Kısık ateşte fokurdayarak ağır ağır ilerleyen senaryosunu John Hulme'ün kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Colm McCarthy'nin oturmakta olduğu "Bagman"; Los Angeles Sinema Okulu standartları çerçevesinde değerlendirdiğimizde...
Korkunun, "Psikolojik (Psychological)" ve "Cadılık (Witchcraft)" alt kategorilerindeki...
Gizemini sonuna kadar koruyan...
Bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 14.5 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen...
Ve anlayamadığımız sebepler ile de hak ettiği ilgiyi bulamayan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Film...
Babası Don Greenberg'i (Henry Pettigrew) etkisiz hale getirir getirmez...
Bagman'in (Will Davis) küçük Emily Greenberg'i (Frankie Corio) paket edip içine yerleştirdiği çantanın fermuarını çektiği bir sahne ile başlarken...
***
Ekonomik bir açmaza düşmüş durumdaki Patrick (Sam Claflin), karısı Karina (Antonia Thomas)
Ve...
Mütemadiyen öttürdüğü flütü elinden düşürmeyen küçük oğulları Jake'ten (Caréll Vincent Rhoden) oluşan McKee ailesi...
Saatler 11:00'i gösterdiğinde...
Karina'nın kız kardeşi Anna Logan (Adelle Leonce) ve Patrick'in ağabeyi Liam McKee (Steven Cree) ile onun karısı Arlene McKee (Rosalie Craig) ve kızlarını...
Brunch da ağırlayacaktır...
***
Zira...
Tasarımını geliştirdiği ağaç budama cihazına bankalardan destek bulamayan Patrick...
Ailesini de yanına aldığı gibi...
Kendisini kahretse ve uykularını kaçırsa da...
Kereste ticareti yapan Liam ile birlikte çalışmak üzere yeniden New Jersey'e taşınmıştır...
***
Derken...
Gün bitmiş hava kararmış ve Patrick evdeki çöp torbasını...
Çöp konteynırına koymak amacıyla dışarıya çıktığında...
Önce verandadaki lamba yanıp yanıp söner olmuş...
Ardından da kulağına bir takım garip sesler geldiğinde...
***
Etrafta bira içen ergenlerin oluşturduğunu düşündüğü...
Sesin kaynağını araştırmak ve bulduğunda da cezalandırmak gayesiyle...
Bir eline el fenerini diğerine de kalınca bir ağaç dalını alıp...
Karanlığa tehditler savurur olmuş...
***
Ama karşısına yalnızca...
Kendisine hırlayan vahşi bir hayvancık çıkmıştır...
***
Neyse...
Ertesi sabah Patrick...
Liam ile sohbet ederken...
New Jersey'e döndüklerinden beri...
Jake'in kaçırıldığına dair karabasanlar gördüğünden söz eder...
***
Ve bu kendisine...
Yaklaşık yirmi yıl önce Liam (Jordan Gubian) ile beraber gittikleri...
Babalarının (Peter McDonald) iddiasına göre artık...
Işıltısı olan hayalperest çocukları kaçıran Bagman'e ait terk edilmiş bakır madeni ocağının önünde...
Kimliği meçhul birisinin saldırısına uğrayarak bir tutam saçının kesildiği sekiz yaşında (Matthew Stagg) olduğu günü anımsatırken...
***
Aynı esnada Jake...
Eğer bilgisayarı ile meşgul olan annesi Karina...
Oğlunun bahçedeki yokluğunu zamanında fark etmese...
Gerçekten de kandırılarak kaçırılacak gibidir...
***
Bu arada...
Brooklyn Bankası'na işletme kredisi borcu bulunan Patrick'e...
Süre uzatma talebinin reddedildiği ve tüm ödemelerinin vadesinin geçtiği haberi de gelir...
***
Ki...
Borçlarını en kısa sürede ödememesi halinde...
Yasal sürecin başlatılacağı da bildirilir kendisine...
***
İşte...
Sanki bu yetmezmişçesine...
Evin elektrikleri kesilip...
Bahçeden de Patrick'in kulağına...
İrice bir çanta fermuarının açılıp kapanma sesi gelmesin...
***
Ve...
An itibarıyla da...
Jake feryat figan ağlayarak uyanırken...
Giriş katında bir gürültü kopmasın...
***
Böyle olunca da...
Beysbol sopasını kapan Patrick...
Kucakladığı Jake'i Karina'ya teslim edip...
Merdivenlerden aşağıya yönelmesin...
***
Sonrasında da...
