Hesabım
    Motorcular
    Ortalama puan
    3,2
    6 Puanlama
    Motorcular hakkında görüşlerin ?

    3 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Mert H
    Mert H

    Takipçi 1.340 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    4 Kasım 2024 tarihinde eklendi
    The Bikeriders, Jeff Nichols tarafından yönetilen, 1960'ların Amerika’sında geçen ve sert bir motorsiklet kulübü etrafında dönen dram yüklü bir film. Film, Amerikalı fotoğrafçı Danny Lyon’un aynı adlı fotoğraf kitabından ilham alarak, motorsiklet kültürünün vahşi ve zorlu dünyasına bir yolculuk sunuyor. Danny Lyon’un 1968’de yayımlanan bu kitabı, 1960'larda Chicago’nun motorsiklet kulüplerinin yaşantısını, sert ve keskin görüntülerle gözler önüne sererken, Jeff Nichols bu dünyayı sinemaya taşıyarak bize bu topluluğun içindeki karmaşık ilişkileri, gerilimleri ve bireysel hayatta kalma çabalarını etkileyici bir biçimde anlatıyor.

    Film, “Vandals” adında bir motorsiklet kulübüne odaklanıyor. Hikaye, kulübün yükselişi, yozlaşması ve nihai çözülüşü üzerinden ilerliyor. Austin Butler’ın canlandırdığı "Benny" karakteri, dışarıdan bakıldığında soğuk ve tehlikeli bir imaj çizse de, içinde kimseye açmadığı çelişkiler ve içsel mücadeleler barındırıyor. Film, bu karakter üzerinden, kulüp kültürünün içsel dinamiklerini, sadakati, şiddeti ve maskülenliği sorguluyor.

    Tom Hardy'nin hayat verdiği "Johnny" karakteri ise, kulübün lideri ve ruhani figürü olarak hikayenin temelini oluşturuyor. Johnny'nin hayatta kalma felsefesi, üyelerinin hem bir arada kalmasını hem de bir noktadan sonra onları zayıflatmasını sağlıyor. Johnny’nin hayat görüşü ile kulübün çıkarları arasındaki çatışma, filmin dramatik doruk noktasını oluşturuyor.

    The Bikeriders, yalnızca bir motorsiklet kulübünün zorluklarını ve maceralarını değil, aynı zamanda bu kulübün çevresinde kurulan kardeşlik ve sadakatin nasıl tehlikeli bir hal alabildiğini de gösteriyor. Bir yandan bireyselliği yüceltirken, bir yandan bu bireysellik için gerekirse kan dökülecek bir dünya yaratıyor. Nichols, bu temaları işleyerek izleyiciyi, maskülenliğin ve şiddetin sosyal normlar içinde nasıl kabul görebildiğini düşünmeye itiyor.

    Görüntü yönetimi, The Bikeriders’ın en güçlü yönlerinden biri olarak öne çıkıyor. Danny Lyon’un ikonik fotoğraflarının görsel tarzından ilham alan film, karanlık ve kasvetli tonları ile 60’lar Amerika’sının yol kenarlarını, barlarını ve tozlu sokaklarını canlı bir biçimde yansıtıyor. Her kare, dönemin atmosferini izleyicinin içine çekiyor ve seyirciye, sanki oradaymış hissini veriyor. Özellikle motor sahnelerinde hız ve özgürlük hissi mükemmel bir şekilde hissettiriliyor.

    Filmde kullanılan geniş açılı çekimler, karakterlerin yalnızlığını ve hikayenin temelinde yatan karamsarlığı vurguluyor. Çöl manzaraları, kırsal kasabalar ve loş bar sahneleri, Vandals kulübünün özgürlük arayışını ama aynı zamanda bu arayışın getirdiği bedeli de anlatıyor.

    Film, güçlü oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor. Austin Butler, Elvis filmindeki başarısından sonra bu filmde de güçlü bir performans sergiliyor. Benny karakterine kattığı derinlik, karakterin içsel çatışmalarını ve karanlık geçmişini etkileyici bir biçimde gözler önüne seriyor. Tom Hardy ise Johnny karakterinde adeta parlıyor. Hardy’nin canlandırdığı lider figürü, aynı anda hem korkutucu hem de çekici. Onun sahneleri, karakterin karizmatik ama bir o kadar da tehlikeli yapısını ortaya koyuyor.

