Tetikçi eleştirileri

Senaryosunu, Jacob Lentz'in kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Pierre Morel'in oturmakta olduğu "Freelance"; Latin Amerika'daki "muz cumhuriyetleri" ile Afrika'daki "hurma cumhuriyetlerinde" gerçekleştirilen askeri darbelerin nedenlerine...

Gerçek failleri olan emperyalist devletler ile onların CIA, MOSSAD ve MI5 gibi perde arkasındaki örgütlerine, doğrudan değil de teğet geçilmek suretiyle değinilirken...

Rusya'daki Wagner'i anımsatan, özel savaş makinaları ile CNN yahut da NBC gibi dünya devi medya kuruluşlarının aksine...

İnternet çağındaki...

Bağımsız haberciliğin gücüne de dikkat çekilen, bir aksiyon komedi olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, yeşil perde ve görsel efekt teknolojileriyle başarılı makyaj uygulamalarının yanı sıra zorluk derecesi yüksek sahnelerindeki koordinatörlüklerini...

Jhon Morales, Cedric Proust ve Frédéric Vallet'in üstlendikleri, dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak gerçekleştirilen...

Fakat...

40 milyon dolarlık yapım bütçesine karşın...

Yüksek IQ derecesi gerektiren...

"Zihni Sinir" projelerden hazzetmeyen, sıradan sinema seyircisine hitap etmediği için de; brüt 8,8 milyon dolarlık hasılat rakamıyla, gişeye çakılmış olan bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Mason Pettits (John Cena)...

Bitirir bitirmez, çuvalla para kazanacağı Hukuk Fakültesi'ni; son bir senesi kala bırakarak, gidip orduya yazılır...

***

Böyle olunca da...

Etrafındaki hemen herkes...

Mason'ın, delirmeye başladığını düşünür...

***

Ki...

Aslına bakılırsa...

Kendisi de, çok farklı bir ruh hali içinde değildir...

***

Ama...

Sonra bir bakar...

Tüm zorlu sınavlardan, başarıyla geçen Mason...

Ordunun, nadide nitelikteki elemanlarının oluşturduğu...

Özel Birlikler'e seçilmiştir...

***

Artık...

Aynı birlikteki yoldaşlarıyla beraber...

Zorlu görevlere çıkmakta olan Mason...

***

Ardından...

Aradığı aşkı kendisinde bulduğuna inandığı Jenny (Alice Eve) ile de evlenmiş...

Ve...

Casey adında, bir kızları da dünyaya gelmiştir...

***

Derken...

Gün gelir...

Severek yapmakta olduğu...

Özel Birlik içindeki, kendilerine verilen yeni görev...

Paldonia'nın diktatörü Juan Arturo Venegas'ın (Juan Pablo), koltuğundan indirilmesidir...

***

Ancak...

Tam hedefe varmak üzereyken...

Sebastian Earle (Christian Slater) komutasındaki birliğinin, içine doluşmuş olduğu helikopter...

Venegas'ın ordusunca vurularak düşürülürken...

Mason'ın, askerlik mesleğine ilişkin tüm tatlı hayalleri de...

Birdenbire...

Yerle yeksan olur...

***

Yani...

Mason açısından...

Uzak durmaya çalıştığı, normal hayata geri dönüşün zilleri...

Yeniden çalmaya başlamıştır...

***

Öyle ki...

Bir aile babası ve sıradan bir avukat olarak...

Sabahları ofisine giderken, sekiz yaşındaki kızı Casey'i (Molly McCann) okuluna bıraktığı...

***

Ve...

Scott (Felipe Andrés Echavarría) gibi, anlamsız davaları bulunan müvekkillerine de...

Hukuki becerilerini sunduğu...

Günlük bir rutinin içine girmiştir Mason...

***

İşte yine...

İçinin iyice karardığı, o günlerden birinde...

Mason'ın ofisinin, açılan kapısından içeriye...

Eski komutanı Sebastian girmesin ve onu alıp...

