işleniş şekli sebebiyle de; herkese hitap etmeyeceğini...
O yüzden de, gişedeki şansını azaltacağını düşündüğümüz bu Westerne biraz daha yakından bakalım...
***
Film...
Başında kendisini Holger Olsen'in beklediği...
Hatta...
Yaş gelen gözlerini kapadığı...
Vivienne Le Coudy'nin (Vicky Krieps)...
Yakalandığı frengi hastalığı nedeniyle son nefesini verdiği sahne ile başlar...
***
Ardından da kendimizi...
Pis bir alkolik olan Weston Jeffries'in (Solly McLeod) gözünü kırpmadan adam öldürdüğü...
Nevada'daki Elk Flats kasabasında buluruz...
***
Ki bu Weston...
Kasabanın Şerifi olan Holger Olsen'in yardımcısı dahil...
Tam altı kişiyi öldürmüş olup...
***
Aynen Vivienne'in cenazesini...
Beş yaşındaki oğlu Vincent (Atlas Green) ile birlikte defnetmekte olan Holger'e de bildirildiği biçimde...
Yalancı görgü tanıklarının ifadesiyle suç...
Her ne kadar kasaba halkından...
Martha Gilkyson (Nadia Litz) ve Fergus McGillicuddy (Jason Clarke) ile benzerleri...
İtiraz ederek karşı koymaya yeltenseler de...
***
Yargıç Blagden'in (Ray McKinnon) mahkemesinde...
Doğrudan Ed Wilkins'e (Alex Breaux) yıkılmaya çalışılmakta...
Ve jüriden...
Bu doğrultuda bir karar da çıkartılmaktadır...
***
Zira...
Weston'ın arkasında...
Varlıklı toprak sahibi babası Alfred Jeffries (Garret Dillahunt) bulunmakta...
Ve ölümlerden...
Oğlunu sorumlu tutanları açıkça tehdit etmekte...
***
Böyle olunca da...
Kaderine boyun eğmek mecburiyetinde kalan...
Zavallı Ed...
Boynuna bir ip geçirilmek suretiyle...
Bir ağacın altında asılarak idam edilmektedir...
***
Neyse...
Bu arada mevzu birden...
Lewis Cartwright (Colin Morgan) adlı...
Bir resim müzayedesi evi sahibi zengin bir çapkının...
San Francisco'daki pahalı restoranlarda ağırlayarak...
Vivienne'e kur yaptığı günler...
***
Ve...
Küçük Vivienne'in (Eliana Michaud)...
Fransız Kanada'sındaki...
Annesi Agnes Le Coudy (Veronique Chaumont) ve yakalandığı İngilizlerce asılarak öldürülen babası Vincent Le Coudy (Frederic Tremblay) ile...
Birlikte oldukları günlere de uzanır...
***
Çok geçmez...
Kurgusu oldukça karışık olan filmde...
Yeniden Holger'in Şerif olduğu günlere dönüldüğünde ise...
Usulsüz yollarla...
Mal varlığını artırmak peşindeki Alfred Jeffries ile...
Onu kayıtsız şartsız destekleyen...
Belediye başkanı ve bir bankacı da olan Rudolph Schiller'i (Danny Huston)...
Sohbet ederlerken görürüz...
***
Ki birden...
Rudolph'un ofisine...
Yanındaki Vincent ile beraber dalan Holger...
Kira borcunu son kuruşuna kadar ödediği gibi...
Şerif rozetini de bırakıp...
Selamsız sabahsız çıkıp giderken...
***
Bu durum en çok...
Holger'in peşinden uzun uzun bakınan...
Alfred'ı huylandırır...
***
Derken...
Tekrar geçmişe...
Hem de Danimarka göçmeni Holger ile İngilizcesi kadar Fransızca 'da bilen Amerikalı Vivienne'in ilk karşılaşıp tanıştıkları güne döneriz...
Dakika 30...
***
Tüm karakterleri ve aralarındaki ilişkilerin çerçevesini...
Daha detaylı bir biçimde öğreneceğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Viggo Mortensen ile Vicky Krieps'in performanslarının göz doldurmaya devam ettiği, 79 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.