Hesabım
    Büyü de Gel
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Büyü de Gel

    Tatlı tuzlu ve umutvari bir gençlik komedisi…

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    “Old school” diyebileceğimiz seksi, sevimli ve yazlık Hollywood komedilerini özlediniz mi? Örneğin efsanevi ve daha sonra pek çok taklidi çıkan American Pie (1999) serisini ya da The 40-Year-Old Virgin (2005), Superbad (2007) gibi tekrar tekrar seyrettiğimiz yapımları? Bu yazının Y kuşağı okuyucularının gözleri hafiften nemlenmiştir diye tahmin ediyoruz. Yakın dönemde birbirine benzer senaryo matematikleri, suya sabuna dokunmayan prodüksiyon çizgileri ile karşımıza o kadar çok Kopyala/Yapıştır film ve dizi çıktı ki zihnimizde birtakım izler hep birbirine karıştı. Geride bıraktığımız Haziran ayında ülkemizde de vizyona giren Jennifer Lawrence’lı No Hard Feelings / Büyü de Gel, bu bağlamda selefleri kadar çıta üstü olmasa da birkaç on yıl öncesinde kalmış ‘yazlık gençlik komedisi’ duygusuna bir noktadan tutunmaya çalışan, en azından samimiyetini korumaya gayret gösteren bir film.

    Yapımcı şapkasıyla tanıdığımız Gene Stupnitsky’nin yönettiği ve senaryosunu aktör John Phillips ile birlikte kaleme aldığı film; Maddie adında 30’larının başında yalnız ve biraz da arıza bir kadının, zengin bir çiftin utangaç oğulları Percy ile çıkmak için işe alınmasını ve akabinde aralarında gelişen ilişkiyi merkezine alıyor. Maddie, borçları yüzünden evini kaybetmek üzereyken, ilan sitesi Craigslist’te gördüğü ilginç bir ilana başvurur. Percy’nin normal bir insanı bile kuşatma potansiyeli olan ailesi, fanusta büyüttükleri oğullarına üniversiteye gitmeden önce kendine özgüven kazanması için bir sevgili bulmayı çare olarak görürler. Karşılığında ise baba yadigarı eski bir arabayı bu işin altından kalkan genç kıza vereceklerdir. Maddie tam da finansal bir açmazda iken karşısına çıkan bu işin altından kalkacağını inanır ancak olaylar beklediği gibi gitmez ve genç Percy’nin Maddie’ye karşı hisleri gitgide ciddileşir…

    New York’un sayfiye kasabası diyebileceğimiz, biraz da kendi halindeki Montauk bölgesini (Long Island’ın doğu ucu) kendisine fon alan film, yapısı itibariyle bu atmosferi iyi değerlendiriyor diyebiliriz. Zira öyküsünü Maddie gibi bölgenin yerel insanları ile yaz tatillerinde yöreye gidip gelen ve kendisinin oranın hakimi sanan (!) şehirliler arasında kurgulayan senaryo, Maddie ve Percy’nin ilişkisini de bu geçicilik bağlamında başlatıyor. Maddie için Percy başta ‘sadece bir iş’, zira Percy ve onun ailesi gibi Montauk’a yerleşen zenginlere, kendisini soktukları zor durumdan ötürü genel bir antipati duyuyor. Çünkü, Jennifer Lawrence’ın bu sefer Oscarlık değil belki ama yine yetkin biçimde canlandırdığı, Maddie geçmişinde bireysel olarak yaşadığı ya da kendisine yaşatılan ne varsa bunun sorumluluğunu genele vurmaya oldukça meyilli ve başta da dediğimiz gibi arıza bir tip. Henüz 19 yaşındaki Percy ise tabiri caizse tam bir hanımevladı, hatta üst seviye pısırık olarak yetiştirilmiş, gerçek hayatla karşılaşmamak için odasından bile dışarı çıkmayan ama özünde temiz karakterli bir genç. Bu noktada Andrew Barth Feldman’ın Percy karakterini çok iyi sırtladığını, tüm o kaçınılmaz duygusal dalgalanmaları ve değişimlerini seyirciye de yaşatabildiğini eklemek gerek. 

    Maddie’nin Percy’ye yaptığı ve biraz fazla uzayan cinsellik baskısı gibi bazı tekrara düştüğü yerler harici neşeli ve cüretkar bir tutum izleyen Büyü de Gel, karakterleri ve öykü akışı açısından samimi ve duygusal bir çizgiyi takip ediyor. Filmin yüzde 80'inde karşılıklı seyrettiğimiz Maddie ve Percy ikilisinin aşkına değil belki ama nihayetinde gelen arkadaşlıklarına inanmak istiyoruz. Zira her iki karakterin de dönüşümü ihmal edilmemiş; bununla birlikte önceki paragrafta da değindiğimiz gibi mevzunun çerçevesi toplumsal boyutta da çizilmiş. ABD’deki - buradan bakıldığında adaletsizce görünen- vergi sistemi, zenginlerin yarattığı eşitsizlik, yeni kuşak Instagram ebeveynlerinin boğuculuğu ve daha fecisi TikTok gençliğinin woke kültürü -aman evlerden ırak!- filme iyi serpiştirilmiş. 

    Özetle, cinselliğe dair bazı sahnelerin fazla uzatıldığını ve Maddie’ye çizilen özgürleşme finalinin biraz yalapşap geldiğini göz ardı edebilirsek, keyifli sayfiye atmosferi ve oyunculuklar adına izlenebilecek bir gençlik komedisi Büyü de Gel. Girişte de ipucu verdiğimiz gibi sonunda tatlı tuzlu ve umutlu bir tat bırakıyor; tıpkı Maddie’nin restaurantta kokteyler için dilimlediği limonlar gibi… 

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top