Hesabım
    Mukavemet
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Mukavemet

    Seyri dirayet isteyen bir film…

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    *Yazı filme dair mecburi sürprizbozanlar/spoiler içerebilir.  

    41. İstanbul Film Festivali’nde prömiyerini yaptığında salondaki festival sineması seyircilerini bile ciddi anlamda rahatsız etmeyi başaran, Soner Caner imzalı Mukavemet bu cumadan itibaren MUBI platformunda sinemaseverler ile buluşuyor. Yerli sinemamız açısından tek plan sekans tekniği ile çekilen ilk film olma özelliğini de taşıyan yapım, adının ironisi ve psikolojik gerilim hikayesinin ürkütücülüğü ile öne çıkıyor...  

    Film, Ecem (Ece Çeşmioğlu) ve Rahmi (Selahattin Paşalı) adlı iki genç sevgilinin İstanbul’da bir apartmanın bodrum katında yaşadıkları evde geçen kabus gibi tek bir geceyi merkezine alıyor. İlk olarak arka plandan gördüğümüz Rahmi karakterini, eve doğru yürürken ve telefonla konuşurken takip eden kamerasıyla açılışını yapan film, daha bu ilk 5 dakikada seyirciyi kendisine bağlamayı, bu teknik taktik ile başarıyor. Yönetmen Caner tek sekans kamerasında seyirci öyle bir konumlandırıyor ki sıradan bir adam gibi görünen Rahmi ile birlikte apartmanın kapısını açıp eve girmekten biz de hiç çekinmiyoruz, üstüne üstlük bu sıradan gibi görünen akşamda olacakları merak etmeye başlıyoruz. Ve evin içinde seyirciyi filmin ikinci ana unsuru olan Ecem koltukta karşılıyor. Evin içinde iki karakter arasında hikâye akışıyla gezen kamera bizi karakterlerin iç dünyalarına aldıkça, tartıştıkları konunun sıradanlığına şaşırıyor, hatta belki de hiç şaşırmıyoruz. Ama ne zamanki Ecem’in eski sevgilisi Kazım (ki filmin 3. ve aslında en az konuşulan ama en önemli karakteri) genç kadının mevzuyu inkâr edişlerine rağmen evin kapısında beliriyor, bu oldukça sıradan gibi görünen akşam ve ikili ilişki, bambaşka bir boyuta sıçrıyor... Rahmi’nin kısa aralıklarla önce kıskançlık ve öfke, sonra da panik ve korku ile arka arkaya verdiği birbirinden berbat kararlar, hikâyenin bütün seyrini belirliyor.  

    İzleyiciyi bir gerilim tüneline sokan senaryonun akışına uygun olarak ve teknik anlamda oldukça başarılı biçimde icra edilen tek plan sekans tekniği, hiç kesme olmadan, el kamerasıyla çekilen 104 dakikalık bir sahne olarak önümüze koyuyor Mukavemet filmini. Yer yer ‘gore’ sinemasına dönüşen oldukça yüksek şiddet dozu olan film, bazı seyircilere ağır gelebilecek bu sahneleri görsel olarak kullanmaktan hem çekinmiyor hem de şiddetin boyutunu karakterlerin tepetaklak olan psikolojisine yedirmeyi de gayet başarıyor. Yani tek şahit olduğumuz şey Kazım’ın mukavemetine karşı verilen fiziki şiddet değil, yaşanan gerçekliğin travması ile birlikte müthiş kırılma anlarının da karakter dönüşümleri açısından akışta yer bulması.  

    İki genç insanın yaşadıkları travma, panik, korku, suçluluk ve çaresizlik duygularının harmanını peliküle aktarırken Soner Caner, görüntü yönetmenliğini üstlenen aynı zamanda filmin yapımcıları arasında da yer alan Vedat Özdemir’den muazzam bir destek alıyor; Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim etmek gerek. Seyircileri tek mekan bir evden de öte neredeyse mavi fayanslı bir banyonun küvetine hapseden filmin çekimleri sadece 14 gün sürmüş ve tek sekans çekimi için çok sıkı bir ön hazırlık aşaması geçirilmiş. Sırf bu emek bile şapka çıkartılıp izlenmeyi hak ediyor.  

    Bu tarz bir yapım söz konusu olduğunda tekniğe uygun olarak oyunculuk performanslarına da çok emek yatırmak gerekir; genç oyuncular Selahattin Paşalı, Rahmi karakterinde ve Ece Çeşmioğlu, Ecem karakterinde bu emeği muazzam biçimde ortaya koyuyorlar. Her ikisinin de hikaye akışı içindeki karakter değişimi ve dönüşümü ve bunu perdede yaşatmaları oldukça zor ve zorlayıcı performanslar.

    Öte yandan filmin tek amacının seyirciyi şiddet ve dehşet sahneleri ile şok etmek olmadığını da belirtelim; Soner Caner’in ilk andaki telefon konuşmasından başlayarak, finalde sevgilisiyle yine telefonda konuşan polis planına kadar her planı ve çekim açısını incelikle kurguladığını ve eleştirel bir alt metin sunduğunu eklemek gerek. Filmde mesela, ‘sürekli açık kalan televizyon’ detayı gibi öğeleri kullanarak oluşturulmaya ve gösterilmeye çalışılan toplumsal eleştiriler bir cepte dururken, diğer cepte de feminist eleştirmenleri bir nebze de olsa kızdıracak bir Ecem tasviri duruyor. Öte yandan Ecem ve Rahmi’nin sevgililikten ziyade, toksik ilişki çıkmazına sürüklenmesini de heybeye eklemeyi ihmal etmiyor Soner Caner. Detayları irdelemenin daha fazlasını filmi MUBI’de seyredecek dirayetli ve mukavemetli seyirciye bırakalım.    

    Uzun lafın kısası Mukavemet, yerli sinemamız açısından fazlasıyla cesur ve özgün bir yapım. Tek plan sekans tekniğiyle çekilmesi, oyunculuk performansları, gerçekçi ve vurucu anlatımıyla kesinlikle iz bırakan bir film. Yer yer gözünüzü kapatıp, ekrandan ayırma pahasına dahi olsa, çelik gibi bir sabırla mutlaka şans verilmesi gereken bir yapım. Hem bu gözler neler neler seyretti; biraz da sıra kendi sinemamızda olmasın mı? 

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top