97 Minutes eleştirileri

Senaryosunu...

Anan adlı teröristi de canlandıran filmin yapımcılarından Pavan Grover kaleme alırken...

Yönetmen koltuğunda da Timo Vuorensola'nın oturmakta olduğu "97 Minutes"; gizemini uzunca bir süre koruyan, gerilim dolu bir aksiyon olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz...

Çekimlerinin tamamına yakınının...

Post-prodüksiyon aşamasındaki görsel efektlerle süslenildiğinin...

Apaçık ortada olmasına ilaveten...

Uçak içi ve karargah merkezi şeklindeki...

Kapalı iki farklı mekanda gerçekleştirilen bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

- Kuzey Atlantik Okyanusu, ABD sınırından mil uzaklıkta -


Londra Heathrow'dan havalanıp...

New Yok JFK Havalimanı'na doğru uçmakta olan "Okyanus Uçuşu 420" uçuş nolu bir Boeing 767...

Kalan 97 dakikalık yakıtıyla...

Yoluna devam etmekte...

***

Ve...

Kabin görevlileri...

Kaptanın da (Danny Bohnen) anons ettiği şekilde...

Uçuşun son ikramını yapmaya hazırlanırlarken...

***

Uçak birden...

Otomatik pilotun...

Uçağın kontrolünü devralarak güvenle yere inmesini sağlayan...

Arıza emniyet sistemini de devre dışı bırakırken...

Kaptanı da vurarak...

Ağır yaralayan...

Silahlı beş saldırganın (Alex - Jonathan Rhys Meyers, Anan, Orca - Slavko Sobin, Leika - Kasia Koleczek, Goran - Luke J I Smith) kontrolüne geçer...

***

-Ulusal Güvenlik Ajansı Karargahı (NSA) -


"Okyanus Uçuşu 420"den verilen acil durum sinyalinin ulaştığı NSA'de...

Ani bir hareketlenme başlar...

***

Ki zaten...

Şef Toyin'e (Jo Martin) ulaşan telefon bilgisine göre...

"Teneke Adam" lakaplı Direktör Hawkins'te (Alec Baldwin)...

Operasyonu yönetmek gayesiyle...

Çoktan NSA'ye doğru yola koyulmuştur...

***

Ama...

Arıza emniyet sisteminin devrede olmaması sebebiyle uçağın...

Karargahtan kontrolü mümkün görünmemekte...

***

Ve eldeki tek çıkar yol olarak da...

Vakti zamanında gizlice...

Söz konusu beş teröristin arasına sızıp...

Onlardan biri olarak hareket ettiğini ima eden...

"Çelik Bıçak" lakaplı Interpol ajanı Alex ile temas kurup...

Ona talimatlar iletmekmiş gibi durmaktadır...

***

Yoksa...

Yakıtı da hızla azalmakta olan uçağın...

Tam da New York üzerindeyken yere çakılması...

Böylelikle de...

Uçaktakiler dışındaki...

Başkaca masum insanların da ölmesi

Neredeyse kaçınılmaz bir hal almış...

***

Üstelik...

Alex ile temasta da problem yaşanması üzerine Hawkins...

Herhangi bir tereddüt de göstermeksizin...

Füze yüklü üç F-22'nin...

Bir an önce havalanıp içi yolcu dolu Boeing 767'yi...

Halen okyanusun üzerindeyken düşürmeleri talimatını verir...

***

Ancak...

Geleneksel üslubumuz gereği...

"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...

Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...

Burada noktalayacağız...

Dakika 18...

***

Interpol ajanı olduğunu iddia eden Alex'e dair...

Şu ana kadar duyduklarınızın tamamını unutmanızın gerekeceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; içinde nükleer bir silahın da bulunduğunun anlaşılacağı uçağın selametle indirilmeye çalışılırken devreye...

Kim (MyAnna Buring), Samuel (Jake Hayes) ve gerçek Interpol ajanı Marco (Davor Tomic) isimli karakterlerin de gireceği, 75 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,