Mühr-ü Musallat - Perihan eleştirileri

'Senaryosunu Tolga Aydın ile Bulut Tar'ın kaleme aldıkları ve yönetmen koltuğunda da Metin Kuru'nun oturmakta olduğu "Mühr-ü Musallat: Perihan"; Los Angeles Sinema Okulu standartları çerçevesinde değerlendirdiğimizde...

Korkunun, "Demonic Possession / Şeytani Ele Geçirilme" alt kategorisindeki bir film olarak geliyor karşımıza...'

Diyebilmeyi çok arzulardık...

***

Eğer...

Önümüze konulan bu amatörce saçmalığı...

"Yeter be!" diyerek...

Henüz 16. dakikada...

Nihayetlendirmek zorunda kalmamış olsaydık...

***

Yine de gelin isterseniz, biraz daha yakından bakalım bu filme...

***

İstanbul'dan yola çıkan...

Cinlerin hurafelerden oluştuğunu kanıtlama iddiasındaki...

Bir yüksek lisans tezini yazmakta olan Selin (Sena Yıldız) ile Erdem (Mehmet Güneş) ve erkek arkadaşı Alper (Ercan Özdal)...

Tek bir olay yüzünden...

Üç kişinin öldüğü ve dört jandarma soruşturma dosyasının da henüz kapanmadığı...

***

Ve bütün bunların...

Cinler tarafından tertiplenildiğine inanıldığı için...

Musallat ritüeli düzenlenilmiş...

Sakarya ile Hendek ilçesine bağlı Kargalı köyüne doğru yol almaktadırlar...

***

Ki yeri gelmişken...

Söz konusu jandarma dosyalarının birinde...

Köy doktoru ve jandarma karakol komutanının yeminli ifadelerine göre...

On dört yaşındaki bir kız çocuğunun...

Hem de hiç dokunmadan...

Seksen kiloluk bir adamın ayaklarını kırdığının...

Anlatıldığını da belirtmiş olalım...

***

Derken...

Bu üç genç...

Köyün girişindeki köprünün üzerinde...

Rehberlik yapıp...

Kendilerine tahsis edilen eve götürecek olan Hasan (Selahattin Taşdöğen) ile buluşur...

***

Ve...

Bagajları içeriye koyup yerleşme hususunu sonraya bırakarak...

Elde kamera...

Köyde dolaşmaya çıkarlarken...

***

İlk uğradıkları kişi de...

Kendilerine...

Oradan uzak durmalarını tembihleyeceği...

İnceledikleri şahıs Perihan Şeyhan'a (Ebru Şahin) ait...

Tek katlı metruk evin anahtarını teslim ederek...

Anında uzaklaşan...

Köyün muhtarı olur...

***

Örümcek ağları sayesinde...

Uzun zaman önce terk edildiği...

Her halinden belli olan...

Odalarının bir kısmı kan revan içindeki evde...

İlk sesli çekimlerini de yapmak suretiyle Selin...


"Anne Fatma Şeyhan, 1996 yılı 16 Aralık sabahı jandarma komutanı Selim A.'yı arayıp...

Köyün sağlık ocağındaki..." diye devam ederken...


Selin karakterini canlandıran Sena Yıldız konuşmasını...


Söylediklerini anlayarak not almak isteyen bizi...

Kafamızda kulaklık...

Aynı sahneleri 4-5 kez geri alıp...

Tekrar tekrar dinlemek mecburiyetinde bırakarak...

***

Böylelikle de...

Hem bize hem de Türkçe'ye eziyet edercesine sürdürmeye devam ettiği...

Ve bizde bir mazoşist olmadığımız için...

Yaklaşık bir saatlik bir süre içerisinde...

Zor bela ulaştığımız on altıncı dakikada...

"Bizden bu kadar..." diyerek ekranı karartıp...

"Mühr-ü Musallat: Perihan" ve umutsuz vaka Metin Kuru dosyamızı da...

Sonsuza kadar kapatmış olduk...

***

Bununla birlikte...

Yorumlarımızı yakından takip eden sinemasever dostlarımızın huzurunda...

"Arınma Seansı - Tarot"un (2022) ardından...

Talihsiz bir şekilde...

Bir şans daha vererek bu filmini de izleme çabası içine girdiğimiz Metin Kuru...

Ve benzeri nitelikteki bir beceriksizlikle yönetmenlik hevesi içinde olanlara da...

Önemli olduğunu düşündüğümüz üç teknik önerimizi sıralamak istedik...

***

Şöyle ki...

Her şeyden önce...

Korku kategorisine bulaşmaktan...

Sonsuza kadar vazgeçsin...

***

Zira...

Komedi ile beraber korku...

Sinemanın en netameli işlerinin arasında olup...

Zaten...

Bugüne kadar Türkiye'de...

Komedi değil ama korku kategorisinde...

Alper Mestçi dışında başarılı olmuş bir yönetmene de rastlayamadık...

Bu birdi...

***

Diğer bir önemli unsur olan...

Oyuncu kadrosu hususuna gelince...

Muhakkak onları da...

Ağızlarından çıkan her bir kelimenin...

Tek bir harfi dahi yutulmadan...

Net ve son derece de berrak bir biçimde anlaşıldığı...

"Mektepli" isimlerden oluştursun...

Bu da iki...

***

Üçüncüsüne gelince...

Eğer oyuncuları...

Johhny Depp, Brad Pitt ve Angelina Jolie misali...

Herkesçe tanınan dünya starları değillerse...

Fragmandaki oyuncu kadrosu bölümündeki listede...

Herbir oyuncunun canlanlandırdığı karakterin adına da yer versin...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,

Yine tahmin edeceğiniz senaryo ve ilerleyiş. Özgün bir şey ortaya koyamadan çekilen filmlerin son bulması dileğiyle. Zaman kaybı.

Berbat ötesi. Görsel efektler, ses, kurgu, oyunculuk. Filme dair her sey cok kötüydü. Korku filmden çok komedi filmi gibiydi ve baya cringe.

İzlediğim en berbat filmlerinden biri, filimin yarısında çıkıp gidenler oldu, korku desen hiç yok, konu çok berbat, film çok amatörce çekilmiş, bu kadar amatörlükde yani pes pes, verdiğimiz paraya yazık, kaybettiğimiz vaktimize yazık... Serinin ilk filmi diyorlar birde, aman diyeyim, devamını falan çekmeyin, Kültür sanata yazık...

Tek kelimeyle rezalet. Gerçekten nereden aklıma geldi de bu filme gittim hadi harcadığım para neyse de zamanıma yazık. !

Hayatımda izlediğim en kopuk ve en saçma senaryoya sahip film bu film oldu kesinlikle. Hem de açık ara. Nilüfer Aydan ve Selahattin Taşdöğen gibi isimlerin oyunculuklarına ve Sena Yıldızın da performansına rağmen film olmamış... Daha iyi bir senaryoyla olabilirdi... spoiler:
abi evde internet çekmiyor diye evin dışında yükleme yapıyorsunuz, sonra evin içinde konuyla alakalı googledan araştırma yapıyorsunuz...

Film o kadar berbat ki harcadığım zamana da verdiğim paraya da acıdım amatorlukte 1 numara bir film milletin vaktiyle ve parasıyla oynamayın

İgrencti en iyi keçi oynamıştı prodüksiyon sıfır vaktim boşa gitti hayatımın 1 buçuk saatini bana geri verin