Senaryosunu, Selen Bağcı kaleme alırkan Murat Saraçoğlu ile ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çekmekte olan Evren Karabıyık Günaydın'ın yönetmen koltuğunda oturmakta oldukları "Sen İnandır"; müzikleriyle kulakların pasını silmesinin yanı sıra seyredenini...
Covid - 19 pandemisi ve yüksek orandaki enflasyon sebebiyle yıllardır unutmaya yüz tutmuş olduğumuz yaz tatili moduna da yeniden sokan bir "rom - com (romantic comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
İyice kalabalıklaşarak artık soluklanılamaz bir hal almış olan Ege ve Akdeniz sahilleriyle (zaten büyükçe bir keşmekeş ve günler boyunca üst üste yapılan bir yolculuk ile koşuşturma içinde yaşayan İstanbulluların gitmeyi neden tercih ettiklerini kavramakta da bayağı bir zorlandığımız) Bodrum ve Çeşme'ye ciddi bir alternatif olarak...
Bölge turizminin tanıtımına da "uluslararası" anlamda önemli bir katkıda bulunacağını da düşündüğümüz, çekimlerinin oldukça büyük bölümü; Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinin yaklaşık 17 km güneyindeki Behramkale Köyü'nde yer alan bir antik kent olan Assos ve çevresinde yapıldığını gördüğümüz...
İnsanı resmen...
Koşturarak gidip, görüntü yönetmeni Sedat Yücel'in kamerasına da yansıyan; o eşsiz güzellikteki coğrafyayı keşfetmeye yönlendiren bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Alelacele bir şekilde, direksiyon salmakta olduğu son model Range Rover'ı ile babaannesi Aysel Erdeniz'in (Yıldız Kültür) evine doğru ilerlemekte olan ve yolda yaptığı telefon aramalarına da bir türlü yanıt alamayan Sahra Erdeniz (Ayça Ayşin Turan)...
Vardığında da...
Tüm pencereleri kapalı olduğu gibi evin kapısı da duvardır...
Çaldırmaya devam ettiği elindeki telefonla Sahra, telaşla evin etrafında dolanırken...
***
Birden...
Kendisine, "çarpıntım arttı" diye mesaj atmış olan yan komşu anneannesi Semiha'yı (Zerrin Sümer) merak eden...
Ve...
Sahra'nın, adını Doruk olarak anımsadığı çocukluk arkadaşı Deniz'de (Ekin Koç) çıkıp geliverir...
Ki...
Sürekli olarak yurt dışına seyahat eden bu Deniz; biraz önce ani bir manevrayla, yolda önüne geçerek Sahra'yı sinirlendiren motosikletliden başkası da değildir...
***
Neyse...
Atik davranarak ani bir hamle yapıp üst kata tırmansa da...
Deniz'de evde açık bir pencere bulamaz...
***
Çok geçmez...
Sinirleri iyice gerilen Sahra, Deniz'in kendisine teslim ettiği motosiklet kaskını fırlatarak cam kapıyı kırdığı anda; birinin telefonunun şarjı bitmiş diğeri de telefonunu evde unutmak suretiyle plaja gitmiş olan büyükannelerin ikisi birden kendilerini gösteriverirler...
***
Derken...
Ufak bir karşılıklı sitemleşme faslı sonrasında, çağrılan camcı kırık kapı camının ölçüsünü alırken; Deniz ile anneannesi de kendi evlerine geçerler...
***
Bu arada...
İstanbul'daki iş yerindeki arkadaşı Ahu (Çagla Irmak) ile telefon görüşmesi yapan Sahra; arkasından film çevirerek patronları Selin hanımın gönlünü kazanmaya çalışan (ve kendisine "Sürüngen" adını taktığı) Kerem Soylu'nun (Kemal Okan Özkan), Intense dergisindeki genel yayın yönetmenliği pozisyonunu kapmak üzere olduğunu da öğrenir...
***
Ardından da...
Babaannesinin, içine yaprak sarması doldurduğu tabağı iade etmek üzere; komşu evde yaşayan Deniz'in anneannesi Semiha teyzelere doğru uzanıverir...
***
Ancak gelen Sahra'ya kapıyı...
Hamur yoğurmak da olduğu bahanesiyle Semiha'nın kendisi değil de...
Bizzat...
Aşağıya çağırdığı torunu Deniz'e açtırtır...
***
Fakat...
Aysel ile Semiha'nın, torunlarını bir araya getirmek için yaptıkları plan...
Bu kez de işlemez...
Zira...
Alışkanlık haline getirmiş oldukları, birbirlerine laf sokuşturma halini devam ettirmekte ısrarcı olan Sahra ile Deniz...
Zıtlaşmayı sürdürmektedirler...
***
Uzatmayalım...
Sahra'nın telefonuna...
Kendi genel yayın yönetmenliğinin anahtarını elinde bulunduran Deniz Tunalı isimli dünyaca meşhur fotoğraf sanatçısının, menajerinin telefon bilgisine ulaşıldığı haberi gelir...
***
Şimdi sıra...
İlerleyen günlerde yayınlayacağı bir makalede...
Herkesin teklifini geri çeviren ve internette dahi izine rastlanılamayan, kimliği meçhul "Asi Ve Gizemli Bir Deniz" olarak da tanımlayacağı Deniz Tunalı'yı ikna etmektedir...
***
Ertesi gün...
Camcı, bir gün önce ölçüsünü aldığı kapının camını takarken, Sahra'nın telefonu çalıverir...
Arayan...
"Selin hanıma, meşhur fotoğrafçımıza ulaşamadığını ve bütün ekibine yalan söylettiğini; sen mi söylersin yoksa bu keyfi, terfi ile birlikte bana mı bırakacaksın?" diye konuşan Kerem'dir...
***
Elbette...
Deniz Tunalı'ya ulaşarak kendisini ikna edeceğinden neredeyse yüzde yüz emin olan Sahra'nın, kesinlikle böylesi bir tersliğe izin vermek gibi bir niyeti bulunmamaktadır...
Çünkü...
Aksi bir durumda, Kerem'in altında çalışmayı kabul etmeyecek olan Sahra; istifa ederek ayrılmak zorunda kalacaktır...
Aynen...
Aysel ile Semiha'nın, torunları Sahra ile Deniz'i baş göz etmek de son derece karalı oldukları biçimde...
Dakika 14...
Ulaş Kaya (Çağrı Çıtanak) karakterinin de kadroya ekleneceği filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; eksilmeyen bir ilgiyle izlemeye devam edeceklerini tahmin ettiğimiz, 90 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzı dışındaki ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,