Senaryosunu da kaleme almanın yanı sıra, yapımcıları arasında da yer alan Bolivyalı genç sinemacı Alejandro Loayza Grisi'nin...
İlk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çekmek amacıyla yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Utama"; gözü bir türlü doymak bilmeyen, kapitalizmin azdırdığı insanoğlunun...
Ölüm döşeğine düşürdüğü Dünya gezegeninin acınası halinin...
Virginio isimli yaşlanmış ve hastalıktan heder olmuş bir insan ile benzeri durumdaki bir akbabanın metaforlarına baş vurularak resmedildiği, sıra dışı bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 22 Ocak 2022 tarihindeki dünya prömiyerinin...
Sundance Film Festivali'nde yapılmasına ek olarak düşük bütçesi ve vizyoner yapısıyla da göz dolduran, Bolivya yapımı bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
And Dağları'nın kurak yüksek platosu Altiplano'da, toplumdan elini eteğini çekmiş bir şekilde...
Geceleri...
Briketten yapılma evlerindeki, küçücük odalarında...
Karşılıklı tek kişilik, kendi yataklarında uyuyan yaşlı Virginio (José Calcina) ile karısı Sisa (Luisa Quispe)...
***
Gün ağarır ağarmaz uyanıp...
Alışkanlıktan yaptıkları...
Peynir, zeytin, yumurta, tereyağı gibi temel katıklar ile sıcak ekmek ve çaydan yoksun kahvaltılarını...
Öylesine bir tamamladıklarında...
***
Yine her zamanki gibi Virginio, üst üste yığılmış taşlardan oluşturulmuş bir ağılın içinde durmakta olan...
Tek geçim kaynakları lamaları, dışarıya çıkartır çıkartmaz...
Önüne katmak...
Bazen de önlerine geçmek suretiyle, otlatmaya götürür...
***
Tabii...
Güneşin altında yürümekte zorlanmaları nedeniyle...
Endişelenen Virginio...
Hayvanlarına, yedirebileceği ot ve de içirebileceği su bulabilirse...
***
Su demişken de...
Akşama, erken dönmesini tembihlediği kocası...
Gözden kaybolur olmaz...
Kaptığı iki kova ile de Sisa...
Bahçedeki toprakla...
Ekip biçmek gayesiyle uğraşmasına ilaveten...
Evin ihtiyacı olan suyun temini için, köye doğru yola koyuluverir...
***
Aslında bu sıraladıklarımızın tamamı...
Sisa ve ciddi anlamda öksürmekte olan Virginio için...
Neredeyse...
Sıradan bir günlük yaşam rutini halini almıştır...
***
Yalnız...
Başta Sisa ile Virginio olmak üzere...
Tüm bölge ahalisine verilecek, kötü haberde gelmek de...
Çok gecikmez...
***
Zira...
Köydeki içme suyu kuyuları kurumuş...
Ve...
Çamurlu bir dere suyu ile baş başa kalmışlardır...
***
Böyle olunca da...
Her ne kadar...
Özellikle de Virginio umudunu...
İçinde bulundukları Şubat ayına karşın...
Gelmesini beklediği, mevsim yağmurlarına bağlamış olsa da...
Yakın köylerdeki insanların pek çoğu çareyi, buraları terk ederek gitmek de bulur olmuşlardır...
***
Neyse...
Bu arada...
Şehirde yaşayan torun Clever (Santos Choque) çıkıp gelmiş...
Gelirken de...
Patates, kuru fasulye, hamur işi...
Ve...
O da ancak, sürüdekilerden biri rahatsızlanarak öldüğü vakit...
Lama eti ile beslenen, büyükannesi ile büyükbabasına...
Babasının gönderdiği, besin değeri yüksek yiyecek içecek gibi şeyleri de...
Yanında getirmiştir...
***
Ancak...
Yeri gelmişken...
Hemen belirtmiş olalım ki...
Sadece İspanyolca bilen torun Clever, büyükannesi ile büyükbabasının konuşmakta oldukları yerel Quechua dilinden anlamamakta...
***
Fakat...
Sabahları, lamaları otlağa götüren büyükbabasıyla birlikte yola koyulmaya başlayan aynı Clever...
Zaten dünden razı olan büyükannesi ile...
***
Değişen zaman ve çevre koşullarına aldırış etmeden...
Hatta...
Bütün bunlara direnmek suretiyle...
***
Doğup büyüdüğü topraklardan ve "evimiz (Utama)" diyerek sarıldığı aile ocağından ayrılmamak hususunda...
Son derece kararlı görünen büyükbabasını...
Şehre taşımak niyet ve çabası içinde olduğu da, dikkatli gözlerden kaçmamaktadır...
***
Çünkü böylelikle...
Hem onları rahat ettirecek...
Hem de büyükbabasının, tedavisini sağlayacaktır...
En azından, düşünce olarak...
Dakika 40...
***
Virginio'nun, köyden oluşturduğu...
Bir komitenin de yardımıyla, zirvesinde su arayacağı...
Bulurlarsa da...
Bir miktarını aşağıya indirerek, Hristiyan olmalarına rağmen; düzenleyecekleri pagan bir tören aracılığıyla bir lamayı tanrılara kurban edip, "yağmur ekecekleri" dağlara...
Şöyle bir bakınarak...
***
Artık...
Kanat çırparak, özgürce uçamayacak kadar güçten düştüğü için...
Yorgun bedenini, dağların tepesinden aşağıya bırakarak...
İntihar etme eğilimine çoktan girmiş, bir yaşlı akbabaya benzettiği...
Bizzat kendisi ile küresel ısınmaya yenik düşmüş doğa koşullarını kast ederek "ölüyorsun" diyerek mırıldandığı, filmin geride kalanında da siz değerli sinemasever dostlarımızı; görüntü yönetmeni Barbara Alvarez'in kamerasını...
Gerek yeryüzündeki gerekse de, kadrajına giren insanların tenlerindeki en ince ayrıntıyı yakalamaya devam edeceği bir biçimde kullanacağı...
47 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,