Senaryosunu Kurt Wimmer'ın kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da David Ayer'ın oturmakta olduğu "The Beekeeper"...
Hep Los Angeles Polis Departmanı olacak değil ya...
Bu sefer de, CIA ve FBI yapılanmaları içindeki çürümelere de dikkat çekilirken; aksiyon dozunun da hız kesmeden devam ettiği, bir suç draması olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, yeşil perde ve görsel efekt teknolojileriyle başarılı makyaj uygulamalarının yanı sıra zorluk derecesi yüksek sahnelerindeki koordinatörlüklerini; Eddie J. Fernandez, Jeremy Marinas, Nicholas Schodel ile Dionne Wratten'ın üstlendikleri, dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilen bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Massachusetts kırsalında tek başına yaşayan emekli öğretmen Eloise Parker (Phylicia Rashad), evinin müştemilatındaki ahırın bir kısmını...
Arıcılık işiyle uğraşırken, kendi halinde ve sessiz sedasız bir yaşam sürdüren Adam Clay (Jason Statham) adındaki bir adama kiralamış...
***
Hal böyle olunca da...
Adam...
Bütün gününü, emek vererek üzerlerine titrediği arılarıyla geçirirken...
Eloise'de...
Ev işleri ve hesap kitap ile uğraşmaktadır...
***
Yine...
Öylesine sıradan günlerden birinde Eloise...
Başına geçmiş olduğu bilgisayarında, banka hesabındaki hareketleri kontrol ederken karşısına...
"Sabit Diskinize Virüs Bulaştı... Verilerin Tamamının Kaybını Önlemek İçin Hemen 1-888-555-0199'u Arayın!
Kişisel Bilgileriniz güvende olmayabilir...
Çevrimiçi Teknik Destek Danışmanları Virüslerinizi Temizlemenize Yardımcı Olmaya Hazırdır..."
Şeklinde bir "Uyarı" çıkar çıkmaz...
***
Dolandırıcıların oltasına geldiğinden bihaber bir biçimde, telefonuna sarılmak suretiyle...
Derhal...
Ulaştığında...
Kendilerini, bilgisayarında yüklü "Birleşik Veri Grup (United Data Group)" antivirus yazılımının sahibi olarak tanıtacak olan söz konusu numarayı arar...
***
Böylelikle de aslında...
Sorularını, kendisini yanıltarak yanıtlayan...
Çağrı merkezi yöneticisi Mickey Garnett'ın (David Witts) yönlendirmesiyle de...
Çoğunluğu, yönetiminde olduğu çocuklara yönelik bir yardım kuruluşuna ait olan...
Banka hesapları ile emeklilik fonundaki, 2 milyon doları aşkın bir parayı...
Onlara kaptırmış olur...
***
Ki çok geçmez...
Başına gelen bu internet soygunu vaziyeti...
Hesapların boşaltıldığı ilgili bankalar ile fondan, telefonuna gönderilen e-posta mesajları ile de teyit edildiğinde...
Çaresizce büsbütün yıkılır...
***
Evet...
Ne yazık ki...
Bir bilgisayar teknolojisi fakiri olan Eloise...
Öteki pek çok Birleşik Veri Grup mağduru misali, dolandırılmaktan kurtulamamıştır...
***
Derken...
Gün batıp da...
Hava iyice karardığında, Eloise'in akşam yemeğine davet ettiği Adam...
Doldurduğu bir kavanoz balı da eline alıp...
Eloise'in evine doğru yola koyuluverir...
***
Kapıyı çaldığında...
Açılmadığını gören ve yangın alarmının da ötmek de olduğunu duyarak...
İçeriye girip, tedbiren mutfaktan bir bıçak da alıp...
Merakla evin içinde dolanmaya başlayan Adam...
Tam yer döşemesinin üstünde...
Bir silah, bir mermi kovanı ve de bir miktar kan gördüğü esnada...
