Hayatla Barış eleştirileri

Gerçek yaşamdaki bir hikayeden uyarladıkları senaryosunu, Koray Yeltekin ile Caner Erzincan'ın kaleme aldıkları ve ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken Ekin Pandır'ın da yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Hayatla Barış"; biyografik bir spor draması olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, oldukça mütevazı bir bütçeyle çekildiğinin her halinden belli olmasına ilaveten; görüntü yönetmeni Serdar Ünlütürk'ün kamera ekibiyle, Kadir Arslan'ın da cgi & vfx uygulamalarıyla farklarını ortaya koydukları bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Film...

Kadrodaki önemi simalardan...

Barış Telli'nin...


"Kaybettiğine üzülme, var olanı güçlendir!"


Şeklindeki...

Hayata bakış açısını yansıtarak ortaya koyan özlü sözü...

***

Ve 2022 yılında...

Brezilya ile teknik direktörlüğünü Faik (Sinan Tuzcu) hocanın yaptığı Türkiye ampute milli futbol takımları arasında...

Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanacak...

Dünya Kupası final maçı ile başlar...

***

Ki...

Hücumun sağ tarafında görev yapacak olan Barış'ta...

8 numaralı formasıyla sahadadır...

***

- Kırıkkale, 1993 -


Anneleri Aysel Telli (Nazan Kesal)...

Ailenin babası Ali Telli (Gürkan Uygun) ile birlikte kahvaltı yapmaları için...

Küçük Barış (Arben Akış) ve ağabeyi İsmail'i (Kadir Bertan) uyandırmakta...

***

Ama...

Futbola tutkuyla bağlı olan...

Hatta yatağında...

Topuna sarılarak uyuyan Barış...

***

Sofraya oturmak yerine...

Topunu da kaptığı gibi dışarıya çıkıp...

Arkadaşlarıyla maç yapmayı tercih edecek...

***

Ardından da...

Kendi kullandığı...

Penaltı atışı esnasında...

Kale yerine sahanın dışına gönderdiği topu...

Alıp getirmek üzere sokağa fırladığında da...

Kocaman bir minibüsün altında kalarak...

Ciddi anlamda yaralanacaktır...

***

Halbuki annesi Aysel...

Kocası Ali'yi...

Barış'ın peşinden yollamış...

***

Fakat Ali'de...

Barış'ı alıp eve götürmek yerine...

Diğer çocukların babalarıyla beraber...

Maçı izlemeye koyulmuştur...

***

Böyle olunca da...

Derhal hastaneye kaldırılarak ameliyata alınan Barış'ın...

Sağ bacağı kesilerek...

Kangrenden ölmesi engellenecek...

***

Sonrasında da...

Eve götürülen Barış'ın hayata küsmesi...

Çok sevdiği sokak köpeği Maradona'nın...

Bizzat annesi tarafından...

Eve alınarak önlenirken...

***

Babası Ali'de oğluna...

Kendi yapacağı bir çift koltuk değneğini ayarlayacaktır...

***

Bu arada...

Bir inşaat şirketinde çalışmakta olan Ali usta...

Karısı ve çocuklarını bırakıp...

Altı aylığına bir başka şehre yerleşirken...

***

Geride kalan Aysel...

Barış'ı...

Kendi yaşıtı Zeynep (Çağla Yurga)...

Ve...

Hayatının akışını tamamen değiştirecek olan beden eğitimi öğretmeni Yılmaz (Bülent İnal) ile tanışacağı ilkokula kaydettirirken...

Merdivenlerden düşeceği gerekçesiyle okuluna almak istemeyen müdür ile...

Resmen bir sinir savaşı verecek...

***

Fakat kazanacak olan...

Her ne kadar babası yasaklamış olsa da...

Yılmaz öğretmen sayesinde cesaretlenerek...

Gizli gizli...

Yeniden futbola başlayacak olan Barış'ın kendisidir...

***

Ki zaten...

12 yıl sonrasında (şahane bir performans sergileyen Taner Ölmez'in canlandırdığı) Barış...

Kendisine kefil olan Yılmaz öğretmenin yönlendirmesiyle...

Bir yandan Ankara'da hem...

Üniversite okuyup beden eğitimi öğretmeni olurken...

***

Diğer yandan da...

Faik hocanın çalıştırmakta olduğu "Gazi"lerinden oluşan...

Ancak artık yetenekli sivilleri de "Niyazi" olarak bünyesine dahil eden ampute futbol takımı Doğangücü'ne katılacaktır...

***

Elbette kendisini...

Mevcut lise diplomasıyla Kırıkkale Belediyesi'nde işe sokmak isteyen babası Ali'nin de rızası alınabilirse...

Dakika 55...

***

Barış bağlamında, asıl mücadelenin yeni başlayacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Özgür Can Çoban'nın sesinden dinleyecekleri "Ne Karaymış Şu Alnımın Yazısı" ile Feridun Düzağaç'ın seslendireceği "Beni Bırakma"nın, anlam bütünlüğü içinde konuya derinlik kazandıracakları...

70 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,

Bütçesi düşük olmasına rağmen filmin iyi aktarıldığını düşünüyorum. Oyunculuklar iyiydi. Kurgu yönünden biraz kötü olsa da kendini izletti.

Çok sıkıcı bu kadar yavaş ilerleyen bir film izlemedim hiç dayanamadım izlemeye hayatımda izlediğim en kötü filmdi mıy mıy konuşan karakter tiplemesi vardı çok kötüydü halı desenlerini 2 saat boyunca izlesem daha az sıkılırım

Bu filmi izlemek istoyorum amma nereden izleyuwjsndjfndndnf
Widofnjsndnfjdndndjdjjjrrreiirirkkrrrrrr

Yahu film iyi güzel de barış evin küçük kardeşiyken 1:44 dk da nasıl abisi küçük kardeş olup da barışa abi diye hitap ediyor bu seneryoyu yazan arkadaş nasıl böyle bir hata yapıyor ve onda yardımcı yönetmen ve oyuncular bunun farkına varmıyor. Abi dediğini duyunca şok oldum. 😀