Athena eleştirileri

Senaryosunu da, Elias Belkeddar ve benzer temalı "Les misérables"ın (2019) yönetmeni olan Malili sinemacı Ladj Ly ile birlikte yazan Costa-Gavras'ın oğlu Romain Gavras'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "Athena"; neo-liberalizmin sebep olduğu ve aynı sınıfsal kökenden gelen sosyal demokratların da ses yükseltemedikleri ekonomik ve toplumsal sorunlara, sosyalist cenahın da derli toplu bir çözüm üretemiyor olması yüzünden, (aynen en son 25 Eylül 2022 tarihli İtalya erken seçimleri örneğinde olduğu gibi) neredeyse tüm dünyada yükselişe geçmiş olan neo-faşist hareketlerin yol açtığı ırkçı girişimlerden çarpıcı bir kesitin hikayesinin anlatıldığı, aksiyon dozu yüksek bir drama olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz; dünya prömiyeri, büyük ödül "Altın Aslan" için yarıştığı ve Arca CinemaGiovani - En İyi Film Ödülüyle yetinmek zorunda kaldığı Venedik Film Festivalinde yapılan ve ardı ardına patlatılan havai fişeklerin başı çektiği görsel efekt bombardımanlarıyla süslenmiş olan bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Yapılan yayınlardan adını, bir strateji ustası da olan mitolojik savaş tanrıçası "Athena" dan alan "kurgusal" sosyal konut bölgesinde; gerginliğin hâkim olduğunu ve iki ay içinde yaşanan üçüncü polis şiddeti vakasının ülkeyi sarstığını öğreniyoruz...

Bu konuda, İçişleri Bakanlığından; henüz bir açıklama da, yapılmış değildir...

***

Madalyalı bir savaş kahramanı olarak halen Fransız ordusunda görev yapmakta olan ortanca kardeş Abdel (Dali Benssalah), yaptığı basın açıklamasında; Başkomiser Landrieux ile konuşulduğunda, on üç yaşındaki kardeşi Idir'in (Mohamed Amri), bir gece önce 00:30'da öldürüldüğünü... Ancak kamera görüntülerindeki üç polisin kimliklerinin, tespit edilemediğini ve kendisine; kapsamlı bir soruşturmanın yürütüleceğinin ve katil polislerin kimlikleri belirlendiğinde de, adaletin yerini bulacağının söylendiğini belirtirken, ertesi gün yapılacak saygı yürüyüşünde, sakin olunması çağrısını da yapmaktadır...

Fakat Abdel'in sükûnete dair bu seslenişi, küçük kardeşi Karim'in (Sami Slimane); bu açıklamanın yapıldığı Emniyet Müdürlüğünün salonuna, Molotof kokteyli fırlatarak bir isyan saldırısı başlatmasının önüne de geçemez...

Binayı basan Arap ve Afrika kökenli genç göstericiler, ciddi anlamda hasara neden olan terör eylemlerinin ardından; yağmaladıkları yüklü miktardaki mühimmat ile bir silah kasasını da içine yükledikleri bir polis minibüsüyle, ellerindeki "Fransız bayrağı" ile olay mahallinden ayrılarak, kendi kaleleri Athena'ya dönerler...

Çünkü kendilerini artık, vakti zamanında doğdukları topraklardan göçüp gelmiş mülteci veya sığınmacılar gibi değil de; kendilerini hedef tahtasına oturtan beyaz tenli Fransızlar ile eşit haklara sahip, yeni nesil Fransız vatandaşları olarak görmektedirler...

Zaten gittikçe artmakta olan işsizlik ve yoksulluk ile gelir adaletsizliğinde; bu insanların, hiçbir sorumluluğu da bulunmamaktadır...

***

Neyse...

Asıl konumuza dönecek olursak...

Karim ile ekibinin yaptıkları ilk iş de, bir orta avlunun etrafına kurulmuş çok katlı binalardan oluşan konut bölgesinin girişine bir barikat kurarak, resmi otoriteden gelecek karşı saldırıyı beklemeye başlamaktır...

***

Zaten çok da geçmez...

Akşam düzenlenecek bir taarruz için yüzlerce çevik kuvvet polisi de yola koyulur...

***

Tüm bu keşmekeş içerisinde...

Uyuşturucu satıcılığı yapan büyük kardeş Moktar (Ouassini Embarek) ise, evde sakladığı bir çanta dolusu kokainin telaşına düşmüş olup; aşağıda kendisini bekleyen minibüse atladığı gibi, polis içindeki bağlantısının da yardımıyla barikatı yararak, Athena'dan ayrılmayı planlamaktadır...

Ama Karim, araçla çıkmalarına izin vermez...

Bunun üzerine Moktar ve adamları; ellerindeki uyuşturucu çantasıyla yayan olarak sıvışarak, bölge içindeki bir nargile kafeye sığınıverirler...

***

Athena'daki gençlerin bu eylemi, toplu konutlarda yaşayan yetişkinleri de oldukça tedirgin etmiştir...

Bunlardan kimisi bölgenin İmam'ına (Karim Lasmi); gençlerin sakinleştirilmesini önerirken kimisi de, binaların boşaltılarak binlerce kişinin tahliye edilmesini teklif etmektedir...

***

Varılan ortak karara göre; bir yandan savunmasız durumdaki aileler tahliye edilirken diğer yandan da Abdel, kardeşi Karim ile konuşarak onu ikna etmeye çalışacaktır...

Abdel'e bu görevinde, İmam'ın da talimatıyla Saber (Saber Senani) yardımcı olacaktır...

***

Tam da bu bağlamda, tahliyelere başlanılmışken; kaçarak bu karmaşadan kurtulmak gayreti içindeki yaşlılar ile kadınlara yardımcı olanlara yönelik olarak polisin biber gazlı müdahalesi de çok gecikmeden gelir...

***

Söz konusu kargaşa, olanca hızıyla devam ederken sosyal medyadan ajanslara yansıyan bir habere bakılırsa; Idir'i acımasızca döverek ölüme terk edenlerin polis değil, tansiyonu yükseltmeyi amaçlayan polis kıyafeti giyinmiş, aşırı sağcılar olabileceği de dillendirilmeye başlanılmıştır...

***

Gecenin karanlığının çökmeye başladığı bir ortamda, yanlışlıkla Abdel'i bile göz alına almış olan polis, son bir baskına hazırlanırken; Karim'de karşı bir atak olarak, bir polisi rehin almayı düşünmektedir...

Zira Karim, kardeşini öldürenlerin polis olduklarından kesinlikle şüphe duymamakta ve sosyal medyada yayılan ırkçı unsurlara ilişkin haberlere itibar etmemekte...

Ve...

Elini polislerden daha da çabuk tutarak, dört yaşındaki ikiz kızları bulunan polis memuru Jérôme'u (Anthony Bajon) eline geçirmiştir bile...

Dakika 45...

Geride sizleri, ilgiyle izleyerek yaşananların gerçek sorumlularını da öğreneceğiniz; oldukça trajik olayların gerçekleşeceği, 54 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

Keyifli seyirler,

Kurgusu aşırı kötü idi. Fransız polisini temize çıkarıp tüm cezayirlileri potansiyel suçlu göstermiş. Abdelin iyiden kötüye evrilmesi için fazla zorlamışlar. Fransa yaptığı etnik ayrımcılığa kılıf bulup kendini temize çıkarmak için 1 yıl öncesinden filmini yapmış ama yemezler. Bu kadar kötü bir kurgu ile sadece gerçekleri görmek istemeyenleri kandirabilirler.