Japonca Korku
Yazar: Bige Akdeniz"Hayatta hiçbir şey kolay değildir" diyor Ölüm Provası'nın sağduyulu prodüktör karakteri Yoshikawa, gözünü yeniden evlenme hırsı bürümüş arkadaşı ve filmin ana karakteri dul Aoyama'ya. Karısını kaybettikten sonra bu gerçek ile yaşayıp tekrar başka bir kadınla evlenme teşebbüsünde bulunmayan Aoyama, Asami adlı kadında aradığı özelliklerin olduğunu düşünerek istediğini elde etme yolunda arkadaşını bile dinlemiyor. Ama aradığı kadını bulmanın ve sonrasının bu kadar kolay olmadığını anlaması oldukça zor ve acılı bir yoldan geçiyor. Filmin kendisi ise şunu söylüyor: korku filmini izlemek kolay değildir.
O yüzden ki filmin yönetmeni Takashi Miike, tamami ile algılarımızın üzerine oynayan bir film yapmış. Başında ve neredeyse yarısını geçen bir süre boyunca, filmi oldukça gerilimsiz ve sıradan romantik bir filmmiş gibi göstererek büyük bir risk alıyor Miike. Bir bakıma sabrımızı deniyor diyebiliriz. Sadece tek bir sahne ile bu sabrı göstereceğimizi garantiliyor bir yandan: yıkık dökük loş bir odanın içinde keskin düz siyah saçları önüne dökülmüş genç bir kadın (Asami), önünde yerde duran bir telefon ve telefonun arkasında içinde ne olduğunu anlayamadığımız bağlı bir çuval. Telefon çaldığında ise tüm sessizlik içinde sadece telefonun sesi duyuluyor ve kamera birden Asami'nin saklı yüzüne odaklanıyor ve belki de hayatınızda daha önce hiç görmediğiniz tüyler ürpertici bir gülümseme ile karşı karşıya kalıyorsunuz.
Aoyama ile Asami'nin ilk buluşmasından sonra Asami'nin beklediği ve Aoyama'nın büyük bir tereddüt içinde geciktirdiği sıradan bir telefon görüşmesinin bu kadar gelilimli bir arka plan ile sunulması filmin devamı için büyük ümitler vaad ediyor aniden. Tabii bir de Aoyama'nın masum, kırılgan, ama aklı başında Asami'ye duyduğu tutkunun, aslında oldukça anormal bir kadına hatta korkulacak bir yaratığa dönüşmüş kadına yönelmiş olduğunu ve Aoyama'nın tuzağa düştüğünü görmekte ayrı bir tatmin veriyor gerilim filmi sevenler için.
Miike, çuvalda saklanan bilinmez gibi gerilimi uzun süre boyunca saklıyor ve sonra da bir volkan gibi püskürtüyor dışarıya. İzleyici açısından da ilginç bir deneyime dönüşüyor böylece. Bu film bana diğer bir yönetmenin, Hideo Nakata'nın Karanlık Sular filmini hatırlattı. Daha önce beyazperde.com'da haberini geçtiğimiz gibi Nakato bu sıralar Halka 2'yı çekmekle meşgul. Karanlık Sular filminde de ufak tefek deliller ile gerilimin doruğa çıktığı bir final hazırlanıyor.
Japon filmlerinde gerilimin bu kadar kıymete binmesini ve bizi bir o kadar etkilemesini anlamak için Japon kültürü ile ilişkilerine bakmak gerekiyor. Bu filmler Japon kültüründen besleniyor gibiler. Öyle ortamlar sunuluyor ki bize bu filmlerde neredeyse alışılmadık olayların olması imkansız. Karakterlerde tamami ile adaplı, sınırlandırılmış bir dünyada yaşıyorlar. Dışarıda korkulacak ya da paranormal herhangi bir şey yokmuş gibi. O yüzdendir ki, Karanlık Sular'daki simsiyah bulanık yüzlü şeytani çocuk karakterinin ortaya çıkışı, ya da Asami'nin dönüşümü şok ediveriyor bizi. Korunaklı, kurallı ve saf bir dünyanın tersyüz edilişini görüyoruz bu korku filmerinde. İşin sarsıcı yönü burada saklı.
Bu filmde ise Japon kadınlarının kültürel rollerinden çıkışla bir film hazırlanmış. Japon kültürünün içinde tanımları bile var kadınların: 'tatemae' dışarıdan görünüş zarif ve kibar olan, 'honne' ise gerçek olan görünüş demek. Asami'nın dış görünüşü ile gerçekleri arasındaki uçurum Miike'nin sinemasal şölenine dönüşmüş. Uzun simsiyah saçları, duru saf yüzü, bembeyaz kıyafetleri, saygılı ve uyumlu tavrı ile Asami, Japon kadınının Japon erkekleri tarafından tahammül edilebilen rolü. Tahammül edilemeyen yönleri ne derece bastırılıyorsa ve ne derece erkekler tarafından suistimal ediliyorsa, o derece patlak variyor filmin finalinde. Asami rolündeki Shiina Eiihi bu patlamayı inanılmaz bir gerçeklikte canlandırmış.
Hala vizyonda olan Cehennemin Anatomisi filminde işlenen kadın-erkek çatışması Avrupalıydı. Bu sefer Japoncası vizyona girdi. Tavsiyem her iki filmi de izleyip, festivallerde olduğu gibi aynı temalı ama oldukça farklı dilleri olan filmler üzerinden bir keyif yaşamak.