İki Şafak Arasında eleştirileri

Senaryosunu da kaleme almasının yanı sıra, ilk uzun metrajlı (debut) filmini de çekmekte olan "mektepli sinemacı" Selman Nacar'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "İki Şafak Arasında"; bir iş gününün şafağında başlayıp, ertesi günün şafağında nihayetlenerek...

24 saatlik bir sürece sığdırılan, az gelişmiş ülke kapitalizminin yol açtığı sorunlardan sadece bir tanesinin...

Ziyadesiyle tanıdık bir hikayeyle gözler önüne serildiği, başarılı bir drama olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, 18 Eylül 2021 tarihindeki dünya prömiyerinin; iki ödüle birden adını yazdırdığı San Sebastián Uluslararası Film Festivali'nde yapılmasına ilaveten...

Torino Film Festivali'ndeki "En İyi Film" ve Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde kazandığı dört ödüle daha el koymuş olan...

Türkiye, Fransa, Romanya ve İspanya ortak yapımı bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Kendini emekliye ayıran babaları İbrahim'den (Ünal Silver), Uşak'taki tekstil fabrikasını...

Yönetmek üzere devralan oğullarından en büyüğü Halil (Bedir Bedir)...

Tam...

Müşteri siparişindeki gecikme hususunda, Yusuf ustaya (Yıldırım Şimşek) çıkışmaktayken...

Birden...

Aldığı telefon sonrasında, ofisten fırlayarak yanına gelen kardeşi Kadir'de (Mücahit Koçak)n kendisine...

Tezgahlardan birinin, arıza yaparak duruşa geçtiği bilgisini verir vermez...

***

Bu durumda...

Doğal olarak o da...

Her zamanki bakım onarım prosedürünün, devreye alınmasını iletmesini isteyecektir...

***

Ardından da...

Aynen gizlice içtiği sigara gibi...

Henüz babasının haberi olmasa da...

Esma (Burcu Gölgedar) ile nişanlanma aşamasındaki Kadir...

***

Hem koltuğunun altındaki kumaş siparişini kendisine teslim etmek, hem de davetli olduğu...

Müstakbel kayınvalidesi Şehnaz (Banu Fotocan) ve kayınpederi Orhan (Ali Seçkiner Alıcı) ile de tanışarak müşerref olacağı, akşam yemeği hakkında malumat almak amacıyla; otomobiline atlayarak fabrikadan ayrılacak ve Esma'nın, annesi ile beraber işlettiği manifaturacı dükkanına gidecek...

***

Fabrikaya döner dönmez de...

Bilgisayarının başına geçip...

Yurtdışındaki bir müşterileriyle, gümrük işlemleri ve ödeme konusunda görüntülü olarak İngilizce görüşürlerken...

Ve...

Kadir...

Şirketin, genel müdürü vazifesiyle takılan ağabeyine, simultane tercümanlık yapmaktayken...

***

Telaşla odaya dalan ustabaşı Yusuf kendilerini...

Acilen...

Tezgahlardan birinin başına götürür...

***

Zira...

Bir iş kazası meydana gelmiş ve sıcak buhara maruz kalan işçilerden Murat Caruk (Mehmet Emin Kadıhan), ağır biçimde yaralanmış olup...

Bizzat İbrahim ve oğullarınca, hastaneye kaldırılmış...

***

Murat, sağlık ekibince acil serviste...

Müşahede altına alınır...

İbrahim'de, başhekimle görüşürken...

***

Çaresizce, koridordaki koltuklara oturmuş...

Doktorlardan gelecek haberi bekleyen Kadir...

İşçilerin, iş güvenliği malzemelerini kullanmamalarından dert yanan ağabeyi Halil'i dinlemektedir...

***

Derken...

Başhekimin yanından gelip, hastanın ameliyata alınacağını söyleyen İbrahim...

Oğullarını, fabrikaya gönderirken...

***

Kadir, avukatları Yasin'in (Erdem Şenocak) ofisine geçecek...

Ve...

