Tereddüt Çizgisi eleştirileri

Paralel ilerleyen iki farklı hikayenin anlatıldığı senaryosunu da kaleme alan Selman Nacar'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Tereddüt Çizgisi"; ilk filmi "İki Şafak Arasında" (2021) ile pek çok benzerlik barındırması nedeniyle, bizzat Nacar'ın kendisi tarafından "aynı sinema evreninde/dizisinde" yer aldığı ifade edilen bir drama olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, 4 Eylül 2023 tarihindeki dünya prömiyeri Venedik Film Festivali'nde yapılan; Türkiye, İspanya, Romanya ve Fransa ortak yapımı bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Koma halinde hastanede yatmakta olan annesine (Keriman Sıkılı)...

Bir hemşirenin (Derya Şahan) bakmakta olduğu avukat Canan Banaz (Tülin Özen)...

Sabah olur olmaz...

Refakatçı nöbetini ablası Belgin (Gülçin Kültür Şahin) ile yeğeni Sevgi'ye (Züleyha Nacar) terk eder etmez...

Duruşmasına yetişmek amacıyla Uşak Adliyesi'ne doğru gitmekteyken...

***

Ertelenen duruşma nedeniyle...

Avukatlara tahsis edilmiş toplantı salonuna geçip...

Dava dosyası ile ilgilenirken...

Çaycının (Salih Usta) getirdiği çayını da yudumlamakta...

***

Ardından da...

Çalışmakta olduğu fabrikadan...

İş akdinin fesih edilerek kovulması sebebiyle...

Bıçaklamak suretiyle...

Patronu Yakup Kılıç'ı öldürdüğü "iddiasıyla" suçlanan...

Müvekkili Musa Sarı'nın (Oğulcan Arman Uslu) jandarmalarca (Mustafa Elikoğlu, Hakan Kahraman)...

Bindirildiği cezaevi aracından indirilerek adliyeye getirilmekte olduğunu görür görmez...

Elleri kelepçeli bir vaziyette konulduğu...

Pencereleri demir parmaklıklı tutuklu odasına girerek...

Kendisiyle dava hakkında konuşmaya başlarken...

***

Gelen telefon sonrasında...

Annesinin doktoru Ezgi (Gülçin Hatıhan) ile görüşmek üzere...

Hastaneye uğramak mecburiyetinde kalır...

***

Zira...

Ablası Belgin ile beraber kendilerinden...

Beyin ölümü gerçekleşen bitkisel hayattaki...

Organ bağışçısı annelerinin fişinin çekilmesine dair...

Yazılı onay vermeleri istenilmektedir...

***

Bunun üzerine...

Kafası iyice karışan Canan...

Adliyeye geri dönerken...

Önünden geçtiği bir bakkaldan (Mücahit Koçak)...

Hapishanedeyken sakal tıraşı olmasına izin verilmeyen Musa için jilet ile tıraş köpüğü satın alır...

***

Ve...

Kendisine çağrı gönderilmiş olmasına rağmen...

Katılmamakta ısrarcı olan tanıklardan...

Öldürülen fabrikatör Yakup Kılıç'ın şoförü Cemal'e de (İlyas Özçakır) telefonla ulaşıp gelmesi için yola koyulması sağlanılırken...

***

Birden sıra...

Mübaşir Kemal'in (Mehmet Solmaz) çağrısı ile en nihayetinde...

Maktulün avukatının...

İlk filmden de tanıdığımız Yasin Erkan (Erdem Şenocak) olduğu...

Ve...

Musa'nın kasten adam öldürmekle yargılandığı duruşmanın...

Kararın açıklanacağı son celsesine gelir...

***

Ki...

Canan'nın savunmasına göre de asıl suçlu Musa değil...

Maktulün yurtdışındaki oğlu Çetin Kılıç'ın kendisidir...

Dakika 26...

***

İki hikayeden sadece birinin sonuçlandırılabileceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Tülin Özen'in performansıyla göz doldurmaya devam edeceği, ters köşe sürprizleri de bünyesinde ihtiva eden...

58 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,

Film izlenir seviyede. asla 5te 5 bir film değil ama izleyip pişman olma ihtimali sıfır.
adına yakışır şekilde tereddütte bırakacak ve herkese acaba ya da sence ile başlayan soruyu sorduracaktır.
dramı daha iyi işleseler ağlatabilirlerdi ama o kısmın üzerinde durmamışlar.
(birkaç hukuki hata haricinde savcının telefonla oynaması dahil çok güzel eleştirilerin de araya sıkışması hoş olmuş)

filmin mekanlarla kurduğu ilişki harika. hiç özel alan olmaması, sadece kamusal alanlarda geçiyor olması detayı muhteşem.