Hesabım
    Alien: Romulus
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Alien: Romulus

    Uzayda esneme sesinizi kimse duyamaz!

    Yazar: Murat Tolga Şen

    Alien” serisinin ilk filmindeki o unutulmaz dehşet hâlâ tüylerimizi diken diken etmeye yetiyor. Ridley Scott'ın yarattığı gerilim, pek çok takipçiye ilham verdi, ancak James Cameron’un "Aliens"ını saymazsak serinin sonraki yapımları bu yüksek çıtayı yakalayamadı. Şimdi, “Alien: Romulus” ile uzay boşluğunda yeniden bir korku yolculuğuna çıkıyoruz. Peki bu yeni film, seriyi yeniden canlandıracak mı yoksa bir kez daha hayal kırıklığı mı yaratacak? Şimdi, gemiye adım atalım ve bu maceranın gerçekten değip değmediğine birlikte bakalım.

    “Alien Romulus”, ilk yarısıyla gerçekten umut veriyor... en azından bir süreliğine. Karanlık uzay gemisi koridorları, ürkütücü bir atmosfer ve gizemli bir tehlike hissi, filmin başlarında oldukça etkileyici. Ancak bu daha çok eski güzel günlerin nostaljisi gibi. O ilk filmde hissettiğimiz, hikâyeyi usulca yayan ve seyirciyi finale hazırlayan biçim burada da var, ama bu tekinsiz kurgu çok geçmeden “Bu sahneyi daha önce izledim” hissine dönüşüyor. Ne yazık ki, bu his filmin geri kalanı boyunca da peşimi bırakmadı.

    -

    Filmin ilk yarısı, bir “Alien” filmi olarak beklentileri karşılar gibi görünüyor. Ancak işler hızla tahmin edilebilir bir hale geliyor. Karakterler birbirinden kopuk, olay örgüsü ise her an nerede olacağını bildiğiniz bir konsol oyunu şeması gibi. Bu da izleyiciyi koltuğunda heyecanla tutmak yerine, zaman zaman esnemesine neden oluyor. Evet, uzayda esneme sesini kimse duymaz ama bu filmin temposu sizi uykudan alıkoymakta zorlanıyor. Burada Ridley Scott’un 1979’da yaptığını yeniden yapma hevesi açıkça seziliyor. Fede Alvarez yeni bir Alien macerası çekmek yerine, Top Gun nostaljisine sığınan ve gişeyi ezen Maverick filmi gibi bir şey çekmek istemiş ancak bunu keşke Scott yapsaydı! Alvarez’in, slasher türünün sınırları dışına çıkamamak gibi kötü bir alışkanlığı var. Hal böyle olunca da film, ilk Alien macerasından sonra onlarcası çekilen klon filmleri andırıyor.

    Sorun sadece yönetmenlikte değil. “Alien Romulus”un senaryosunu yazan ekip, belli ki yaratıcı risklerden kaçınmayı seçmiş. Yani, uzayda ne kadar güvende hissederseniz, senaryoda da o kadar güvendesiniz. Klişeler mi? Hepsi burada! İsyan eden yapay zekalar, kapalı alanlarda sıkışmış zavallı karakterler ve elbette ki bir şekilde her köşe başında cee diyerek üstünüze atlayan Xenomorph’lar... Senaristler, bize farklı bir şey sunmak yerine, neyin işe yarayacağını düşündüyse onu tekrarlamış. Sonuç? Tam bir deja vu. Eğer Alien antolojisine düşkün bir seyirci iseniz filmi izlerken sürekli olarak “Evet, bu sahneyi de daha önce gördüm” diye içinizden geçireceksiniz.

    Bu, bir “Alien” filminden beklenen yenilikçi ruhun tamamen kaybolduğu anlamına geliyor. Evet, hiçbiri Scott’ın çektiği orijinal macerayla aşık atamaz ama James Cameron, stüdyoyla kanlı bıçaklı olma pahasına, David Fincher ve türe uzak olmasına rağmen Jean-Pierre Jeunet yeni şeyler denediler. Bu yüzden Alien devam filmlerini, burun kıvıranlara karşı canhıraş savunuyorum. Aynı şeyi Romulus için yapmam çünkü burada hocasına yaranmaya çalışan replikacı bir sinemacıdan fazlası yok! Daha önce defalarca karşımıza çıkan hikâye unsurları, film boyunca taze bir şeyler arayan izleyiciyi iyice bezdiriyor. Yenilik nerede? Cevap: Başka bir galakside olabilir.

    -

    Gelelim karakterlere. Burada bir nebze umut var mı? Belki. Ama pek de değil. Oyuncular, ellerinden geleni yapmaya çalışmışlar, bunu inkâr edemeyiz. Fakat senaryo o kadar zayıf ki, ellerinde ne varsa o da pek işe yaramıyor. Başroldeki karakter, bir derinlik kırıntısı sunsa da bunu bulmak samanlıkta iğne aramak gibi. Diğer karakterler ise, sanki sadece Xenomorph yemi olmak için varlar. Film bittiğinde, kim kimdi diye hatırlamaya çalışmak için çaba sarfetmeyin, hepsini birkaç dakika içinde unutacaksınız. Eğer Ripley’in karmaşık, güçlü ve katmanlı karakterine özlem duyuyorsanız, bu özlemi gidermek için burada pek de bir şey bulamayacaksınız. “Alien Romulus”ta yer alan karakterler, serinin efsanevi kahramanlarının yanına bile yaklaşamıyor.

    Şimdi de filmin görsel yönüne bakalım. “Alien Romulus”, CGI teknolojisinin son imkanlarıyla yaratılmış ama pratik efekt düşkünü seyirciyi tavlayacak türden numaralar da barındırıyor. Makyajlar, animatronikler falan göz kamaştırıyor. Görsel açıdan bakıldığında, bu film kesinlikle sizi etkileyebilir. Ancak burada asıl mesele şu: Etkilenmek mi yoksa ürkmek mi istiyorsunuz? Çünkü bu film, ilkine odaklanmış gibi görünüyor.

    “Alien Romulus”, büyük umutlarla yola çıkan ama hedefine ulaşamayan bir film olarak hafızalarda yer edinecek. Serinin hayranları için nostalji dolu anlar sunsa da, genel anlamda beklentilerin altında kalıyor. İlk filmin korku dolu atmosferini yeniden yaratma çabası, senaryonun klişelere saplanması ve barındırdığı karton karakterler nedeniyle gölgede kalıyor. Sonuç olarak, bu yapım uzay boşluğunda kaybolan umutların bir başka örneği olarak sinema tarihindeki yerini alacak.

    Murat Tolga Şen – murattolga@gmail.com

    Alien: Romulus
    Alien: Romulus
    Vizyon tarihi 16 Ağustos 2024 | 1s 59dk
    Yönetmen Fede Alvarez
    beraberinde Cailee Spaeny, David Jonsson, Archie Renaux
    Basın
    3,3
    Üyeler
    3,0
    Beyazperde
    3,0
    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top