Senaryosunu da kaleme alan Selçuk Aydemir'in yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Güven Bana"; "kara mizah (dark comedy)" tarzda kurgulanılmış, toplumsal mesajlar da içeren...
Aksiyon yüklü bir "dramedy (drama comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, oldukça mütevazı bir bütçeyle çekildiğinin her halinden belli olmasına ilaveten; neredeyse tüm gücünü...
Hikayesine can katan...
Oyuncu kadrosunun kalitesinden alan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Borç harç içinde küçük bir meyhane işleten Özcan (Cihangir Ceyhan) ve Sercan (Okan Çabalar)...
Babalarının (Köksal Engür)...
Elde avuçta kalan son parasıyla...
Kendilerinden habersiz bir biçimde...
İstanbul boğazına nazır bir bölgede...
Aile kabristanı için yer satın aldığını öğrenerek...
***
"Bak adamın parası varmış... Haybeye borçlandık..." demek...
Ve dövünmek suretiyle...
Bayağı bir hayıflanmakta...
***
Ama yapılacak pek bir şey olmadığından da...
Mecburen...
Annelerinin...
Mirası olarak kendilerine kalan 150 bin TL tutarındaki arsa payını elinde tutan dayıları Müslüm'ün (Zihni Göktay) ardından koşmaktadırlar...
***
Ancak...
Özcan ve Sercan'a kalan bu para ile...
Oğulları Yılmaz (Ufuk Bayraktar), Hayri (Kıvanç Baran Aslan) ve Yiğit (Onur Gökçek)...
Bir ganyan bayisi açarak işletmeye başladıklarından...
Müslüm'e de...
Yeğenlerinin ısrarla çaldırdıkları telefonlarına çıkmamak kalmıştır...
***
Fakat...
Artık ne oldu ve nasıl olduysa...
Özcan'ı bizzat arayan ve parayı temin ettiğini söyleyen Müslüm...
Ertesi sabah saat 9:00'da...
Kendilerini kahvaltıya davet etmesin...
***
Ve...
Böyle olunca da...
Özcan, Serkan ve Özcan'ın nişanlısı Zeynep (Pelin Karahan)...
Bir dolmuşa atladıkları gibi...
Dayılarının evinin yolunu tutmasınlar mı...
***
Elbette kendilerini...
Müslüm dayıları ile Feriha (Serap Önder) yengeleri karşılayıp...
Güzelce bir ağırlayacaklar...
***
Yalnız Müslüm...
Feriha mutfaktaki sofrayı toplarken...
Kahvaltı sonrasında geçtikleri oturma odasında...
Tam ceketinin cebindeki parayı...
Yeğenlerine verecekken...
Birden ruhunu teslim edip...
Olduğu yere yığılıverirken...
***
Serkan'ın ısrarı ile...
Feriha görmeden...
Elini son saniyede Müslüm'ün cebine atan Özcan...
Bir tomar parayı kapıp...
Yanlarında getirdikleri kutunun içine koyacak...
***
Ve böylelikle de...
Tefeci Hulusi Nezaket'e (Erdal Özyağcılar) olan borçlarını kapatıp senetlerini alabilecekleri umuduyla...
Büsbütün rahatlayacaklardır...
***
Tabii ki de...
Hızlıca kurtulmaları gereken...
Söz konusu bu paraların sahte...
Ve...
Bu sahte paraların yerine...
Sahicilerini üç gün içinde temin etmek zorunda kalacaklarından...
Bihaber oldukları için...
***
Neyse Zeynep'in aklına...
İçinden gizlice aldıkları parayı...
Yeniden kimseye çaktırmadan Müslüm'ün cebine koymak...
Sonrasında da kuzenlerden tahsil etmek gelecek...
Ve Özcan ile Serkan'da bu bağlamda...
Yeniden cenaze evine doğru yola düzülürlerken...
***
Tefeci Hulusi'de yanına...
Kimi teslimatlar da...
Aracı olarak kullandığı...
Emlakçı Vedat'ı (Özgür Emre Yıldırım) çağırtacaktır...
Dakika 32...
***
Sahte paranın aslen kime ait olduğu ve Özcan ile Serkan'ın Hulusi'ye olan borçları çerçevesindeki mevzularda...
İşlerin iyice karışarak, Arap saçına döneceği filmin geride kalınında siz değerli sinemasever dostlarımızı; gırgır şamatanın hız kesmeden devam edeceği, 80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,