***

Yedi sene önce kurduğu, CDI (Contracted Defence Initiatives / Sözleşmeli Savunma Girişimleri) isimli...

ABD hükumetine ilaveten, Avrupa, Asya ve Latin Amerika'da da hizmet veren...

Kendi özel güvenlik şirketine götürmesin mi...

***

Zira kendisine...

Süt almaya gitmek kadar kolay olacağını iddia ettiği...

Tek seferlik bir koruma işini...

En azından, eski günlerin hatrına...

Yapmasını teklif edecektir...

***

Söz konusu işin konusuna gelince...

Mason önce...

İstenilenin, ekiplerindeki askerlerin yarısının ölümüne neden olan diktatör Venegas'ın korunması olduğunu zannederek...

Derhal itiraza yeltense de...

Koruma hizmeti aslında, onunla röportaj yapacak olan gazeteci Claire Wellington'a (Alison Brie) verilecektir...

***

Hem de...

Geri çeviremeyeceği bir tutar olan...

20 bin dolar karşılığında...

***

Neyse...

Kafası iyice karışan ve karısı Jenny'i de zorla ikna eden Mason nihayetinde...

Paldonia'yı, ziyareti esnasında...

Gazeteci Clair'in, korumalığını üstlenmeyi kabul eder...

***

Eder etmez de...

Ödüllü gazeteci Claire ile insanlara, tepeden bakmayı alışkanlık haline getirmiş olan aynı Claire'in; kendisine karşı küçümseyici tavırlar takındığı Mason...

Venegas'ın kendilerine yolladığı bir uçakla, Paldonia'ya doğru havalanıverirler...

***

Vardıklarında da kendilerini...

Daha da doğrusu Claire'i, Venegas'ın bizzat kendisi karşılayacak...

***

Hatta...

Hayranı olduğu Claire ile birlikte bir selfie çektirip, hayranlarıyla paylaşır paylaşmaz...

Her ikisini de...

Kendi aracına alıp, kırsaldaki çiftliğine doğru yola koyulacaktır...

***

Bu arada...

Çarşı pazarın içinden geçilmekte olduğu esnada...

Diktatör Venegas'ın...

Kendisine yönelik olarak yapılan, el kol hareketlerinden...

Halk tarafından, çok da sevilmediğinin farkına varıyoruz...

***

Çok geçmez...

Venegas ile Claire, tatlı tatlı sohbet edip viskilerini yudumlar...

Mason'da...

Oturmakta olduğu, en arkadaki koltukta...

Hem onları hem de üstünden geçmekte oldukları köprünün altında akmakta olan nehri süzerken...

***

Müthiş bir patlama yaşanacak...

Ve...

Önlerindeki, korumalara ait araç...

Havaya uçurulurken...

***

Özellikle, ağır silahlarla hedef alınan...

Venegas'ın makam aracı da, yaylım ateşine tutulacak ve çıkan bu çatışmada...

***

Tüm başkanlık korumaları, hayatlarını kaybettikleri için...

Kurgusal ülke Paldonia'daki bu darbe girişimi karşısında...

An itibarıyla...

Claire ve Venegas'ın, pamuk ipliğine bağlı gibi görünen yaşamları...

***

Tek kişilik bir ordu gibi davranan ve anında da...

Çantasındaki uydu telefonuyla, Sebastian'ı arayarak...

Kendilerini gelip alacak, bir helikopter göndermesini isteyen Mason'ın göstereceği...

Savaş becerisine bağlı kalacaktır...

Dakika 34...

***

Venegas'ın, beden değilse de zeka dolu marifetlerinin...

Mason'nınkilerden çok da aşağıda kalmayacağı filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe sürprizlerin, ardı ardına geleceği...

74 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,

john cena deyince çok daha güzel bir film beklerdim ama bu tamamen bir hayal kırıklığı olmuş çok saçma sahneleri vardı anlamsız uzun konuşmalar izleyiciyi çok sıktı ben beğenmedim.