Senaryosunu da kaleme alan Metin Kuru'nun yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Arınma Seansı - Tarot"; bırak korkutmayı, germeyi dahi beceremeyen sözde bir korku gerilim denemesi olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan ama bunun; Metin Kuru'nun vizyonsuzluğundan kaynaklanan başarısızlığına bahane olarak gösterilemeyeceğini ifade etmek zorunda olduğumuz bu filme, biraz daha yakından bakalım...
***
Son günlerde sıklıkla halüsinasyonlar görmeye başlayan Tuğba (Tuğba Erman)...
Çareyi...
Randevusuz da olsa kendisini kabul edeceğini bildiği...
Terapistine (Cihangir Şeşen) uğramakta bulur...
***
Ki zaten...
Tuğba'nın şikayetlerini dinleyen terapist anında...
Bu halüsinasyonların
İlaca bağlı tedavi...
Ve özellikle de aynı ilaçları uzun süre kullanmanın...
Beklenen sonuçları olduğunu söyleyip...
***
Çözümün...
Yani kendi rahatsızlığının tedavisinin...
Derinlerdeki asıl sebebi bulmak olduğunu belirtip...
"Arınma seansı" olarak da tanımladığı...
Hiç değilse bir seanslık da olsa...
Hipnoz yöntemini önerecek...
***
Ve...
Kendisi açısından...
Başka da bir çıkar yolun kalmadığını fark eden Tuğba...
Bu teklifi kabul etmek mecburiyetinde kalarak...
Terapistinin karşısında...
Derin bir uykuya dalarken...
***
Biz onu...
Sahil kenarındaki bir bankta oturmuş...
Yanına gelen arkadaşı Esra'ya (Ayça İşözen)...
İşinden, erkek arkadaşı Onur'dan ve ebeveynlerinden...
Şikayet ederken bulur...
Ve çözümü hatta...
İntihar da arar bir haldeyken de görürüz...
***
Neyse...
Birlikte eve geçip...
Yolda satın aldıkları bir şişe şarabın yanında...
Pişirdikleri spagettiyi de...
Götüren kızlardan Esra...
***
Geçtiğimiz günlerde karşına geçip oturduğunda...
Kendisi hakkındaki hemen her şeyi bilen...
Ve geleceği de öngörebilen...
Tarot falcısı bir kadından söz etmeye başladığında...
***
"Bilirse öğreniriz... Bilmezse de eğleniriz..." demek suretiyle...
Çok uzatmadan Tuğba'da...
Falcıya gitmeye ikna olur...
***
Böylelikle de ertesi sabah...
Kahvaltılarını da yapan...
Esra ile hakkındaki tüm detaylara vakıf olma düşüncesindeki Tuğba soluğu...
Falcının (Demet Erdem) karşısında alırlarken...
***
Tuğba ile baş başa kalmak isteyen falcı Esra'yı...
Barmen (Kıvanç Hatırnaz) ile sohbet edebileceği...
Odanın dışındaki bara yollar...
***
Çok geçmez...
Aynı falcı Tuğba'ya...
Anlatacaklarının...
Sadece ikisi arasında kalması koşuluyla güvenli olabileceği...
Aksi halde...
Çok büyük sorunlara yol açabileceği bilgisini verirken...
***
Yalnızca sessizce oturup...
Seçtiği kartları yorumlarken...
Kendisini dinlemesini ister Tuğba'dan...
***
Ve...
Öyle de yapan Tuğba...
"Spoiler" oluşturmaması adına biz...
Hiçbirinden bahsetmesek de...
Ailesi, iş yerindeki problemleri ve özellikle de Onur hakkında...
Ziyadesiyle ciddi...
Malumatlara sahip olur...
Ve...
Oradan çıkar çıkmaz...
Muhataplarıyla da birer birer hesaplaşırken...
***
Duyduklarını...
Başkalarıyla paylaşmaması hususunda...
Kendisini...
Sıkı sıkıya tembihleyen falcının uyarılarına aldırmadan...
Başta Esra olmak üzere...
Hasan, Çağla, Ecem, Fikriye ve Nilüfer gibi...
Sosyal medya grubundaki tüm eş dost ile paylaşmakta...
Her hangi bir sakınca da görmez...
Dakika 30...
***
Tuğba açısından, işlerin iyice karışarak...
Adeta bir karabasana dönüşeceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Tuğba'nın bundan ancak...
Hem de çok kısa bir süre içerisinde...
Söz konusu altı kişiyi de aynı anda falcıya getirip...
Doğru enerji çemberini oluşturarak kurtulmasının mümkün olabileceğini öğrenip, bu bağlamda da çabalayacağı...
Beklenmedik nitelikteki, ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran, 57 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,