Senaryosunu, Fodhla Cronin O'Reilly ile birlikte yazdığı hikayeden uyarlayarak Shane Crowley'in kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Anna Rose Holmer ile ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çekmekte olan Saela Davis'in oturmakta olduğu “God's Creatures”; gizemini uzunca bir süre koruyan, gerilim dozu yüksek bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, orta karar bir bütçeyle kotarıldığı her halinden belli olan ve 19 Mayıs 2022 tarihindeki dünya prömiyeri; Cannes Film Festivali'nin "Directors' Fortnight" bölümünde yapılan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
İrlanda'daki küçük bir balıkçı kasabasındaki, Dennis Guiney'in (Steve Gunn) sahibi olduğu deniz ürünleri işleme fabrikasında vardiya sorumlusu olarak çalışmakta olan Aileen O'Hara (Emily Watson); mesailerinin bitiminde, çalışma arkadaşları Mary Fitz (Marion O'Dwyer), Sarah Murphy (Aisling Franciosi) ve Sheila Breen (Leah Minto) ile birlikte hem sohbet edip hem de sigaralarını tüttürürlerken...
Rıhtımdaki iskeleye, denizde boğularak hayatını kaybeden bir balıkçının; cansız bedenini morga taşımak hazırlıkları içindeki, bir ambulansın yanaşmakta olduğunu görürler...
Ki sedyeye yatırılmış olan bu genç delikanlının cesedi; biraz önce hep beraber gülerek laflayan kadınlardan, Mary'nin oğlu Mark Fritz'ten başkası değildir...
***
Neyse...
İlahisini, Sarah'ın seslendirdiği Mark'ın cenaze töreninin ardından, kasaba halkının toplandığı Dan Nell'in (Enda Oates) barında Aileen; kızı Erin O'Hara (Toni O'Rourke), kızının yeni doğurduğu torunu Oskar, zihni melekelerini yitirmiş olan kayınpederi Paddy O'Hara (Lalor Roddy) ve Sarah ile aynı masayı paylaşmaktadır...
Derken...
Uzunca bir süredir Avustralya'da yaşamakta olan Brian O'Hara'da (Paul Mescal); tesadüfen girdiği barda rastladığı Dan Nell ve Emma Daly (Isabelle Connolly) ile selamlaştıktan sonra, birdenbire annesinin karşısına dikiliverir...
Evet...
Avustralya'da aradığını bulamayan Brian, nihayet yuvasına yeniden dönmüştür...
Hem de, beş parasız bir biçimde...
***
Eve geçildiğinde...
Aileen'ın kocası Con O'Hara'da (Declan Conlon) kendilerine katılır...
***
Ertesi sabah...
Sandalla denize açılan annesi Aileen ve babası Con ile onlara, istiridye yetiştiriciliği yapacağını söyleyen Brian; Avustralya'ya gitmeden önce dedesi Paddy ile beraber istiridye yetiştirdikleri bölgeye vardıklarında...
Çiftlik için gerekli olan malzemeyi, aynen bıraktıkları gibi; yerli yerinde dururlarken bulurlar...
***
Bir sonraki gün...
Annesinin de verdiği destekle iyice gaza gelmiş olan Brian, evdeki diğer malzemeleri de çiftlik bölgesine taşır...
Artık keyifler...
Özellikle de Brian ve oğlunun geri gelişine ziyadesiyle sevinmekte olan Aileen için son derece gıcırdır...
***
Ancak...
Babasının evine dönmüş olan Sarah'ın, ruhsal uyumsuzluk yaşayarak koptuğu kocası Francie D'Arcy'den (Brendan McCormack); Francie'nin de, Dennis Guiney'in tesisinde, kendisine yapılan eksik istiridye teslimatından hoşnut olmadıkları da, açıkça ortadadır...
Hatta bu sebeple Francie; fabrika çalışanı kadınlardan birini de (Wendy Dynan-Gleeson), ciddi anlamda suçlamaktadır...
Ama "spoiler" oluşturarak, ağızlarınızın tadını kaçırmamak adına; sözünü etmeyeceğimiz eksik istiridye torbalarına ilişkin gerçek, kesinlikle böyle değildir...
***
Çok geçmez...
Kaçak somon balığı avlayarak satmaya ve onlardan bir kısmını da, eve getirerek annesine pişirtmeye başlayan Brian ile bu türden yasa dışı hususlardan hoşlanmayan babası Con'un arası; çok fena açılır...
Çünkü Mark Fritz'de, ilkbahar gelgitlerinde kaçak avlanırken boğulmuştur...
Yine Con'a göre, oldu da Brian Mark'tan şanslı çıktı ve ölmedi...
Bu kez de, deniz polisine yakalanma olasılığı mevcuttur...
Babasından yediği bu fırça sonrasında Brian o geceyi, sandalında uyuyarak geçirmek zorunda kalır...
***
İşler, planladığı şekilde yürümediği için Mary'nin annesi Aileen'e verdiği Mark'ın kıyafetleriyle yetinmek mecburiyetinde kalarak, onları giymek durumunda kalan Brian; kendi işlerinden arta kalan zamanlarda da, Francie'nin yanında çalışmaya başlamıştır...
Ancak filmin devamını şekillendirecek olan asıl konuya gelecek olursak...
Bunca yoksunluk içindeki Brian ile annesi Aileen'in; etraflarındaki herkesin canını sıkan marifetleri, bunlarla da sınırlı kalmayacaktır...
Dakika 35...
Emily Watson, Paul Mescal ve Aisling Franciosi'nin sıra dışı performanslarının damgasını vurmaya devam edeceği filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; beklenmedik sürprizleri de bünyesinde barındıran, 65 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Yeter ki, "özgün ve sarsıcı bir senaryoya dair" çok da büyük beklentiler içinde bulunmayın...
Keyifli seyirler,