Homebound eleştirileri

Senaryosunu da kaleme almasının yanı sıra, süre itibarıyla uzatılırken konu olarak nihayete erdirilememiş kısa film kıvamındaki ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken Sebastian Godwin'nin yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Homebound"; gizemini...

Bittiği anda da sürdürmeye devam eden, son derece ilginç bir korku gerilim denemesi biçiminde geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği apaçık ortada olan; bu bağımsız (indie) İngiliz filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Richard (Tom Goodman-Hill), yeni evlendiği kız arkadaşı Holly'i (Aisling Loftus)...

Son olarak kendisine...

"Eğlenin ve istediğiniz zaman ayrılın... Ben dönene kadar çocuklar iyi olacak... Seni özlediğim için üzgünüm..." şeklinde mesajlar gönderen..

İlk karısı Nina ile birlikte yaşayan çocukları Anna (Raffiella Chapman), Ralph (Lukas Rolfe) ve Lucia (Hattie Gotobed) ile tanıştırmak üzere...

Kırsaldaki evlerine götürür...

***

Richard ile elindeki bir buket çiçek ve bir kek kabı dolusu ev yapımı profiterol ile Holly, varıp içeriye girdiklerinde...

Seslenerek...

Bütün odalarını, birer birer dolaşmalarına rağmen...

Sessizliğe bürünmüş, bomboş bir ev manzarası ile karşılaşırlar...

***

Derken...

O günün, aynı zamanda kendi doğum günü de olan çocukların en küçüğü Anna...

"Baba!" diye sevinçle bağırarak ortaya çıkıp...

Kucağına zıpladığı babasına sarılır sarılmaz...

Holly ile babasının kendisi için satın alarak getirmiş oldukları, sürpriz doğum günü hediyesini de kapacak...

***

Bu arada...

Eve doğru yol alırken...

Otomobilin içindeyken de aradığı Nina'yı, bir kez daha telefonla arayan Richard...

Yine...

Telefon operatörü Vodafone'un...

"Aradığınız numara, kullanım dışıdır..." sesli mesajıyla karşılaşacak...

Ve...

Daha ilerideki sahnelerin birinde Holly...

Nina'nın ulaşılamayan fakat mesaj göndermeye devam edebilen telefonunu...

Onun kilitli vaziyetteki odasındaki dolabın çekmecesinde bulacak...

***

Ardından da...

O ana kadar ortalıklarda görünmeyen...

Ralph ile Lucia'da...

Çıkıp gelerek kendilerine katılacak...

***

Sonrasında da sıra...

İkindi saatlerinde yapılacak, Anna'nın doğum günü partisi yemeği için...

Bahçedeki kazlardan birisi yakalanacak...

***

Ve...

Vakti zamanında...

Öyle yetiştirilmiş olması nedeniyle...

Gözünü kırpmadan kendisini bıçaklayacak olan Lucia tarafından...

Vahşi bir şekilde öldürülebilecektir...

***

Bütün bu...

Bahçedeki kazların kovalanıp...

İçlerinden birinin, av hayvanı gibi bir köşeye kıstırılarak öldürülmesi süreci boyunca...

Hissettiği tedirginlik, gözlerinden okunan Holly...

Kendisine eşlik edecek olan Anna ile birlikte evde beklemeyi tercih edecek...

***

Ama...

Kazı yolarak temizleme işlemini de gerçekleştiren...

Richard'ın, fırında pişirerek nar gibi kızarttığı kaz...

Yanlarında getirmiş oldukları şampanya eşliğinde servis edilmek amacıyla sofraya konulmakta...

Çok da gecikmeyecektir...

***

Böyle olunca da...

Bir yandan...

Küçük Anna ile ergen yaştaki Ralph ve Lucia dahil...

Şampanya, votka ve şarap...

Su misali içilip dans edilirken..

***

Diğer yandan da...

Kaz ile doğum günü pastasının da tadı çıkartılarak...

Uyku vaktine kadar eğlenilecektir...

***

Ertesi sabah...

Anna ile Ralph değilse de...

Bizzat Lucia...

Hem de açıktan...

Annelerinin yerini almakta olan Holly'e...

Kendisinden hoşlanmadığını hissettirmekten, kesinlikle çekinmeyecek...

***

Hatta bununla da yetinmeyen Lucia...

Gaza getirerek kışkırttığı kardeşi Ralph'e...

Havuzda birlikte yüzdükleri Holly'i, başını suyun içine bastırmak suretiyle...

Boğdurmaya da yeltenecektir...

Dakika 35...

***

Zavallı Holly'nin, oldukça değişik bir ailenin fertleri...

Ve...

Ne yazık ki onların...

Bizimde ne olduğunu öğrenemeyeceğimiz sırlarıyla yüzleşeceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; eldeki film makarası stoku tükendiği için yarım bırakıldığı duygusuna kapılacakları, 36 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,