Senaryosunu, Liz W. Garcia ile Kyle Jarrow'un kaleme aldıkları ve yönetmen koltuğunda da Elizabeth Allen Rosenbaum'un oturduğu "Purple Hearts"; savaş, ırkçılık ve Amerikan sağlık sistemine yönelik eleştiriler ile duygusal unsurların birbirlerine eklemlendiği, romantik bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, şarkılarının bir kısmının yazımına katkı vermesine ek olarak bizzat seslendirilmesi işlemini de, başroldeki Cassie Salazar karakterini canlandıran Sofia Carson'ın gerçekleştirdiği; son derece düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan, bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Billy'nin (Josh Cruze) barında, "The Loyal" adını verdikleri gruplarıyla müzik de yapan Cassie ile arkadaşları (Nora / Kat Cunning - Maxwell Flanders - Celeste-Louise Taucher); aslında aynı mekanın, garsonlarıdırlar da...
Kamp Pendleton'daki Deniz Piyade Üssündeki askerler de, barın vazgeçilmez müdavimlerindendir...
Gecenin ilk sürpriziyse, iki hafta içerisinde Irak'a gönderilecek bir grup askerden birinin; Cassie'nin çocukluk arkadaşlarından Frankie (Chosen Jacobs) olmasıdır...
İkincisiyse, kendisine oldukça kibar davranan Luke Morrow (Nicholas Galitzine) ile tanışması değil; Cassie'nin, düzenli olarak kullanmakta olduğu insülinin tükenmekte olmasıdır...
***
O yüzden de Cassie, ertesi sabah doğrudan eczaneye gider...
Ancak eczacı kız Kylie (Kaitlin Huwe), sistemde gerekli kontrolleri yaptığında; Cassie'nin reçetesinin, dört gün sonra yenileneceğini ve o tarihten önce de sigorta kapsamında ilaç alamayacağını söyler...
Çok da ısrarcı davranırsa, 500 dolar civarındaki ücreti cebinden ödeyerek satınalabilecektir...
Elbette Cassie'nin tek problemi bu da değildir...
Bir döküntüyü andıran evinin, kiralarını da zamanında ödeyememekte ve sürekli olarak son ödeme tebligatlarıyla uyarılmaktadır...
Zira barmenlik, garsonluk ve müzisyenlik yapmasının yanı sıra özel piyano dersleri de vermesine rağmen kazandığı para; kendisi gibi bir diyabet hastasının doğru dürüst bir yaşam sürdürmesini, olanaklı kılamamaktadır...
İşte o sebeple de hasta bakıcılık yapan annesi Marisol (Loren Escandon), Cassie'yi; son derece boşuna bir çabayla, yeniden birlikte yaşamak için ikna etmeye uğraşmaktadır...
Aynı esnada, sokaklarda sabah koşusunu yapan Luke'un; bir zamanlar bir uyuşturucu müptelası olduğunu ve o günlerden de Johnno'ya (Anthony Ippolito) 15 bin dolarlık bir borcunun bulunduğunu öğreniyoruz...
***
Sorununa bir çözüm bulduğunu düşünen Cassie soluğu, kendisini ablası gibi seven Frankie'nin evinde alır...
Çünkü nihai bir hamleyle, Frankie ile evlenmek şeklindeki bir amaç edinmiştir kendine...
Böylelikle Cassie, Frankie'nin sağlık sigortasından sınırsız olarak yararlanırken; Frankie'nin de, (fazlasını aralarında ikiye bölerek bölüşebilecekleri bir miktarda) aylık maaşı yükselecektir...
***
Cassie ile Frankie arasındaki bu konuşmaya kulak misafiri olan Luke; bunun ahlaksızca devleti kazıklamak anlamına geleceğini ifade ederek, olaya anında müdahil olur...
Zaten Riley (Breana Raquel) adında bir kız arkadaşı bulunan Frankie'de, Cassie'nin evlenme teklifini kabul etmek niyetinde değildir...
***
Neyse...
İzninin son gününde Luke, Johnno'ya olan 15 bin dolarlık borcunun karşılığını alabilmek umuduyla; uyuşturucu kullanması nedeniyle kendisini evden kovmuş olan babası Jacob Morror Sr.'ın (Linden Ashby) yokluğunda, onun oto tamirhanesinde çalışmakta olan ağabeyi Jacob Morrow Jr.(Scott Deckert), yengesi Hailey (Sarah Rich) ve küçük yeğeni Spencer'ın (Theodore Jerome Allen Rosenbaum) ziyaretine gider...
Ancak sonuç olumsuzdur...
Yani Johnno'nun suratına silahı dayayarak öldürmekle tehdit ettiği Luke da, aynen diyabetin kıskacındaki Cassie gibi çaresizce köşeye sıkışmış vaziyettedir...
***
Bu durumda, her ikisi içinde çıkar yol olarak; kurgusal bir evlilik tasarlamak dışında, başka da hiçbir çare kalmamıştır...
Fakat çok dikkatli davranmaları gerekmektedir...
Aksi taktirde Luke'un, divanıharp 'da yargılanıp hapsi boylaması iş den bile değildir...
Şimdilik bu tezgahtan haberdar olan tek isim Frankie'dir...
Dakika 40...
Geride sizleri, ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran; ilgiyle izleyeceğinizi umduğumuz, 82 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,