En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.065 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
4 Eylül 2024 tarihinde eklendi
Senaryosunu da kaleme almasının yanı sıra ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini de çeken Daina Oniunas-Pusic'in yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Tuesday"; ayrım yapılmaksızın...
Farklı dinlere mensup insanların ölüm olgularının masaya yatırılarak...
İnanılmaz derecedeki fantastik bir tarzda sorgulanıldığı, sıra dışı bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 1 Eylül 2023 tarihindeki dünya prömiyeri...
Wim Wenders, Jeff Nichols, Pablo Larraín, Alice Rohrwacher, Alexander Payne, Steve McQueen, Yorgos Lanthimos ve Ethan Hawke gibi isimlerin en yeni filmlerinin de sergilenildiği 50. Telluride Film Festivali'nde yapılan...
Düşük bütçeli bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Filmin hemen başında...
Şahane işlere imza atma hazırlığında olduğunu fark ettiğimiz Oniunas-Pusic bizleri...
Elindeki tırpanı değilse de...
Onu andıran kocaman gagası ile dikkatleri üzerinde toplayan...
"Ölüm/Azrail" veya artık nasıl adlandırırsanız adlandırın...
İnsanların son nefeslerini vermelerini sağlayan...
Sözde varlık ile tanıştırır...
***
Ki...
Bu tanıştırma esnasında...
Onunla karşı karşıya kalan insancıkların hiçbirinin...
Kadın, erkek, genç yahut da yaşlı...
Ölmeye gönüllü olmadıklarını da görürüz...
***
Neyse...
İşte bu genel çerçeve içerisinde...
Zora Markovich'in (Julia Louis-Dreyfus) on beş yaşındaki...
Hayatını yaşam destek cihazı ve oksijen tüplerine bağlı olarak sürdürmek mecburiyetinde olan kızı Lilly Tuesday Markovich (Lola Petticrew)...
Evden dışarıya hiç çıkmamakta...
Ve hemşiresi Billie (Leah Harvey)...
Sürekli olarak kendisine nezaret etmektedir...
***
Derken...
Billie kendisi için banyoyu hazırlamak amacıyla içeriye geçtiğinde...
Bahçedeki masanın başında oturmakta olan Tuesday'in ziyaretine...
Ölüm (seslendiren Arinzé Kene) çıkıp geliverir...
***
Başlarda...
Her ikisi de biraz tedirginlik yaşasalar da...
Canını almak için geldiğini hemencecik anlayan Tuesday işe...
Lavaboda yıkayarak rengarenk bir Macaw papağanına dönüştürmekle başlar...
***
Ancak yine de...
"Mecburum..." demek zorunda kalan Ölüm'ü Tuesday...
Kendisini öldürmemeye ikna edemese de...
***
En azından...
Annesini telefonla arayarak...
Durumdan haberdar etmesini sağlar...
***
Ama...
Ne yazık ki...
Gün içinde bir başına kafasını dinlemek niyetindeki Zora...
Kızının telefonundan gelen çağrıları...
Yanıtlamaya yanaşmaz...
***
Böyle olunca da Tuesday...
İstediği zaman büyüyüp küçülerek fiziki boyut değiştirebilen...
Ve dünyada hiçbir arkadaşının bulunmadığını da ifade eden Ölüm'ü...
Girdiği sohbet ve değişik bahanelerle...
Annesi dönüp eve gelene kadar...
Oyalamaya çalışır...
***
Zaten çok geçmez...
Bütün gününü...
Parkta oturarak geçiren Zora'da...
Şimdi nihayet evdedir...
***
Ve...
Küçülerek kulağının içine giren Ölüm'ün dikte ettirdiği gibi Tuesday annesine...
Akşama öleceğini söylemekte...
***
İnandıramayınca da...
Tuesday'in ricası ile Ölüm ortaya çıkıp...
Zora'ya da görünerek...
Kızına veda etmesi gerektiğini belirttiği anda...
***
İşittiklerine inanamayarak çılgına dönen Zora...
Bir punduna getirip...
Kitapla vurarak kafasını ezdiği Ölüm'ü...
Üstüne viski döküp kibritle ateşe vermek suretiyle yakacak...
***
Ardından da baktı...
"O ölmeli..." diye halen konuşmaya devam ediyor...
Kaptığı gibi ağzına attığı Ölüm'ü...
Güzelce midesine indiriverecek...
***
Elbette böylelikle de ortalıkta...
Bir can alıcı bulunmadığına göre...
Kimsenin ölmesine gerek de kalmayacaktır...
Dakika 48...
***
Daina Oniunas-Pusic'in bizleri, sadece bu dünyada ve yalnızca bir kez var olabilecek...
Abartılmaya lüzum bulunmayan, yüksek egolu basit birer yaşam formu olduğumuz gerçekliğiyle yüzleşmek zorunda bırakacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; en azından...
Charles M. Wynn ve Arthur W. Wiggins'in bilimsel düşünceye giriş niteliğindeki "Yanlış Yönde Kuantum Sıçramalar" (2001) adlı kitabını okumamış olanların, başkalarından dinleyerek papağanlar misali ezberledikleri masalları...
Wynn ve Wiggins'in tespitleriyle "inanç inadı" sebebiyle tamamen değiştiremese de, en azından "Acaba?" dedirteceğini umduğumuz...
63 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.