17 Maddede Şövalye: Sir Ulrich, Superstar
Yazar: Serdar Kökçeoğlu1. Şövalye, önceden üzerimize serptiği parçacıklarıyla kısa ömürlü bir önyargı yaratmıştı bende. Setini ortaçağın bir yerlerine kurmuş bir kahramanlık hikayesi. Hangi filmlerin referans alınacağını, nelerin pas geçileceğini tahmin etmek güç değil (diye düşünüyorsunuz). Afişin başka ne çağrışımları olabilirdi ki!
2. Tüm önyargısını fragmana ve afişlere dayandırarak izlemeye giden "sıkıntılı" bir izleyicinin filmi oldukça iyi bulmasının özel bir adı var mıdır acaba... Biliyorsanız aşağıdaki maddeyi siz doldurun, diğer maddelerin başlığı o çünkü!
3. ...
4. Şövalye güzelliğini iki şeye borçlu: Birincisi, benzer tarihi kahramanlık hikayelerinde olduğu gibi kendini ciddiye alıp tüyleri diken diken olmayan izleyicileri sıkıntılara ve acılara boğan bir tavrı yok; tam tersi, kendisiyle ufak ufak eğleniyor, tadını çıkarıyor: Sakız çiğneyerek dolaşıyor ortaçağ sokaklarında.
5. "-Çağdaş anlatı için iki seçenek olduğunu düşünüyorum: Ya çok bilinmedik bir hikayeyi sıradan bir tarzda anlatacaksınız, ya da çok duyulmuş gibi görünen bir hikayeyi sıra dışı bir tarzda anlatacaksınız..."
6. Yukarıdaki alıntının kaynağı Sabri Kaliç. 90'lar sineması açısından da oldukça geçerli bir tespit bu. Şövalye'nin ikinci güzelliği de bu tespite güzel bir örnek oluşturuyor. Sıradan bir şövalye hikayesinden Queen videosuna, müzik ve kostümde serbest dalda güreşen bir film bu.
7. Sıradan bir köylü, çocukluğundan beri "yıldızlara ulaşma" düşleri kurduğu için sadece asillerin katılabildiği turnuvaya yamalı bir şövalye kostümüyle fakat bir "asil" gibi katılmaya karar verir. Bir tarzı olmaması, hayatın uçlarında büyüdüğü için risk alabilmesi, yukarılara tırmanmasına yardımcı olur. İşler sarpa sardığında ise önceden yapılmış "asil" bir davranışın karşılığı olarak senaryo ve işler "yoluna" girecektir. The show must go on!
8. (Bu maddede yer alan açıklama, düzey, tekrar, otosansür vb. nedenlerden dolayı bizzat yazar tarafından kaldırılmış olabilir).
9. Tarihi filmler de tıpkı belgeseller gibi tarihe ve "gerçeğe" sadık kalma adına sinemasal gerçek denilen yaratıcılıktan uzaklaşıyorlar. Son derece ciddi bir hikayeyi zaman - mekan birliğini ortadan kaldırarak anlatmanın keyfi bir başka oluyor.
10. Yaratıcılığın ciddi bir şey olduğu her zaman için doğru değildir (Bu madde yazıya bir manifesto havası kazandırabilir, göze alınmıştır).
11. Tarihin aynı dilimi, aynı tadı ve tuzu üzerine, ortak hikayeye sahip iki filmle karşı karşıya olduğumuzu düşünelim. Biri tarihe sadık kalınarak, kitapların ışığında, danışmanların gözetiminde yazılıp çizilmiş ve sevenlerine kazandırılmış. Diğeri ise oldukça "free" bir uyarlama. Kol saatleri, uçaklar, hamburgerler, tenis raketleri, playboy sayıları yağmur gibi yağıyor.. İlki "kurtarırken" ikincisi ciddiyetsiz ve değersiz bir şeye mi dönüşmektedir...?
12. Tarih öğrenmek isteyenler, uzmanlara, kitaplara, cd romlara başvurabilir. Sinema bir şey anlatmak için yaratıcılığını özgürce ve çılgınca kullanma hakkına sahiptir.
14. Queen müziği eşliğinde yıldızlara ulaşan köylü şövalyenin öyküsü bana rock yıldızlarının hikayesini anımsattı. Ulrich de yıldızlara ulaşmayı hedefleyen, ama ulaştığında da mutlu olmayan müzisyenlerin hikayesini anımsatıyor. Kazanmak, kazanmak denilen şey çok kolay, belki en zoru bir kadının sevgisini kazanmak... Bir kadın için neleri gözden çıkarabilirdiniz?
15.
16. Şövalye filminde başka hangi parçalar çalabilirdi, fikriniz var mı? Varsa yukarıya yazabilirsiniz. Son olarak baktığımda; sanki bazı sahnelerde Morphine'in cool müziği iyi gidebilirmiş diye düşünüyorum.
17. İzleyiciler sinemada izlemek ve filmdeki boşlukları doldurmak için vardır. İzlenmemiş bir film bitmemiş sayılabilir. (Son madde)
"Eğer bir konu hakkında kafanız karışıksa, tüm çabanıza rağmen kafanızı toparlayamıyorsanız ve düşüncelerinizi bir yazıya, makaleye dökme zorunluluğunuz varsa, onları numaralandırmayı deneyin. Karışıklığa anlam kazandırmanın en pratik yoludur..."
- Henry Maxwell