***
"Kıpırdama... Sakın kıpırdama... Bıçağı bırak... Eller arkaya... Her seferinde, bir diziniz olacak şekilde yavaşça dizlerinizin üzerine çökün..." diye seslenen Eloise'in kızı FBI ajanı Verona Parker (Emmy Raver-Lampman)...
Tarafından ters kelepçe yapılarak tutuklanır...
***
Zira...
Her ne kadar...
Olay üzerine eve gelen polis dedektifleri Marquez (Georgia Goodman) ile Chen (Derek Siow)...
Eloise'in intihar etmiş olduğunu söyleseler de...
Annesinin hayat dolu bir kadın olduğunu belirten Verona...
Bunun, bir cinayet olduğunu düşünmekte ve doğrudan da...
O an için...
Kim olduğunu bilmediği Adam'ı suçlamaktadır...
***
Gerçi...
Çok kısa bir süre zarfında masumiyeti kesinleşen Adam...
Aynı günün akşamı serbest bırakılır...
Ve...
Bir sonraki gün Verona'da kendisinden özür dilerken...
***
Annesinin...
İki yıldır peşinde olunan...
Ama FBI siber suçlar şubesinin dahi kimliğini tespit edemediği, bir çetece dolandırıldığından da söz eder...
Güvenilir olduğunun ayırdına vardığı Adam'a...
***
Eloise'in başına gelenlere ziyadesiyle üzülen Adam...
Verona'nın yanından ayrılır ayrılmaz...
Bu işin sorumlularının, ad ve adreslerini bulmak amacıyla gizemli bir grup olan Arıcılar ile iletişime geçer...
***
Çok uzamadan da...
Gerekli bilgilere ulaşan Adam...
Elindeki iki benzin bidonuyla...
Kapısındaki iki özel güvenliği de, bir güzel benzeteceği Birleşik Veri Grup'un binasına varır...
Ve...
Çalışanları tahliye eder etmez de...
Havaya uçurur...
***
- Danfort İşletmeleri, Boston -
Patlama sonrasında patronu Derek Danforth'a (Josh Hutcherson) telefon açan Mickey Garnett...
"Çağrı merkezi artık yok..." diyerek...
Olan biteni ona, çok kısaca özetleyiverir...
***
Gerçekten de...
30 milyon dolarlık bina çatır çatır yanarken...
Kendini dışarıya atamayan dört kişi de hayatını kaybetmiş ve tüm kameralar ile sürücüler de imha olduğu için ellerinde...
Adam'a dair herhangi bir görüntü de bulunmamaktadır...
***
Ancak...
Yine de...
Ne yapıp ne edip, Adam'ın kimliği ve Eloise ile olan bağlantısını tespit eden Mickey...
Yanına aldığı, silahlı üç adam ile beraber...
İlk önce Adam'ın, büyük bir itina gösterdiği arı kovanlarını imha eder...
***
Ardından da...
Bal kavanozlarını stokladığı, ahırı basarlar...
***
Fakat Adam...
Mickey'in beraberinde getirdiği adamların üçünü de haklayıp, kendisinin de sağ elinin parmaklarını doğrayarak keserken...
Bir yandan kendisiyle...
Devreye, eski CIA yöneticilerinden Wallace Westwyld'ı (Jeremy Irons) sokacak olan 28 yaşındaki genç Danfort arasındaki mücadele iyice kızışmış...
Diğer yandan da...
Verona'nın ortağı Ajan Matt Wiley (Bobby Naderi), Eloise'in intikamının peşinde koşan Adam ile Eloise'i ölüme sürükleyen Birleşik Veri Grup'un varlıklarının farkına varmıştır...
***
Üstelik de...
Adam'ın cehenneme yolladığı ceset sayısı da...
Şimdilik sekiz de takılıp kalmışken...
Dakika 35...
***
Yapımcıları arasında da yer alan Jason Statham'ın, hayranlarını hayal kırıklığına uğratmayacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; hele bir de türün meraklıları içindeyseler, kesinlikle ilgiyle izleyecekleri 70 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,