Senaryosunu Simon Allen'ın yazdığı ve ilk uzun metrajlı (debut) filmini çeken Toby Meakins'in yönetmen koltuğunda oturduğu "Choose or Die"; gizemini son dakikasına kadar koruyan oldukça kanlı bir "korku - gerilim" olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, görsel efekt ve yeşil perde teknolojileri ile dublör oyuncu performanslarının etkin bir şekilde kullanıldığı İngiliz yapımı bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Gabe (Pete MacHale), annesi Laura (Kate Fleetwood) ile tartışırken babası Hal (Eddie Marsan); çalışma odasındaki bilgisayarına, 1980'li yıllardan kalma "Curs > r Gerçeklik lanetlidir (Reality is cursed)" isimli, oyuncusunun bütün hareketlerini anlık olarak tespit edebilen, "reality şov" niteliğindeki "mağara" oyununu yüklemektedir...
Örneğin içmekte olduğu boşalan bira şişesini bilgisayarın bulunduğu masanın üzerine koyduğunda oyun kendisine yazılarla, "Kadeh boş... Onu masaya koyuyorsun... Bir tane daha al... Mağaradan ayrıl..." diye seslenebilmektedir...
Üstelik odanın aydınlatması ile odadaki müzik sistemini de kontrol edebilen oyun şimdi de kendisine; "Oğlunun dili mi, eşinin kulağı mı?" şeklinde bir soru yöneltip, "SEÇ VEYA ÖL" de diyebilmektedir...
Telaşla odasından fırlayan Hal dışarıda; oğlu Gabe'in ağzından kanlar boşalırken, karısı Laura'nın bir elinde bıçak diğer elinde de Gabe'in dilini tutmakta olduğunu görür...
Aynı esnada bilgisayar ekranında; Hal'ın, "Değerli bir oyuncu!" olarak oyundaki 1. Seviyeyi tamamladığı bilgisi belirirken, daha fazla TERÖR için yarın aynı saatte oyuna yeniden girmesi istenilmektedir...
***
2. Seviye:
Hal, tekrar mağarada...
Günün ilk sorusu, "Laura'nın (yanağının) eti mi, Gabe'in kolu mu?" biçimindedir...
Diğeri, "Karının kafası mı, oğlunun gözü mü?" dür
***
3. Seviye
Hal, bir kez daha mağarada...
Ailen kan ağlıyor...
"Oyuna devam mı?"
***
Çare olarak oyun kopyalanmak suretiyle çoğaltılarak dağıtılacak ve böylelikle de Hal'ın ailesi güvence altına alınacaktır...
En azından şimdilik...
***
Üç Ay Sonra...
Okulunu yarım bırakmasının ardından geceleri Kısmet gayrimenkul şirketine ait bir bina da, cam ve yer silme işçiliği yaparak para kazanan Kayla (Iola Evans); sabah işten çıkar çıkmaz yepyeni bir bilgisayar oyunu tasarlamaya çalışan arkadaşı Isaac'in (Asa Butterfield), evi gibi de kullandığı dükkanına gider...
Etraftaki eşyaları karıştırırken Kayla yerde; üstünde, "Son 5 gün. Laneti kaldır 125 bin dolar kazan" ibaresi bulunan "Curse > r" kasetini bulur...
Annesi Thea (Angela Griffin) ile beraber sefalet içinde yaşadıkları Kısmet'e ait binalardan birindeki, içinde farelerin cirit attığı evden tahliye işlemleri başlatılmış olduğunu da öğrendiğimiz Kayla, tereddüt göstermeksizin oyun kasetindeki numarayı telefonu ile aradığında karşısına; korkunun kralı ve Hollywood'un kabusu (seslendiren) Robert Englund çıkarak sözünü, "Sinyal sesinden sonra dört haneli ödül kodunu gir" diyerek tamamlayınca...
Kayla ile Isaac gece saat 1.30'da bir bar da buluşarak, "Curse > r" yi oynamaya karar verirler...
***
Bara giderek ilk oturan ve oyun kasetini bilgisayara yükleyen Kayla olur...
Ve...
Oyunun, "Kahve mi, pasta mı?" tarzındaki sorusu da gelir...
Ki bar çalışanı Grace (Ioanna Kimbook); Kayla'nın tercih edeceği kahvesini, sipariş vermesini beklemeden getirmiştir bile...
Derken...
Yorgun görünen Kayla'ya:
Devam edip etmeyeceğine dair bir sual de yöneltildiğin de, sinirlenerek bilgisayarı kapattığında SEÇMEK VEYA ÖLMEK zorunda olduğu da hatırlatılır...
Yani ya "evet" ya da "hayır" demesi yeterli olacaktır...
"Evet" der demez de...
Büyülenmişçesine raftaki bardakları yere atarak kırılmalarını sağlayan Grace işaret edilerek; "Daha fazlasını mı kırsın yoksa temizlesin mi?" vurgusu yapılır...
"Temizlesin" seçeneğini yeğlediğinde de Grace, yere diz çökerek kırdığı bardakların parçacıklarını çiğneyerek birer birer yutmaya başlayınca da aynen Hal'deki gibi Kayla'nın bilgisayar ekranında; "Değerli bir oyuncu!" olarak oyundaki 1. Seviyeyi tamamladığı ve daha fazla TERÖR için yarın aynı saatte oyuna yeniden girmesi gerektiği belirtilir...
Olay polis kayıtlarına, Kayla'nın görgü tanığı olduğu bir intihar vakası olarak geçmiştir...
Ertesi sabah oyun kasetini "imha" eder etmez olan biteni Isaac'e anlatan Kayla, Isaac'in kendisine pek inanmadığını fark eder...
Zira bir oyunun, insan hayatının kontrolünü büsbütün ele geçirmesi çok da akla yakın bir durum değildir...
Ama yine de bir araştıracaktır Isaac...
Elbette Kayla ile annesinin yaşamlarını zorlaştırarak, Kayla'ya ciddi anlamda sulanan Lance (Ryan Gage) faktörünü de bir köşeye not etmemiz de elzemdir...
Uzatmayalım...
Kaseti içindeki bantları parçaladığı düşüncesiyle gönül rahatlığı ile yer silme işine dönen Kayla; saat bir önceki gece olduğu gibi 2.00'yi gösterdiğinde, diğer ucunda feryat etmekte olan annesinin bulunduğu telefonu çalar...
Dakika 29...
Geride sizleri, bırakın tansiyonun bir an için dahi olsun düşmesini; dehşet temposunun gitgide artacağı, 55 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,