    Jodie Comer ise Benny’nin sevgilisi "Kathy" rolüyle hikayeye duygusal bir derinlik katıyor. Kathy karakteri, kulübün maskülen dünyasıyla tam anlamıyla bir tezat oluştururken, filmde aynı zamanda bu dünyada var olmaya çalışan kadınların zorluklarını da gözler önüne seriyor. Comer’ın performansı, bu tezatı derinlemesine hissettirmeyi başarıyor.

    Jeff Nichols, yönetmen olarak hikayeyi derinleştirme konusunda oldukça başarılı bir iş çıkarıyor. Nichols’ın anlatım tarzı, hızlı tempolu ve hareketli bir filmden ziyade, yavaş yavaş gelişen bir karakter çalışması yaratıyor. Bu tercih, hikayeye daha fazla derinlik katarken, karakterlerin içsel çatışmalarını daha etkileyici bir şekilde yansıtmasını sağlıyor. Ancak bu yavaş tempo, bazı izleyiciler için filmin temposunu düşürebilir.

    Senaryo, motorsiklet kulübünün maskülen dünyasını ve bu dünyada var olan şiddet eğilimlerini ustalıkla işliyor. Ancak senaryo bazı noktalarda, karakterlerin duygusal derinliğini tam anlamıyla açığa çıkarmakta zorlanıyor. Özellikle film, bazı yan karakterlerin hikayesini eksik bırakıyor ve bu durum izleyicinin kulübün iç yapısını anlamasını zorlaştırabiliyor. Yine de, Nichols’ın karakterler arasındaki ilişkileri işleyişi ve özgün bakış açısı, bu eksiklikleri bir nebze telafi ediyor.

    The Bikeriders, atmosferi ve güçlü oyunculuk performanslarıyla dikkat çeken bir yapım. Film, motorsiklet kültürüne ve 1960'ların Amerika'sına dair başarılı bir tasvir sunarken, karakterler arasındaki karmaşık ilişkileri derinlemesine ele alıyor. Ancak yavaş temposu ve bazı karakterlerin eksik işlenmesi gibi küçük eksiklikler, filmin genel etkisini bir miktar düşürebiliyor. Ortalamanın üstü, izlenebilecek bir film.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.065 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    11 Temmuz 2024 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da, Danny Lyon'un, kendisinin de üyesi olduğu Chicago Kanun Kaçakları Motosiklet Kulübü'nün öyküsünü, siyah beyaz fotoğraflarla süsleyerek gözler önüne serip dergi formatında yayınladığı aynı isimli araştırmasından (1968) esinlenerek kaleme alan...

    Detaylara gösterdiği titizliği ile tanıyıp, sürekli aynı teknik kadroyla çalışmayı kendine ilke edindiğini de bildiğimiz, pek çok filmini yine bu mecrada yorumladığımız "favori" sinemacılarımızdan Jeff Nichols'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "The Bikeriders"; sıra dışı bir suç draması olarak geliyor karşımıza...

    ***

    Gelin isterseniz, oyuncu kadrosu olarak birbirinden değerli isimleri bünyesinde barındırmasına karşın; 30 milyon dolarlık bir bütçe ile de çekilerek, son derece anlamsız bir biçimde...

    Brüt 29.7 milyon dolarlık bir hasılat rakamıyla gişeye çakılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Tarih 1965 yılını gösterirken...

    Vandals Chicago Motosiklet Kulübü'nün üyelerinden Benjamin "Benny" Cross (Austin Butler)...

    Bir barda oturmuş içkisini yudumlarken...

    Yanına yaklaşan Paulie (Tony Donno) ve Henry (Mike Endoso) adındaki iki kişi...

    Hışımla laf atarak yanına yaklaştıkları Benny'den...

    Bulundukları mekanda giyilmesinin uygun düşmediğini söyledikleri...

    Sırtındaki kulüp ceketini çıkartmasını ister...

    ***

    Çıkartmamak da direndiğinde de...

    Kendisini döverek barın dışına çıkarttıkları gibi...

    Bunlardan...