Evin mutfak kapısının açılmış ve bahçedeki salıncağın da kullanılmış olduğunu görmesin...
Sabaha da...
Evi alarm ile donatmayı önerecek olan polis şefi Isaacs'i (William Hope) çağırmasın mı...
Saçından bir tutam aldığı çocuğun ardını kesinlikle bırakmazmış...
***
O çocuklardan herhangi birinin...
Ondan korunmasının yegane yolu da...
Babalarının kendilerine emanet ettiği nesneyi yanlarından...
Asla ayırmamalarıymış...
***
Aynen Patrick'teki çakı ve Jake'teki flüt misali...
Dakika 33...
***
Bagman'in gerçek de var olup olmadığının...
Yoksa sadece babasından dinlediği efsaneler nedeniyle, Patrick'in zihnin de yer eden sanrılarından mı ibaret olmuş olmasına ilaveten...
Bagman'in aslında kimin peşinde olduğunun da net olarak ortaya çıkacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; bir devam filmine de açık kapı bırakan, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Bagman, çocukluk travmalarının karanlık gölgeleriyle yüzleşmek zorunda kalan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Film, ana karakteri Thomas Cooper’ın, yıllar önce çocukken karşılaştığı korkunç bir varlık olan ‘Bagman’ ile tekrar yüzleşmesini merkeze alıyor.
Sam Claflin’in Thomas Cooper karakterini canlandırması oldukça başarılı. Travmatik geçmişiyle yüzleşen bir adamın psikolojik çöküşünü ve cesaretini inandırıcı bir şekilde sergiliyor.
Colm McCarthy’nin yönetmenliği, özellikle atmosfer yaratımı konusunda etkileyici. Film boyunca gerilim dozajı iyi ayarlanmış ve kasabanın kasvetli, izole havası izleyiciye güçlü bir şekilde hissettiriliyor. Karakterlerin geçmiş ile bugün arasındaki bağlantıları, ustaca geri dönüşlerle işlenmiş. Renk paleti, soğuk tonlar ve gölgeli sahnelerle korku unsurunu güçlendiriyor.
Filmin en güçlü yanı, psikolojik korku ve folklorik ögeleri harmanlaması. Bagman’in varlığı, sadece fiziksel bir tehditle sınırlı kalmayıp, karakterlerin içsel korkularını da yansıtan bir metafor olarak kullanılmış. Özellikle çocukluk travmalarının nasıl insan hayatında derin izler bıraktığını işleyen senaryo, zaman zaman ‘It’ ve ‘The Babadook’ gibi filmleri anımsatsa da, kendine özgü bir anlatı dili geliştirmeyi başarıyor.
Bagman, özellikle psikolojik ve mitolojik korku türlerine ilgi duyan izleyiciler için tatmin edici bir yapım. Yönetmenlik, oyunculuk ve atmosfer oldukça başarılı olsa da, senaryodaki bazı eksiklikler ve klişe korku sahneleri, filmi yılın en iyi korku yapımlarından biri olmaktan uzaklaştırıyor.
O üste bu film için uzun uzun yazan kardeş edebiyat yapma bize burda tamam iyi hoş film deki bütün detayları yazmışsın ama filmin dünyanın en dandik filmi olduğunu belirtmemişsin öncelikle arkadaşlar tek başıma sinemaya gitmekten keyif aldığım için bu filme hak vereyim dedim lan dedim ilk defa korku filmine gidiceğim felan neyse keşke izlediğim iki saat boyunca cennet mahallesi izleseydim lafın özü arkadaşlar sakın bu film için 200 TL bilet parası ödemeyin bu yazıyı gören kardeşim ben ettim sen etme sinemada toplam 8 kişiydik önümdeki 4 lü grup ilk yarı biter bitmez kalktı gitti lan dedim ben gitmiyeyim ikinici yarıya da şans vereyim istedim yok abi yok zaman kaybından başka bir şey değil emin olun bu film dünyanın en boktan filmi olabilir sinema çıkışı aklıma bu film için bilete para vermek daha korkutucu geldi gitmeyin arkadaşlar dayı 2 filmine gidin bu boktan Amerika filmine gitmeyin yemin ederim tek bir güzle sahnesi yok ne gerilim olarak ne korku olarak sırf bu filmin ne kadar kötü olduğundan bahsetmek için beyazperde üyeliği felan aldım durumun ciddiyetini siz düşünün son sözüm paranı çöpe atmak istiyorsan kardeşim bu filme bilet Alıp da izle
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.