Senaryosunu Mert Selek'in kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da, ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çekmekte olan Meryem Beyza Er'in oturmakta olduğu "Rüzgargülü"nü gördüğümüzde...
Üstelik...
Usta oyuncu Yılmaz Gruda'ya...
Bir grup çocuk oyuncunun da eşlik etmekte olduklarını fark ettiğimizde...
***
Hemencecik içimizden...
"Galiba çocuklarıyla birlikte izleyecek film arayan ebeveynlere, gönül rahatlığıyla önerebileceğimiz bir aile filmiyle karşı karşıyayız..."
Duygusunu geçirmedik desek...
İnanın...
Kesinlikle yalan söylemiş oluruz...
***
Evet...
Gerçekten de böyle düşünüp...
Öylece de geçip oturduk bilgisayar ekranın önüne...
***
Ama seyretmeye başlamadan...
Öncelikle...
Jenerikteki oyuncu listesini ve bu oyuncuların canlandırdıkları karakterlerin isimlerini kontrol ettik...
Zira kadroda...
Yılmaz Gruda dışında...
Bu ülkede yaşayan...
Ve kafayı yerli TV dizileriyle bozmamış...
Her sıradan yurttaşın kolaylıkla tanıyabileceği...
Başka da biri mevcut olmadığı gibi...
***
Çocuk oyuncuların arasında...
Efsanevi "Stranger Things" (2016-2025) sayesinde...
Yıldızları her geçen gün katlanarak parlayan...
Millie Bobby Brown ve Finn Wolfhard gibi...
Uluslararası şöhrete sahip isimler de yok...
Ne yazık ki...
***
Tabii böyle olunca da...
Anında içinize...
İçinde pek çok bilinmezi barındıran...
Bir bulmacayla muhatap edildiğiniz...
Biçimindeki bir kurt...
Düşmüyor da değil...
***
Elbette yine de...
"Olsun bir bakalım..." dediğinizde de...
Henüz beşinci dakikadayken...
Kafanızdaki...
Konuşulanların her bir tınısını aktaran nitelikteki kulaklığa rağmen...
Güzelim Türkçe'nin de gürültüye gittiğinin ayırdına vardığınız da...
"Böyle de film yapılmaz ki birader!"
Şeklinde söylenerek...
***
En azından...
Daha fazla zaman kaybının önüne geçmek amacıyla...
Tek kelimeyle...
"Fiyasko" olarak adlandırabileceğimiz...
Bu filmle ilgili fasla son noktayı koyup...
Bir sonraki gün izleyerek yorumlayacağınız...
Filmin araştırmasına başlıyorsunuz...
***
Çünkü...
Yeri gelmişken...
Hemen belirtmiş olalım ki...
Sinema denilen sanat...
Zıpırca bir "ego tatmin" aracı yahut da bir "hobi" değil...
Düpedüz...
Bir eğitsel ve kültürel altyapının oluşturduğu vizyonun ortaya konuluşudur...
Ve...
Maalesef...
Bizim sinemamızda eksik olan da...
Yapım bütçesi yerine...
Tam da budur...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle,
Son bir not:
"Yarım puanı" da, değerlendirmede "Sıfır" olmadığı için...
Vermek mecburiyetinde kaldığımızı...
Özellikle belirtmek isteriz,