Bugüne kadar alışageldiğimiz "şeytanın" başat rolde olduğu Hristiyanlık ile "cinleri" öne çıkartan İslamiyet yerine Yahudiliğin tercih edildiği senaryosunu, Jonathan Yunger ile birlikte yazdığı hikayeden uyarlayan Hank Hoffman kaleme alırken yönetmen koltuğunda da, tek başına ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken Oliver Park'ın oturmakta olduğu "The Offering / Abyzou"; Los Angeles Sinema Okulu standartları çerçevesinde, gizemini sonuna kadar koruyan...
Korkunun, "Demonic Possession / Şeytani Ele Geçirilme" alt kategorisindeki bir film olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, görsel efekt ve yeşil perde teknolojilerinin yanı sıra yeterli miktardaki makyaj uygulamalarından da yararlanılmak suretiyle; COVID 19 pandemisinin dünyayı kasıp kavurmaya devam ettiği günlerde, çekimleri Bulgaristan'daki Nu Boyana Film Stüyoları'nda gerçekleştirilen bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Filmin açılışı...
"Yakın Doğu ve Avrupa mitlerinde, MS 1. yüzyıldan kalma muskalarda, resimlerde ve hikayelerde tasvir edilen korkunç bir dişi iblis mevcuttur...
Ve...
Birçok dil ile dinde düzinelerce ismi de bulunuyor olmasına rağmen hepsinde, tek bir korkunç özelliği taşır: Çocuk alıcılığı..."
Şeklindeki bir ön bilgilendirmeyle yapılır...
***
Gecenin geç bir saatinde...
Kafasındaki kipasından Yahudi olduğunu hemencecik anladığımız Yosille Fishbein (Anton Trendafilov) adındaki yaşlı bir adam...
Bir tavuğu kesip yaktıktan sonra...
Külünü...
Odasının içindeki zemine...
Dairesel olarak serpmek suretiyle...
Bir ritüeli tamamlamaya çalışırken...
***
İçeriden çıkıp gelerek...
Dikildiği kapıda kendisine...
"Ne yapıyorsun? Dur... Canımızı yakıyorsun..." diye seslenen ölüm döşeğindeki hasta karısı Aida'yı (Meglena Karalambova)...
"Cehennem de yan..." diyerek yanıtlayarak...
***
Kayıplara karışmış olan küçük Sarah Scheindal'ın (Sofia Weldon) bedenine bürünmüş vaziyetteki dişi iblisi beslediğinde...
Aida birden ortalıktan yok olurken...
Küllerden oluşturduğu dairenin içindeki Yosille...
Şimdilik iblisin şerrinden korunur...
***
Ve aynı iblis Yosille'e...
Karısını kurtarmak istemesi halinde...
Başka bir canın gerekeceği gerçeğini hatırlatmayı da ihmal etmeden...
Evi terk etmeye yeltense de...
***
Aniden korunaklı daireden çıkan Yosille'de ele geçirilerek öldürülür...
Her ne kadar kendi göğsüne sapladığı özel bir bıçak ile intihar etme girişiminde bulunmuş olsa da...
***
- Borough Park, Brooklyn New York -
Arthur "Art" (Nick Blood) ve hamile karısı Claire (Emily Wiseman)...
Bu Yahudi mahallesinde yaşamakta ve bir cenaze evi de işletmekte olan Arthur'un babası Saul Feinberg'in (Allan Corduner) ziyaretine gelmişlerdir...
***
Saul'ün kendileri için hazırladığı mantıyı yerlerken...
Tuvalete geçerek telefonuyla Jake Bennett'ı arayan Art'ın...
Babasının yanına asıl gelme amacının...
Satın almayı planladığı ev için morgage kredisi kullanacağı bankaya...
Saul'ün evini teminat göstermek olduğunu öğreniriz...
***
Derken...