İşçi Murat'ın kanıyla lekelenen gömleğini, Yasin'in yedek gömleklerinden biriyle değiştirip...

Birlikte, Murat'ın karısı Serpil'i (Nezaket Erden) görmeye gidecek...

***

Onu ve küçük oğlu Akif'i de (Doruk Özkan) yanlarına alıp...

Yeniden hastaneye döneceklerdir...

***

Bu arada...

Telefonla aradığı, kocası Murat'ın kardeşi Mahmut'u da (Mustafa Sönmez) hastaneye çağırmış olan Serpil...

Kafasında, Murat'ın alkol problemi bulunduğuna dair bir beyan alıp imzalatmak isteyen avukat Yasin'in; çantasında çıkartarak kendisine vermeye çalıştığı bir tomar parayı...

Sanki, Yasin'in niyetini anlamışçasına...

Anında geri çevirecektir...

***

Fabrikada...

İlgili bakım ustabaşısından aldığı, Murat'ın hatalı olduğuna ilişkin mütalayı...

Kaza dosyasına eklediğini belirten Yasin...

İbrahim ve oğullarıyla yaptığı toplantıda...

İki noktanın önemini vurgular...

***

Bir...

Serpil'e, söz konusu alkol beyanının imzalatılması...

İki...

Murat'ın başına, hiçbir şeyin gelmemesi...

Yani...

Ölmemesi...

***

Eğer...

Serpil'den imza alınamaz ve Murat'ta hayatını kaybederse...

Resmi kayıtlarda...

Sorumlu müdür olarak görünen Halil'in başı, son derece büyük bir derde girecektir...

***

Bu durumda da Yasin...

Dava süreci başlamadan, hapse düşmemesi için Halil'in...

Yurtdışına çıkmasını önermektedir...

***

Çok geçmez...

Serpil'in imzasını almayı, bir kez daha denemek gayesiyle Kadir...

Elindeki, bir poşet dolusu yiyecek içecek ile hastaneye...

Şöyle bir uğrayarak...

***

Yasin'in hazırladığı beyanı, kendilerine okuduğunda...

Duydukları karşısında...

Serpil ağlayıp...

Murat'ın kardeşi Mahmut'ta, Kadir'e saldırmaya kalkıştığında...

***

Araya giren...

Ailenin Ahmet dayısı (Cemalettin Çekmece)...

Oradan ayrılmak mecburiyetinde kalan Kadir'e...

Teklif edilen paraya, fazlasıyla ihtiyacı olduğunu bildiği Serpil'i...

İmza için...

İkna etmeye çalışacağını belirtirken...

Mahmut adına da özür diler...

***

Neyse...

Oldukça kötü bir gün geçirmiş olan Kadir...

Satın aldığı...

Bir kutu çifte kavrulmuş lokum ve bir buket çiçek ile...

Kayınvalide Şehnaz'ın ısrarı sonrasında...

Bağlama çalıp, Veysel'in "Kara Toprak" türküsünü seslendireceği...

Esma'nın evinin yolunu tutacak...

***

Yemek sonrasında da...

Neler olup bittiğini, görmek isteyerek...

Müşteri siparişini yetiştirmeye uğraşan, gece vardiyasındaki fabrikayı kontrol eden Kadir...

***

Yusuf ustanın ağzından, hayatını kaybedecek olan Murat'ın geçirdiği kazanın sorumluluğunun...

Babaları İbrahim'in dönemindekinin aksine...

On bin TL parça masrafından kaçınarak, tezgahın bakımını yaptırmayan ağabeyinden kaynaklandığını işitecektir...

Dakika 45...

***

Yaşanan kazanın ihalesinin, kime kalacağının belli olacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; zarar görmeden yırtmaya gayret eden, mütedeyyin bir Anadolu ailesinin fertleri olarak...

İbrahim, Halil ve onun tesettürlü karısının değil de...

Olan bitene inanmakta, bir hayli zorlanmakta olan Kadir'in...

Ahlaki ve vicdani bir sorgulamaya girişeceği, 46 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,