Senaryosunu, Luke Paradise'ın kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Yuval Adler'in oturmakta oılduğu “Sympathy for the Devil”; gizemini sonuna kadar koruyan bir psikolojik gerilim olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, isim yerine Sürücü, Yolcu, Polis, Garson (Alexis Zollicoffer), Kamyoncu (Rich Hopkins), Patron (Burns Burns) sıfatlarının kullanıldığı ve büyükçe bir kısmı da Chevrolet marka bir otomobilin içinde çekilen; bu bağımsız (indie) ve düşük bütçeli...
Fakat son derece de başarılı olduğunu tespit ettiğimiz bu Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Ailenin, bir kız olan ve dünyaya gelebilme başarısı gösteremeyen çocuğundan sonra doğan altı yedi yaşlarındaki oğlunu (Oliver McCallum)...
Geceyi yanında geçirmesi için...
Büyükannesine (Nancy Good) bırakmak üzere babası, akşamın karanlığında otomobiliyle yola koyulmuştur...
***
Zira oğlunu bırakır bırakmaz bu otomobilin...
Her ne kadar, karısı Maggie'nin (Rachael Boyd) doktoru ile yaptığı konuşmada adının David soyadının da Chamberlain olduğunu öğrendiğimiz...
Ancak senaristinin tercihine uygun bir biçimde hitap edeceğimiz, "Sürücü'sü" (Joel Kinnaman); üçüncü doğumunu yapmak üzere hastaneye yatırılmış olan, karısının yanına koşacaktır...
***
Zaten...
Büyükanne de onları, evinin kapısında beklemektedir...
***
Çok geçmez...
Oğlunu, gönül rahatlığıyla kayınvalidesine teslim eden Sürücü...
Bu kez de aracını, karısının yatmakta olduğu hastaneye doğru sürer...
***
Yolda, işyerinden bir arkadaşıyla (Kaiwi Lyman) telefon görüşmesi de yapan Sürücü'nün gözü...
Yakıt göstergesine iliştiğinde...
Aracın deposunun, neredeyse boşalmış olduğunu fark edecek...
***
Ama...
Buna aldırmadan, Las Vegas'taki hastanenin kapalı otoparkına dalan Sürücü...
Tam karısının eşyalarını doldurduğu çantayı alıp, park ettiği aracını terk etmeye hazırlanırken...
Arka kapıyı açan, eli silahlı sürpriz bir "Yolcu" (Nicolas Cage); arka koltuğa oturarak kapıyı kapatır...
***
Sürücü, kendisinin bir Uber olmadığını söylese de; Yolcu kendisinden, aynen kumarhanelerdeki gibi bir kart seçmesini ister...
Baktı, elindeki silahı suratına doğrultmaya devam eden Yolcu; hiç de şaka yapıyor gibi değildir...
Mecbur kalan Sürücü, maça asını seçer...
***
Bunun üzerine...
O kartı söyleyeceğini biliyordum diyen Yolcu, cebinden çıkarttığı maça ası kartını; sürücü mahalline doğru fırlatır...
***
Ardından da...
Sürücü'nün hamile karısıyla ilgili hikayesine aldırmayan Yolcu kendisinden; aracı hastanenin otoparkından çıkartıp, ışıltılı caddelerde sürmesini ister...
Çünkü ona göre...
Sürücü'nün ailesinin "acil durumu" artık; karısının doğum yapacak olması değil, elinde bir silah bulunan kendisidir...
***
Böylece de...
Birlikte önce Las Vegas'ın içi...
Sonrasında da otobandaki yollara düşülüverir...
***
Elbette Yolcu da...
Aracın yakıtının tükenmek de olduğunun ayırdına varmak da çok da gecikmez...
O yüzden de...
Bir akaryakıt istasyonunda durup, Yolcu'nun cebinden çıkartarak lütfettiği kredi kartıyla ödemesinin yapılacağı bir şekilde; aracın deposu doldurulur...
***
Bu arada...
Sürücü, elindeki yakıt pompasıyla aracının deposunu doldururken...
Göz göze geldiği bir başka kadın müşteriden, sessizce kendisine yardımcı olmasını istese de...
Aralarındaki gizli iletişimi, Yolcu'nun da anladığını hisseden kadın; yardım çağırmak yerine, korkup panikleyerek aracına atladığı gibi topuklayarak kaçıverir...
***
Böylelikle de Sürücü, son şansını da yitirmiş olur...
***
Depoyu doldurur doldurmaz hareket ettiklerinde; Yolcu artık arka koltuk da değil de, Sürücü'nün yanındaki ön koltuktadır...
Aralarındaki sohbet de, daha da koyulaşmıştır...
***
Öyle ki...
Yolcu'dan izin alarak kendisine, bu oyunun daha ne kadar süreceğini ve evine ne zaman döneceğini sorduğunda Sürücü'nün aldığı yanıt...
"Bir daha eve döneceğini de nereden çıkardın?" şeklinde olsa da...
"Pekala, bu gezi bir saatten fazla sürmeyecek... Boulder City'e gidiyoruz... Dindar bir Katolik olan annem, akciğer kanserinden ölüyor... Yani hastaneye varıp, son duasını etmeliyiz..."den oluşan sözleri ilave etmeyi de unutmaz...
***
Ancak bu ilave...
Gerçek adının James Levine olduğunu ve kendisini Boston'dan tanıdığını, ısrarla iddia ettiği Sürücü'yü; vakti zamanında, karısı ile kızını öldürmüş olmakla itham edeceği Yolcu'nun...
Hız limitini aştıkları için yolda kendilerini durdurarak, Sürücü'den ruhsat ve ehliyetini isteyen karayolu devriye Polis'ini (Cameron Lee Price); çatır çatır vurarak katlediyor olmasıyla, ciddi anlamda çelişmektedir...
Dakika 29...
Finalinde Sürücü'nün, bir nakliyat şirketinde çalışmakta olan aile babası David Chamberlain mi yoksa tehlikeli bir tetikçi olan James Levine mi olduğunu öğreneceğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Nicolas Cage ile Joel Kinnaman'ın performanslarının tavan yaptığı, tadını çıkartmanızı önereceğimiz 61 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,