Saul'ün cenaze işlerindeki yardımcısı Heimish'de (Paul Kaye) çıkıp gelir...
Ve böylelikle de...
Evdeki üç erkek...
Bodrum kata indirdikleri...
İntihar ettiği söylenilen Yossille'in cansız bedenini...
Cenaze törenine hazırlamaya başlarlarken...
***
Yosille hakkındaki...
Saul ile Heimish arasında geçen...
"Karısı öldükten sonra toplumdan uzaklaştı...
Son duyduğumda kendini gizli inançlara kaptırmıştı... Çaresizce öteki taraftaki karısıyla iletişim kurmaya çalışıyormuş...
Karısının cenazesini kaldıralı daha birkaç ay oldu... Onu kurtarmak için her şeyi denedi... Karısı olmadan bir adam nedir ki?"
Biçimindeki konuşmalara da tanıklık ederiz...
***
Neyse...
Sanki anlamışçasına...
Art'ın yıllar sonra baba evine dönüşünden ciddi anlamda kuşkulanmış olan Heimish...
Meramını dillendirmek gayesiyle Saul'ü...
Sigarasını da tüttüreceği...
Binanın önündeki sokağa çağırdığında...
***
Yosille'in cesedi üzerindeki operasyona devam eden Art...
Önce onun göğsünde saplı durumdaki bıçağı çekip çıkartır...
Ardından da boynundaki muskanın ipini kestiğinde...
***
Aniden Yosille'in gözleri açılmasın...
Ve...
Yere düşen mavi renkteki cam muska parçalarına ayrılırken...
Elektrikler kesilerek...
Bütün bina karanlığa gömülmesin mi...
***
Elbette...
Saul döndüğünde...
Yeniden her şey normal bir hal alır...
Ve oğlunu...
Dinlenmesi için karısının yanına yollarken...
***
Yukarıda odalarının bulunduğu koridordaki ses üzerine...
Banyonun kapısını açtığında Art'ın başına...
Migren benzeri bir ağrı saplanıverir...
***
Aynı akşam...
Gecenin bir yarısı uykusu kaçan Claire...
Yatağından kalkıp banyoya geçtiğinde...
Bu kez de farklı gariplikler vuku bulur...
***
Ki...
Birkaç saniye içinde...
Claire'inkinin sadece...
Korkunç bir karabasandan ibaret olduğu da anlaşılır...
***
Ertesi sabah...
Yosille'in intihar ettiği bıçağın kabzasındaki yazının sırrını bir türlü çözemeyen Saul...
Telefona sarılarak...
Shalom'un deposunu arayarak Rabbi Chayim'e (Daniel Ben Zenou)...
Yazının anlamını sorduğunda...
***
Onun...
Korunmaya yönelik...
Tanrı'nın ters yazılı gizli isimlerinden biri olduğu...
Ve bu yöntem ile de iblisin bir bedene mühürlenildiği...
Bilgisine ulaşacak...
***
Hatta Chayim kendisine...
Bedendeki bıçağın yanında...
İçinde kutsal bir mektubu saklayan bir muskanın olup olmadığı sorusunu yönelttiğinde de...
***
Art yere düşerek kırılan muskayı...
Babası fark etmeden ayağıyla su giderine sürükleyerek ortadan kaldırdığı için...
Görmediğini söylemek durumunda kalacak...
***
Hal böyle olunca da Chayim...
Elindeki cesedin...
Mühürlenmiş bir iblis bedenini içermesinin...
İmkansızlığını vurgulayacak...
***
Ancak...
Saul'ün aksine bizim...
Söz konusu muskanın varlığından da emin olmamız nedeniyle...
Yosille'in bedenine sıkışıp kalmış olan bir iblisin varlığı ortaya çıkacaktır...
Dakika 33...
***
Türün hayranlarını yeterince tatmin edeceğini umduğumuz filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; peş peşe gelen ters köşe sürprizi de bünyesinde barındıran, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,