    Motosikletine de zarar vermeye kalkışan Henry'nin suratına...

    Fena halde dayak yemek de olan Benny...

    Çizmesinden çıkardığı sustalı bıçağıyla...

    Kalıcı bir çizik atar...

    ***

    Derken...

    Öteki kadınlarla (Sara Mackie, Johanna McGinley) beraber...

    Umumi bir laundromat da çamaşırlarını yıkayan Kathy Bauer (Jodie Comer)...

    Kendisiyle röportaj yapmakta olan fotoğrafçı Danny'e (Mike Faist)...

    Gittiği bir barda...

    Benny ve Vandals'ın lideri Johnny Davis (Tom Hardy) ile ne şekilde tanışıp...

    Onlar ve diğer motosikletçilerle...

    Sabahın dördüne kadar nasıl takıldığını anlatır...

    ***

    Ki...

    O saatte Kathy'i evine getirip bırakan Benny...

    Kathy'nin erkek arkadaşının kendisini...

    Ters ters süzmesine rağmen...

    Gün ışıyana kadar...

    Sigaraların birini söndürmeden diğerini yakmak suretiyle...

    Kathy'nin kapısının önünden...

    İnadına ayrılmamıştır...

    ***

    Böylelikle...

    Erkek arkadaşı tarafından terk edilen...

    Ve...

    Diğer motorcuların kendisine "Cinderella" diye takıldıkları Kathy...

    Beş hafta sonra...

    Benny ile evleniverirken...

    ***

    Yeri gelmişken de...

    Aynı Kathy...

    Asıl mesleği kamyon şoförlüğü olan Benny'i çok seven Johnny'nin kulüp kurma fikrine...

    "The Wild One"da (1953) Marlon Brando'nun canlandırdığı Johnny Strabler karakterine imrenmesinin ardından...

    Karar verdiğini...

    Belirtmeyi de ihmal etmez...

    ***

    Elbette...

    Kathy'nin Danny'e anlatmayı sürdüreceği

    Vandals, Benny, Johnny ve etraflarındaki diğer insanlar hakkındaki hikaye...

    Şu ana kadar sıraladıklarımızla sınırlı değil...

    ***

    Ancak...

    Tarzımız gereği...

    "Spoiler" vererek filmi henüz izlememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için...

    Biz kendi anlatımımızı burada noktalarken...

    Sözü yeniden Kathy'e devredeceğiz...

    Dakika 26...

    ***

    Danny Lyon'un, 1963-1967 yıllarına ait orijinal hikayesinin aksine, 1965-1973 yıllar arasındaki motosiklet dünyası döneminin damgasını vurmaya devam edeceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ilgiyle izlemeye devam edeceklerini umduğumuz, 90 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    ***

    Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

    "Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

    Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

    25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

    Keyifli seyirler,
    Carlos Anthony
    Carlos Anthony

    21 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    22 Haziran 2024 tarihinde eklendi
    Bu, 2 yılı aşkın süredir katılmaya çalıştığım ancak dolandırıcıların benden birkaç kez para aldığı yeni dünya düzeni Illuminati'ye nihayet nasıl katıldığıma dair tanıklığımdır. Uzun zamandır Illuminati'ye katılmayı araştırıyordum ama dolandırıcılar bu yılın başlarında Lord Felix Morgan ile internette buluştuğumda paramı almaya devam etti. Onunla temasa geçtim ve ona her şeyi anlattım ve o da kullanılan kaydı önerdi ve ben de paramı ödedim. başlamam için büyük bir üyeye ihtiyacım var ve Dünya Düzeni'ne inisiye oldum ve inisiyasyonum tamamlandıktan sonra toplam 4.000.000 ABD doları alıyorum. Çok mutluyum! Ve Lord Felix Morgan'ın iyi işlerini yayacağına söz ver. Bugün yeni dünya düzeni Illuminati'ye katılmakla ilgileniyorsanız, bugün Lord Andrei Bogdanov ile iletişime geçin; bu, her zaman arzu ettiğiniz İlluminati üyeliğini kazanmak için en iyi şansınızdır. Lord Felix Morgan ile iletişime geçin E-posta: Illuminatiofficial565@gmail.com veya Whatsapp +447918641801
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top